0. Bölüm: Mukaddime

4. Kısım: Kâdı İyâz'ın Önsözü

Sonraki Ders 8 Mart 2015

DERSİ PAYLAŞ:

Euzu billahi mineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim Elhamdülillahi rabbil alemin Vessalatü vesselamü ala seyyidina Muhammedin Ve alihi ve sahbihi ecmain. Pek kıymetli kardeşlerim. Elhamdülillah 1 aylık bir aradan sonra tekrar bir araya geldik. 7 yıldan fazla bir zamanda bitirdiğimiz şifa-i şerifi, yeniden okumak üzere buradayız. Rabb'im bunun da tamamına ermeyi nasip eylesin. Füyu zatından istifade etmeyi hepimize nasip ve müyesser eylesin. Kıymetli kardeşlerim, okuyacağımız bu kitabı şifa-ı şerifi, Ki asıl adı, Eşşifa bi tarifi hukukul Mustafa'dır. Mustafa Sallallahu Aleyhi vesellemin haklarını müdafaa eden ve onu Müslümanlara öğreten bir eserdir Şifa-i şerif. Şifa-i şerifi kaleme alan Kadı İyaz Allah ona rahmet eylesin büyük bir İslam alimidir. Hicretin 6. yılında yaşamış olan büyük bir iş alimi. Hicri 544 tarihinde vefat etmiştir. Aşağı yukarı 900 küsür sene oluyor vefat üzerinden bu kadar zaman geçmiş oluyor. Bin yıla yakın bir zaman. Kadı İyaz o devirde yaşayan İslam alimlerinin arasında hadisi şerifleri en iyi bilen, hadisleri rivayet eden raviyeleri en iyi tanıyan bir Alim idi. Şifa-i Şerif işte böyle bir alimin eseridir. Bu eser Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi vesellem efendimizin bizim için ne ifade ettiğini, O'na neden bir saygı gösterilmesi gerektiğini ortaya koyan bir eser. Hocam hoşgeldiniz. Hoşgeldiniz. Allah razı olsun. Allah razı olsun. Amin, amin Allah razı olsun. Hocam, bağlı olduğum için elinizi öpmeye gelemiyorum. Allah razı olsun. Efendim, dersimize teşrif eden hocamız, Şifayı şerifin de okunmasına vesile olan hocamızdır. Hocamızın emri, arzusu gayreti sebebiyle bundan 10 yıl evvel Şifa-i Şerifi okumaya başlamıştık. Hocamızın bize öğrettiğine göre, selatin camilerde, önemli selattin camilerde, Şifa-i Şerif okuma adeti vardır. Bu camileri vakfedenler, Vakfiyelerinde Şifa-i Şerif okutulmasını tavsiye etmişlerdir. Bu içinde bulunduğumuz mübarek camii şerif'de de Cumhuriyetin ilanına kadar devamlı surette Şifa-i Şerif okutulmuştur. Emekli imam Ahmet Arslanlar Hoca Efendi'nin bana gösterdiğine göre, iki yerde minder varmış. O minderlerde iki hocaefendi Şifa-i Şerif okuturlarmış. Biri Hoca Osman Efendi, biri Zeynel Efendi. Bunlar Şifa i Şerif okuturlarmış. Diğer büyük camilerde de Şifa-i Şerif okuma adet ve geleneği vardır. Hocam Emin Saraç hocam, Rabbim ona hayırlı ömürler versin. Fatih camii şerifinde bu adeti yıllardır devam ettiriyor. Daha nice yıllar Şifayı Şerifi ve benzeri eserleri okutmasını ve Rabbim nasibi müyesser eylesin. Sevgili kardeşlerim şifa-i Şerif Peygamber aleyhisselamın, bizim Üzerimizdeki haklarını gösteren bir eserdir. Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem efendimizi en derin duygularla nasıl sevmemiz gerektiğini bize öğreten bir eserdir. Kainatın efendisine, en üstün saygıyı nasıl göstermemiz gerektiğini bize öğreten mübarek bir eserdir. Kadı İyaz diyor ki: "Bu eseri bize takdim ederken ben bu kitabı İslamiyet'e inanmayanları islamiyet'e inandırmak için yazmadım. Benim böyle bir niyetim yoktu. Peygamber Efendimiz'in mucizelerini inkar eden insanları ikna etmek için bu eseri yazmadım. Ben bunu müminler için yazdım. Müminlerin gönüllerindeki Peygamber muhabbetini daha bir canlandırmak, köklendirmek için yazdım" diyor. Peygamber Efendimize hissettikleri muhabbeti artırmak için ben bu kitabı yazdım diyor. Resûl-i Kibriya aleyhi Ekmelüt Tahayya efendimizin sünnetine, müslümanlır daha bir canlı şekilde sarılmalarını temin etmek için bu kitabı yazdım, diyor. Demek ki şifa-ı şerifi takip ettiğimiz müddetçe İnşallah imanlarımız daha bir kuvvet kazanacak. