1. Bölüm: Yüceler Yücesi Cenâb-ı Hakk’ın Resûl-i Ekrem’in Şân ve Şerefini Yüceltmesi

1. Kısım: Allah Teâlâ’nın, Resûl-i Ekrem’i Övmesi ve Onun Kendi Katındaki Şân ve Şerefini Açıklaması

1. Fasıl: Resûl-i Ekrem’e Övgü

Önceki Ders 15 Mart 2015
Sonraki Ders 29 Mart 2015

DERSİ PAYLAŞ:

Euzu billahi mineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi rabbil alemin. vesselatu vesselamu ala seyyidina muhammedin, Ve alihi ve sahbihi ecmain. Pek kıymetli kardeşlerim, şifa-i Şerif dersimize başlıyoruz. Bugün, inşallah dördüncü dersimizi yapacağız. Geçen dersimizde son olarak Allah Teala'nın, Peygamber Efendimizi muhtelif şekillerde methettiğini söylemiştik. Ona Esmaül Hüsna'sından Rauf ve Rahim isimlerini verdiğini söylemiştik. Yani, kendine mahsus olan iki ismi ona verdiğini söylemiştik. Resûl-i Kibriya Aleyhi Ekmelüt Tahayya Efendimiz Hazretlerinin soy bakımından, insanların en üstünü olduğunu dile getirmiştik. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i metheden ayeti kerimeler vardır. Geçen dersimizde bu ayeti kerimelerden birini okuduk. Ali İmran suresinin 164. ayeti kerimesini okuduk. Bu ayeti kerimede, insanlar apaçık bir dalalet içindeyken, sapkınlık içindeyken, onlara bizim ayetlerimizi okuyan bir peygamber gönderdik. Onları günahlarından temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten, kendi içlerinden bir peygamber gönderdik, mealindeki ayet-i kerime'yi okumuştuk. Müellifimiz bu ayeti takviye etmek ve soyu temiz. Temiz bir soydan geliyor. Tefsir alimi, İbnüs Sahib El kelbi var. Muhammed İbn Saib El kelbi. Hicri 146 tarihinde vefat etmiş, yani ikinci yüzyılda. Miladi olarak söylersek, 763 tarihinde vefat etmiş bir alim. Tefsir alimi, Arap dili alimi, tarih alimi, nesep alimi. O diyor ki, Ben Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şeceresindeki beş yüz annenin adını tespit ettim. Eski kitaplara dayanarak, bu kadar, yani bu babaanne olur, anne olur, efendim amcanın hanımı olur, dayının hanımı olur. Böyle yakınlara varıncaya kadar yani. Bu kadar insanın ismini tespit ettim. Bu kadar hanımın adını tespit ettim. Bunların arasında, evlilik dışı cinsel ilişki kuran birine rastlamadım ve İslam öncesi dönemdeki ahlaksızlıklardan birini yapan birine rastlamadım, diyor. Tabii bu beş yüz annenin, beş yüz hanımın adını yazdım, ifadesinde bir kesretten kinaye diyoruz. Yani çoğunluktan kinaye olduğu anlaşılıyor. Yani tam beş yüz adedi değil de, yani o kadar büyük sayıda insan tespit ettim ama onların içerisinde ahlaksızca davranışta bulunan birini görmedim, demiş. Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellemin amcasının oğlu Abdullah İbn Abbas (Radıyallahu anhuma) ile ondan gelen bir rivayet şimdi okuyacağız. Ve tekallübeke fis sacidin, yani secde edenler arasındaki dolaşmanı da Allah görü, ayetini söyle tefsir etmiş. Efendim, İbn Abbas Hazretleri biliyorsunuz, müfessirlerin ilki ve en büyüğü. Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellemin rivayetlerini toplamakla kalmamış, Ayet-i kerimeleri de tefsir etmiştir. İlk müfessir. Tabii ilk müfessir efendimiz de, Ondan sonra gelen müfessir olarak. Kur'an-ı Kerim'i en mükemmel şekilde, ilk defa tefsir eden kimdir? Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem'dir. Hem ayet-i kerimeleri getiriyor, hem de o ayeti kerimeleri nasıl anlamak gerektiğini tefsir ediyor. Ne ile tefsir ediyor? Hadisi şerifleriyle. Onun için, Efendimiz Kur'an-ı Kerim'in ilk müfessiridir. Kur'an-ı Kerim'in ilk tefsirini okumak isteyenler, hadis-i şerifleri okumalıdır. Bu ayeti kerimeyi tefsir ederken, secde edenler arasındaki dolaşmanı da Allah görür, ayet-i kerimesinin tefsiri derken demiş ki İbni Abbas, Seni, peygamber olarak ortaya çıkarıncaya kadar, bir Peygamberin soyundan diğer peygamberin soyuna geçirmek suretiyle dolaşmanı da Allah bilir, demektir bunun manası demiş. Senin secde edenler arasındaki dolaşmanı Allah bilir, görür, demek diyor, İbni Abbas Hazretleri. Seni peygamber olarak ortaya çıkarıncaya kadar, diğer peygamberlerin, efendim, soyundan birbirine nasıl geçtiğini, o peygamberden o peygambere, nuru Muhammedi'nin bir peygamberden diğer peygambere geçerek, efendim, Davut peygamber Sallallahu Aleyhi vesellem'in atalarından birbirine geçerek, dolaşmanı da Allah Teala bilir demiş. İbni Abbas Bunu böyle