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e daha bir gönülden bağlanacağız. Bu mübarek kitap, Şifa-i Şerif, İslam dünyasında çok büyük bir ilgi görmüştür. Asırlardan beri, 1000 yıla yakın bir zamandan beri çok büyük rağbet görmüştür. Üzerinde 40'dan fazla şerh yazılmıştır. Ayrıca haşiyeler, ihtisarlar yazılmış, muhtelif dillere tercüme edilmiştir şifa-ı şerif. Kuzey Afrika'daki Kadı iyaz, Kuzey Afrikalıdır, Endülüslüdür. Şöyle bir adet var. Hangi evde bu kitap bulunursa, orada hastalık olmaz. Müzmin bir hastalık çıkarsa, Şifa-i Şerif vasıtası ile Allah Teala bu hastalığı afiyet verir. Afetlerden korur şifa-i Şerif, düşüncesiyle hemen her evde bu eser vardır. Sultan Abdülhamid Hazretleri, sürgünde bulunduğu yıllarda, ki o yıllarda Çanakkale Savaşları yapılıyor. Şifa-i Şerif okuyor. Askerimizin zafer kazanmasını niyaz etmek için Allah teâlâ'dan Şifa-i Şerif okuyor ve diyor ki; Ben bu mübarek kitabı okuduğum sürece bulunduğum yerde çok nefis bir koku meydana geldi. Bunu okuduğum sürece böyle manevi bir derinlik hissettim diyor. Bizim ünlü alimlerimiz den Taşköprüzade Ahmet Efendi vardır. Miladi 1561. Yani Kanuni Sultan Süleyman zamanı. Diyor ki; Ben meşâyihten, vebanın yaygın olduğu zamanlarda Şifa-i şerif okumanın faydasını gördüklerini duydum kendilerinden. Veba yaygın olduğu zaman, Şifa-i Şerif okuyorlar ve bundan dolayı da büyük istifade edildiğini dile getiriyorlar. Yine ünlü alimlerimizden Katip Çelebi var. Onun en büyük eseri keşfü'l-zunun'dur O güne kadar yazılmış olan kitapları, İslami kitapları tanıtan Müelliflerini tanıtan ve eserlerin mahiyetleri hakkında bilgi veren büyük bir eserdir Keşfil Zünun. diyor ki; İslam dünyasında Şifa i Şerif'in benzeri bir eser yazılmamıştır. İslam dünyasında Şifa i Şerif'in benzeri bir eser yazılmamıştır. Bu Alim pek çok kitap gören, tanıyan ve tanıtan bir alim. Böyle söylüyor. Sevgili kardeşlerim, kısacası şifa-i Şerif Peygamber Efendimizi en güzel anlatan, en güzel tanıtan bir kitap olarak biliniyor. Sultanların, Hanım sultanların, vezirlerin yaptırdıkları camilerde şifa-i Şerif okutulması bir gelenek haline gelmiştir. Şifa-i Şerif okuduğumuz bir günde, bir zat dedi ki; ben selatin camilerden birinin, Valide Sultan, Camiinin Bezmialem Valide Sultan Camiinin mütevelli heyetindenim. Orada doktorum. Yeni vakıf olduk. Bezmi Alem Valide Sultan, camiinde Şifa-i Şerif okutulmasını vasiyet etmiş. Cocam okutur musunuz? dedi Ben de sağlığımın müsait olmadığını söyleyerek özür beyan ettim. Yeni vakıf olmuşlar. Demek ki büyüklerimiz, İslam büyükleri, İslam'a hizmet edenler, Şifayı Şerife böylesine değer veriyorlar, ehemmiyet veriyorlar ve camilerinde okutulmasını arzu ediyorlar. Sevgili kardeşlerim biz de başlayalım artık şifayı şerefimize. Müellifimiz Arapçayı en mükemmel manada bilen büyük bir alim. Bu kitabın takdimini yaparken de saltanatlı bir şekilde takdim ediyor. Yani Arapça ya olan nüfuzunu en güzel ifadelerle ortaya koyuyor ve diyor ki: Bismillah O Allah'a hamdolsun ki onu, O'nun Yüce ismi hiç kimsenin ismine benzemez. O'nun ismi sadece ona mahsustur ve hiç kimsenin böyle bir ismi yoktur. Onun mülkü son derece sağlamdır. Son derece dayanıklı bir mülktür. Bize Allah Teâlâ'dan beride varılacak bir yer yoktur. Ondan öte de yalvarılacak bir makam da yoktur. Yani biz Allah Teala Hazretlerine, böylesine sığınmak durumundayız. Allah Teâlâ'dan, Peygamber efendimizin bir hadis-i şerifinde daha doğrusu yatağa yatağa yatarken okuduğu hadisi şerifinde kullandığı bir ifade var. Ya Rabbi, senden başka sığınacak bir yer yok. Senden kaçıp kurtulacak gidecek bir yer de yok, diyor. Müellifimizin bu ifadesi onu hatırlatıyor. Cenabı Hakk'tan beride varılacak bir yer, gidilecek bir yer yok. Ondan öte de, ondan sonra da yalvarılacak bir makam yok. Yani sadece yalvarılacak O'dur. A'na niyazda bulunulur, diyor. O hayal ve vehim mahsulü olmayıp varlığı apaşikar olandır. Allah Teala Hazretleri mevhum bir varlık değildir. Allah Teala Hazretleri, var olan varlığı gerçek olan, varlığı apaşikar olan bir Yüce zattır. Yani etrafa baktığımız vakit onun varlığını gözlerimizle görürüz. Kendimize baktığımızda, etrafımızdaki kardeşlerimize baktığımızda, ağaçlara, kuşlara taşlara baktığımızda, her yerde dağlara, tepelere baktığımızda Allah Teala'nın eserini görüz. O her yerde var, diyor yani. Yokluğundan, mevcut olmadığından dolayı değil, her eksiklikten münezzeh olduğundan dolayı, zatının görülmesi ve mahiyetinin bilinmesi açısından gizlidir. O kadar aşikârdır ki, o kadar vardır ki, o kadar görülmektedir ki biz onun varlığını göremiyoruz gözlerimizle. O her yerdedir. Her noktada mevcuttur. Onun için biz onu göremiyoruz diyor. Ne güzel. Ne güzel bir anlatım tarzı. Her eksiklikten münezzeh olduğundan dolayı, O'nda hiç bir kusur yok. Onun için zatının görülmesi, mahiyetinin bilinmesi açısından gizlidir. Allah Teala'nın rahmeti, merhameti ve ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz zaten onun merhametinin bir eseriyiz. Kainat O'nun merhametinin bir eseri. Ve onun ilmi, her şeyi kuşatmıştır. Her şeyi bilir. O'nun bilmediği hiçbir şey yoktur. Çünkü kainatı yaratan odur. Kainatı yaratan kendi eserini bilmez mi? Herkesten iyi bilir. Onun rahmeti diyor, merhameti ve kudreti, ilmi her şeyi kuşatmıştır. Dostları olan müminlere, nimetlerini bol bol bahşetmiştir, ihsan etmiştir. Müminler O'nun dostlarıdır, evliyasıdır. Velileridir. Onun için müminlere Allah Teala nimetlerini bol bol İhsan etmiştir, diyor. Gerçekten de öyledir. Allah Teala, bir defa bize müslüman olmak itibarıyle en büyük lütufta bulunmuştur. Sevgili kardeşlerim, dünyanın en değerli şeyi müslümanlıktır, islamiyettir. Müslüman olmak en büyük şereftir, en büyük lütuftur. Allah Teala bizi Mmslüman bir anne babadan dünyaya getirmiştir. Doğduğumuz vakit kulağımıza Ezanı Muhammed-i okunmuş, kamet getirilmiştir ve elhamdülillah Her gün 5 vakit de Ezanı Muhammed-i'yi duyabileceğimiz bir memlekette yaşıyoruz. Bu da Allah Teala'nın ayrı bir lütfudur. O lütuf ayesinde işte buraya geldik. Burada bir şeyler bekliyoruz. Değil mi efendim? Allah Teala'nın lütfunu bekliyoruz. Bize merhamet etsin diye bekliyoruz. Nimetlerini görmediğimiz manevi lütuflarını üzerimize sağanak sağanak yağdırsın diye burada bulunuyoruz, bekliyoruz elhamdülillah. Peki, demek ki mümin olmak en büyük lütuf. Daha başka büyük bir lütuf var mı acaba? ister Arap olsunlar, ister diğer milletlerden olsunlar. Insanlara içlerinden en şereflisini peygamber olarak göndermiştir. Allah Teala Hazretleri Arap ve Arap olmayan herkese en büyük lütfu, İslamiyet'ten sonra nedir? Resulullah sallallahu aleyhi vesellemin peygamber olarak gönderilmesidir. En büyük Şeref budur. Elhamdülillah. Onun ümmetiyiz elhamdülillah. Onun ümmeti olmak şereflerin en büyüğüdür kardeşlerim. Yüce Rabbim yaşadığımız sürece O'na olan muhabbetimizi ziyadeleştirsin. İmanımızı kuvvetlendirsin, artırsın inşallah. Resulullah sallallahu aleyhi vesellem tabiat ve soy bakımından, insanların en temizidir. İnsanların en temizini Peygamber olarak bize göndermiştir. İnşallah okuyacağız ileriki sayfalarımızda, Allah teala peygamber sallallahu aleyhi vesellemin ailesini tertemiz olarak yaratmış, temiz soydan diğer temiz soya nur-u Muhammediyi geçirmek suretiyle a zamana kadar getirmiştir. Yani, onların ailesinde bir iffetsizlik olmamıştır. Tertemiz annelerden, tertemiz babalardan aktarılarak onun nuru Muhammedisi, Abdullah ve Amine'den dünyaya getirmiştir Allah Teala Hazretleri. Peygamber Sallallahu Aleyhi vesellem efendimizin özelliklerini bize tanıtarak, müellifimiz diyor ki; Müminlere, içlerinden en akıllısını, en sabırlısını peygamber olarak göndermiştir. Allah Teala Hazretleri, müminlere, bizlere, peygamberlerin en akıllısını ve en sabırlısını peygamber olarak göndermiştir. Peygamberlerin, insanların en bilgilisini, en anlayışlısını, en zekisini göndermiştir. Peygamber aleyhissalatu vesselam Efendimiz işte böyle bir insandır. İnsanların en bilgilisi, insanların en anlayışlısı, en zekisi. Allah Teala onu lutfetmiş ve bize peygamber olarak göndermiştir. Kadın İyaz rahimehullah Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin evsafını bize anlatarak diyor ki; Allah Teala Hazretleri, bildiği bir şeyi kesinlikle bilen bir zatı, kararını tereddütsüz veren bir şahsiyeti, peygamber olarak göndermiştir. Bize, öyle bir insanı peygamber olarak göndermiştir ki, o bildiği şeyi kesinlikle bilir. Hiç tereddüdü yoktur. Bildiği şeylerde asla tereddüdü yoktur. Kararını verirken de tereddütsüz bir şekilde karar veren bir insanı peygamber olarak göndermiştir. Yani kendisinden emindir. Bilgisinde şüphesi yoktur. Bu itibarla, bildiği şeyi en doğru manada bilir ve verdiği kararı da en isabetli bir şekilde verir. Öyle bir insanı peygamber olarak göndermiştir. Müminlere, en şefkatli ve en merhametli olanı peygamber olarak göndermiştir. Bizim peygamberimiz öyle bir insandır ki diyor, müminlere en merhametli olan odur. Bizi en çok kim sever? Annemiz babamız mı? Hayır. Onlardan daha çok seven biri var. Kim? Resulullah sallallahu aleyhi vesellem. Bize en merhametli olan O'dur. Müminlere en şefkatli, en merhametli olan o insanı peygamber olarak göndermiştir. Cenab-ı Hakk, o peygamberin ruhunu ve vücudunu, her kusurdan tenzih etmiştir. O'nun mübarek vücudu ve ruhu her kusurdan müzezzehtir. O'nda hiçbir kusuru yoktur. Vücudu da mükemmeldir, inşallah okuyacağız. O'nun güzelliğini, görünüşteki, fiziki manadaki güzelliğini tafsilatlı bir şekilde okuyacağız Inşallah. Hem ruhunu, hem vücudunu en mükemmel manada Rabbim yaratmış ve bize göndermiştir. Allah Teala Hazretleri, O peygamberin vücudunu ve ruhunu her ayıptan ve lekeden temizlemiştir. O öyle bir vücuda sahiptir. O mübarek vücud, her türlü ayıptan, noksandan, kusurdan münezzehtir. Allah, O'nun mübarek ruhunu ve vücudunu temizleyerek göndermiştir. Tertemiz göndermiştir. Allahu Teala, O'na hikmetli söz söyleme kabiliyetini ihsan etmiştir. Doğru karar verme kabiliyetini ihsan etmiştir. Hikmetli söz söyleme kabiliyetini ihsan etmiştir. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin sözleri ruhumuza hayat verir, canlılık verir. İnsanın ruhunu dirilten sözlerdir onun sözleri. O'nun sözleri Allah Teala Hazretlerinin kur'an-ı Kerim'in'den güç ve kuvvet alan ve ona dayanan sözlerdir. Onun için sevgili kardeşlerim, Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellemde söylediğini kısa ve öz olarak söyleme özelliği vardır. Biz buna cevamiu'l kelim diyoruz. Allah Teala O'na o özelliği vermiştir. Ne anlatacaksa, anlatacağı şeyi, kısa ve özlü olarak, hikmetli olarak anlatır ve doğru bir şekilde anlatır. Allah Teâlâ, O'nun sayesinde kör gözleri açmıştır. Gerçekleri görme görmeyen gözleri Allah Teala Hazretleri, Resulü Kibriya Aleyhi Ekmeluttehaya Efendimiz sayesinde açmıştır. Insanlar, ancak onun sayesinde gerçekleri görmeye başlamışlardır. Dünya nedir? Hayat nedir? Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? Akıbetimiz ne olacaktır? Bizi kim yaratmıştır? Aklınıza ne gelirse hakikatleri arama namına her şeyi o göstermiştir. Getirdiği hikmetli hakikatler sayesinde kör gözler açılmıştır. Perdeli kalpleri, sağır kulakları O açmıştır. Evet Allah Teala, O'nun sayesinde perdeli olan kalpleri ve sağır kulakları açmıştır. Insanlar gerçekleri onun ağzından duymuştur. Hakikati o öğretmiştir insanlara, insanlığa. Allah Teala'nın, kendilerine bahtiyarlıktan pak verdiği kimseler, Allah Teala'nın kendilerini bahtiyar olarak yarattığı kimseler, O'na iman etti. O'na herkes iman etti mi? Hayır. Bahtsızlar ona iman edemedi değil mi? Ebu Cehil ve benzeri talihsizler O'nunla mücadele ettiler. Ona kim iman etti? Allah Teala'nın kendilerine bahtiyarlık, saadet, mutluluk verdiği kimseler iman etti. O'na saygı besdediler ve O'nun yanında yer aldılar. Hz Ebubekir gibi, Hazreti Ömer gibi, Hazreti Osman gibi, Hazreti Ali gibi ve diğer aşere-i mübeşşere başta olmak üzere, diğer mübarek sahabiler gibi, insanlar peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e iman ettiler ve onun yanında yer aldılar. Onu canları pahasına korudular, savundular kâfirlere karşı. Bu da onların bahtiyar olduğunu gösteriyor. Yüce Rabbim bu bahtiyarlığı bize de nasip etsin. Yaşadığımız sürece sahip olduğumuz İslam'ın güzelliğini idrak edelim ve bunun şerefini hissedelim. Müslüman olmanın bahtiyarlığın hep duyalım inşallah. Allah Teala'nın, bahtsızlar defterine kaydettiği, yazdığı kimseler, O'nun peygamber olduğunu kabul etmediler. Allah Teala kimleri talihsizler, bahtsızlar defterine yazmışsa, onlar peygamber aleyhisselatu Vesselam'ın Peygamberliğini kabul etmediler. Mucizelerine inanmadılar. Gözleriyle gördükleri halde, gözleriyle gördükleri halde, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Ağaca buraya gel diyor. Ağaç sökülüyor yerinden. Efendimizin huzuruna geliyor. Tekrar git diyor. Ağaç tekrar yerine gidiyor. Bunu görüyorlar Muhammed diyorlar, Sallallahu Aleyhi vesellem, sen ne yaman sihirbaz mışsın ya. Talihsizlik bu işte Sevgili kardeşlerim. Mucizeyi gözleriyle görüyorlar Şakku'l Kamer mucizesini görüyorlar. Efendimiz aya işaret buyuruyor, ay ortadan ikiye bölünüyor. Onu gören müminlerin imanı daha bir kuvvet kazanıyor. Kafirler diyorlar ki, biz hayatımızda böylesine bir büyücü görmedik. Talihsizlik bu işte. Demek ki herkes onu gördüğü halde ona iman etme bahtiyarlığına nail olamıyor sevgili kardeşlerim. Müellifimiz İsra suresinin 72 ayeti kerimesini bize hatırlatıyor. bu ayeti kerimedir. Bu dünyada kör olan ahirette de kördür, manasındadır. Bu ayeti kerime. Bu ayette sözü edilen körlük manevi körlüktük. Sevgili kardeşlerim. Gerçek manada, maddi manada, fiziki manadaki körlüğü kastetmiyor Allah Teala Hazretleri. Kalbi kör olanları kastediyor. Nitekim Hac suresinin 46. ayeti kerimesinde buyuruyor ki Allah Teala, Gözler kör olmaz. Gözlerin körlüğü önemli değil. Fakat göğüslerdeki kalpler kör olur. Maddi körlük önemli değil. Önemli olan kalplerin kör veya açık olmasıdır. Allah Teala Hazretleri böyle buyuruyor. Gözler kör olmaz. Fakat göğüslerdeki kalpler kör olur. Yüce Rabbim hepimizi böyle bir körlükten muhafaza buyursun. Allah Teala, Peygamber Aleyhisselam'a ve onun izinden gidenlere, müminlere durmadan artan ve çoğalan bir şekilde salat-ü Selam eylesin. Kadı İyaz bize böyle dua ediyor. Allah da ondan razı olsun. Allah Teala, peygamber aleyhisselama ve O'nun izinden giden bahtiyarlara, durmadan artan ve çoğalan bir şekilde salat-ü selam eylesin. Yani onlara rahmet eylesin diyor, amin. Yüce Rabbim hepimize merhamet Buyursun. Bu giriş bu parlak girişten sonra, Bu tunturaklı, bu saltanatlı, kitap saltanatlı olunca tabii ki onun girişi de mukaddimesi de böyle saltanatlı olur efendim. Böyle bir girişten sonra mükellefimiz diyor ki, bundan sonra Hepimize hitaben diyor ki, yani kitabını okuyan ve dinleyen müminlere. Yüce Rabbim, benim de seninde, ey mümin kardeşim, benim de senin de kalbine, gerçekleri doğru bir şekilde görme kabiliyetini nasip eylesin. Gerçekleri doğru bir şekilde bilme ve benimseme kabiliyetini lutfeylesin diyor. Amin. Evet. Bu çok önemli bir şey. Yüce Rabbim diyor, benim de senin de, Ey müminler sizlerin de kalbinize gerçekleri en doğru şekilde görme, bilme, anlama idrak etme ve benimseme kabiliyetini ihsan eylesin. Evet. Çünkü önemli olan, o gerçekleri, o hakikatleri benimsemektir. Evet, Allah Teala'nın bildirdiği, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in getirdiği, bu hikmetli sözler birer hakikattir, birer gerçektir. Doğruyu bize anlatıyor diye onları benimsemek ve onlara gönül vermek önemlidir. Diyor ki, mevlidimiz Allah Teala muttaki kullarına, yani kendisine gönülden inanan ve kendisine karşı gelmeyen dostlarına Muttaki o demektir. Allah'a karşı gelmekten sakınan kimse demektir. Muttaki dostlarına bağışladığı nimetleri bana da, sana da lutfetsin diyor. Bize böyle dua ediyor. Allah razı olsun ondan. Amin. Allah Teala, muttaki dostlarına bağışladığı nimetleri hepimize lutfetsin inşallah. Cenabı Hakk, o muttaki kullarını, cenneti ile şereflendirmiştir. Hepimizi de cenneti ile şereflendirsin inşallah. Cenabı Hakk, O müttaki dostlarını, müminleri başkalarından uzaklaştırılmış, kendisine yakınlaştırmıştır. Allah Teala o mümin kulları, başkalarından uzaklaştırmış, kendisine doğru yaklaştırır, elhamdülillah. Ne güzel. Gerçek olmayan şeylerden, malayaniden, o samimi müminleri uzaklaştırmış, hakikate doğru, Kendisine doğru, dolayısıyla cennete doğru yaklaştırmıştır. Allah Teala Hazretleri, o müttaki dostlarına kendisini tanıma kabiliyetini vermiştir. Allah Teala, o muttaki kullarına, kendisini tanıma kabiliyetini lutfetmiştir. Onlara, saltanatının ve kudretinin sırlarını görme kabiliyetini vermiştir. Müminlere, kendisinin saltanatının ve sırlarının esasını görme kabiliyetini bahşetmiştir. Ve onların gönüllerini sevinçle doldurmuştur. Elhamdülillah. Müminiz, müslümanız diye ne kadar seviniyoruz değil mi, Şurada mümin kardeşlerimizde buluştuk diye ne kadar mutluyuz. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemi en güzel şekilde anlatan, benzersiz bir kitabı dinliyoruz. Onu dinlemek için geldik diye, ne kadar bahtiyarız, sevinçliyiz elhamdülillah. Bizim bu sevinci gönlümüze dolduran kimdir Allah Teala Hazretleri. Bize böylesine bir lütufta bulunmuştur. Hem Mümin, müslüman eylemiş hem de müslüman olmanın, Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem gibi bir peygambere ümmet olmanın bahtiyarlığına bize hissettirmiştir. İçimizde Elhamdülillah o coşku var. Elhamdülillah Rabb'im bu coşkuyu hiç azaltmasın. Allah Teala Hazretleri o muttaki kullarına, kendisinin büyüklüğünü düşündürmüş, onları adeta çılgına çevirmiştir. Gerçek müminler, sevgili kardeşlerim, şu yaşadığımız alemdeki akıllara durgunluk veren güzellikleri, fevkalâde halleri görür, duygulanır. Allah diye haykırır. Hani adam, bir yere gidiyormuş. Birden önüne bir vadi çıkmış. Bakmış ki, çeşit çeşit, renk renk çiçekler vadiyi sarmış. Allısı, morlusu, sarısı. Çiğdemleri ile bir bahar mevsimi imiş. O manzarayı görünce, Allah diye bağırmış. Ne demek istiyor? Bütün bu güzellikleri o yarattı. Bu güzelliklerle beni hayran bıraktı. O'nun kudretine hayran oldum demek istiyor. Allah sözünün içerisinde daha nice güzellikler saklı. Elhamdülillah, sevgili kardeşlerim. Biz de bu anlattığım güzelliklerin farkında olan insanlarız. Müslümanlığın güzelliğini bilen insanlarız. Bu dünyanın faniliğini idrak eden insanlarız. Asıl yurdumuzun, asıl vatanımızın ahiret olduğunu bilen insanlarız. Ve bütün gayretimizle ahiretimizi kazanmaya, orayı mamur etmeye çalışan insanlarız. Elhamdülillah. Elhamdülillah. Onun için, vazifemizi layıkıyla yapmaya gayret ediyoruz. Ibadetlerimizi kusursuz yapmaya gayret ediyoruz. Müslüman kardeşlerimizi sevmeye, onların gönüllerini kırmamaya gayret ediyoruz. Hep beraber saadet içinde, huzur içinde yaşamaya gayret ediyoruz. Bu büyük bir olgunluktur. Bu büyük bir ferasettir. Rabbim bu ferasetten bizi uzaklaştırmasısın. Allah Teala'nın saltanatının ve kudretinin sırlarını gördükleri için o müminler, o muttaki kullar, Allah Teala'nın saltanatının ve kudretinin sırlarına vakıf oldukları için adeta çılgına dönen o bahtiyar kullar, var güçleriyle Allah'a yönelirler. Allah Teala'nın kudretini, azametini, saltanatını gördükçe akılları adeta başlarından uçar ve Allah'a yönelirler. O'na yönelirler. Kendilerini O'na vermeye çalışırlar. Var güçleriyle. Daha iyi bir kul olmak için. Daha iyi bir mümin olabilmek için. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i daha çok sevmek için gayret ederler. O müttaki kullar iki cihanda sadece Cenabı Hakk'ın var olduğunu dikkate alırlar ve ona göre yaşarlar. Bilirler ki, dünyada da var olan gerçek sadece Allah Teâlâ'dır. Allah, ahirette de varolacak. Tek gerçek odur. Her şey onun eseridir. Her şey O'nun lütfudur. Her şey O'nun bize ihsanıdır. Bunu bilirler. Müminler bunu hep bunu düşünürler. Sevgili kardeşlerim, müellifimiz, musannifimiz Kadı iyaz Hazretleri bize neler düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyor, bu sözleriyle. Şunu bilin ki diyor, iki cihanda var olan sadece Allah'tır. Sadece, O vardır. Bunu bilelim. O'nun bizi her an gördüğünü, denetlediğini bilelim. Ona göre yaşayalamı. Hayatımıza ona göre çekidüzen verelim, diyor. Bize bunları söylüyor. Muttaki kulları, Cenabı Hakk'ın muttaki kullarını methederek diyor ki; Allah'ın verdiği nimetleri, yani Allahü Teala'nın cemalini yansıtan güzellikleri ve sıkıntıları, yani Allah'ı (celle celalühü) celaletini yansıtan halleri tadarak, hallerinden memnun olur. Yani müminler, başlarına güzel şeyler geldiği zaman da, başlarına sıkıntı geldiği zaman da Allah'ı hatırlarlar. Ona boyun bükerler. Her şeyin ondan geldiğini idrak ederler. Ve ona teslim olurlar. Bu bahtiyarlığı, bu güzellikleri bu Hayal bile edemediğim, edemeyeceğimiz nimetleri bana O verdi, O ihsan etti. Bu baş ağrısı, bu hastalık, bu rahatsızlık, şahsımda ki, oğlum-kızımdaki, eşimdeki, yakınlarındaki bu hastalıklar, rahatsızlıklar ondan geldi. O beni denemek için bunları veriyor. Bakalım sabredecek miyim, etmeyecek miyim diye beni anlamak için ve benim derecemi, manevi derecemi daha da yükseltmek için beni deniyor, der , bir müttaki kul ve sabreder. Sevgili kardeşlerim, bunu hiçbir zaman unutmayalım. Allah Teala Hazretleri, Niçin bize dert verir? Sabredelim de manevi derecemiz yükselsin diye. Namazda, Namazla, oruçla erişemeyeceğimiz güzelliklere sabırla erişiriz. Evet. Şu cümleyi de okuyalım. Bu aşağı yukarı bir söz başı sayılır. Iki cümle okuyacağım. O, üstün vasıflara sahip olan muttaki Kullar Cenabı Hakk'ın kudretinin eserlerini ve yüceliğini şaşırtıcı örneklerini hayranlıkla seyrederler. Evet. O muttaki kullar, Cenabı Hakk'ın kudretinin eserlerini ve insanoğlunun aklına hayranlık, durgunluk veren kudretinin eserlerini seyrederler. Onlar, Allah teâlâ'ya güvenerek şeref ve itibar kazanırlar. O değerli kullar, efendim, yalnız Allah teâlâ'ya güvenerek şeref ve itibar kazanırlar. O muttaki kullar, Enam suresinin şu 91. ayetini dillerinden düşürmezler. Kendilerini sadece Allah teâlâ'ya verirler. Neymiş o ayeti kerime? O kitabı kur'an-ı Kerim'i Allah indirmiştir. Elimizdeki kur'an-ı Kerim'i bize Allah indirmiştir, de. Sonra da onları, o kâfirleri kendi hallerine bırak. Daldıkları boş laflarla oynayadursunlar. Sen onları bırak. Sen kendine bak, müslüman kardeşlerine bak. Evet. Bu kitabı bize Allah indirmiştir de ona sarıl. Onun içindekilerle amel etmeye gayret et. Mümin olmanın şerefini şanını idrak et. Elhamdülillah, Allah beni mümin olarak yaratmıştır. Allah Teala bana en büyük lütfu, ihsanı bahşetmiştir de. Kur'an-ı Kerim'e sarıl. Peygamberin aleyhissalâtu vesselâm'a sarıl. O'nun seni en doğru yola götüreceğini bil. Bu idrak ile yaşa. O'nun hadisi şeriflerini, senin için kurtarıcı bir kaynak olarak, hayat kaynağı olarak bil. Onlar öğrenmeye, onları yaşamaya Rasulullah'ın sünnetine yaşamaya gayret et, diyor müellifimiz. Inşallah bize diğer tavsiyelerini okumaya devam edeceğiz. Sevgili kardeşlerim, bugünkü dersimizde, 10 yıldan sonra yeniden başladığımız şifayı Şerif'in mukaddimesini okumaya gayret ediyoruz. Yüce Rabbim tamamına ermeyi de nasip eylesin. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i hakkıyla öğrenmeyi hepimize nasibi müyesser eylesin. O'nun sünneti seniyesini hayatımıza geçirmeyi ve O'nun arzu ettiği gibi bir mümin olmayı hepimize lütfen eylesin ve hepimizi O'nun şefaatına nail eylesin. Amin elhamdülillahi rabbil alemin El Fatiha

BU DERSE AİT KISA VİDEOLAR