açıklamış. Daha başka açıklayan alimler de var. Hazreti Hüseyin'in torunlarından, bizim Caferi Sadık diye bildiğimiz, efendim, on iki imam silsilesinin altıncısı olan bir alim, Hz Hüseyin'in torunlarından. Vefatı 148, Miladi 765'dir. Şimdi onun bir görüşünü okuyacağızb Caferi Sadık diyorki; Diyor ki; Allah Teala peygamber göndermeden, kullarının kendisini layıkıyla tanıyıp bilemeyecek, ibadet edemeyeceklerini bildiği için, Allah Teala, peygamber göndermezse, mullar Allah teâlâ'ya nasıl ibadet edeceğini bilemez. Peygamberler bizim Rehberimiz, kılavuzumuz. Allah Teala'yı da tanıtır. Allah teâlâ'ya nasıl ibadet edileceğini de gösterirler. Işte Allah Teala, peygamber göndermeden kullarının kendisine kendisine, kendisini tanıyıp ibadet edemeyeceklerini bildiği için, kullarına bu konudaki acizliklerini bildirdi. Yani peygamber gelmeden, peygamberi görmeden, tanımadan siz, Allah'a nasıl ibadet edeceğinizi bilemezsiniz. Allah Teala Hazretleri, bunu kullarına bildirdi. Allah Teala, buyruklarını kullarına bildirebilmek için, görünüş bakımından onlara benzeyen, şekil itibariyle onlara benzeyen, kendi cinslerinden bir peygamber yolladı. Öyle ya, mesela bir melek gelse de bizi Allah Teala'nın dinini anlatmaya kalsaydı, biz onu her zaman göremezdik. Efendim, ayrıca onun bizim gibi düşündüğünü, bizim gibi yapıp kalktığını bilmediğimiz ve görmediğimiz için elbette onun sözünü de layıkıyla anlayamazdık. Şimdi Allah Teala Hazretleri, bizim gibi bir şekli bize benzeyen, yemesi içmesi bize benzeyen bir peygamber gönderiyor ki, Ona bakalım, Ashab-ı Kiram için söylüyorum veya diğer peygamber sahabileri için söylüyorum. Onun buyruklarını anlayabilmeleri için onu dinlemeleri ve Dini nasıl yaşadığını görmeleri lazım. Görünüş bakımından onlara benzeyen, kendi cinslerinden bir peygamber yolladı. Tamam, Peygamber görünüş bakımından diğer insanlara benziyor. Başka, başka hangi özelliği var o peygamberin, peygamberlerin? Allah Teala kendi özelliklerinden olan, yani bizzat Allah Teâlâ'ya mahsus olan şefkat ve merhamet özelliklerini o peygambere ihsan etti. Allah Teala kullarını sevdiği için, Allah Teala kullarının doğru dürüst yaşamasını arzu ettiği için, o peygamberlere bizzat kendisinin iki özelliğini verdi. Rahmet, şefkat, merhamet özelliğini verdi onlara. Evet, şefkat ve merhamet özelliklerini Peygamber aleyhisselatu vesselama ihsan etti, ki o da insanları sevsin, insanlarla ilgilensin, onların dini doğru dürüst anlamalarını arzu etsin ve bunun için çaba göstersin. onu mahlukatına Doğru sözlü bir peygamber olarak gönderdi. Doğru sözlü bir elçi olarak gönderdi. Yani peygamber Aleyhissalatu Vesselamın bir özelliği, insanlara merhametli oluşu, şefkatli oluşu ise bir başka özelliği doğru sözlü oluşu.Yalan söylemez, getirdiği gerçekleri değiştirmez Allah Teala o peygambere itaat etmeyi, kendine itaat etmiş gibi kabul etti. Yani bir bir peygamberin veya bizim peygamberimizden bahsedelim. Peygamber aleyhissalâtü vesselâma itaat etmeyi, kendine itaat etmek gibi kabul etti. Demek ki biz peygamber Aleyhisselatu Vesselam'ın sözlerini dinlersek, Onun buyruklarını baş tacı edersek, Onun buyurduğunu aynen yaparsak, Allah teâlâ'ya itaat etmiş oluyoruz. Çünkü Allah Teala buyuruyor ki, ona itaat ederseniz bana itaat etmiş olursunuz. Kur'an-ı Kerim'de yirmiden fazla yerde Allah'a itaat edin, peygambere itaat edin. Kim peygambere itaat etmiş olursa Allah'a itaat etmiş olur. Fark yok yani. Çünkü peygamber, Allah'ın emirlerini getiriyor ve tebliğ ediyor. Peygamber Aleyhissalatu Vesselam, Allah Teâlâ'dan aldığı emirleri, kullarına getiriyor tebliğ ediyor. Biz o peygamberin emrine uyarsak, Allah'ın emrine Uyumuş oluyoruz. Kendine, Allah'ın emirlerine saygı göstermeyi, kendine saygı gösterme ve yolunca gitmek olarak kabul etti. Demek ki Peygamber aleyhisselâma saygı gösterirsek, Allah'a saygı göstermiş oluyoruz. Peygamber Aleyhisselatu Vesselam'ın yolunca gidersek, Allah Teala'nın yolunda gitmiş oluyoruz. Caferi Sadık Hazretleri böyle dedi, böyle açıkladı. Vekale Teala. Allah Teala bir ayeti kerimede buyurdu ki; Nisa suresinin 80. ayeti kerimesi bu. Peygambere itaat eden, Allah'a itaat etmiş olur. Demin söylediğim ayeti kerimelerden biri peygambere itaat eden, Allah'a itaat etmiş olur. Vekale Teala, bir başka ayet-i kerimede Allah Teala şöyle buyurdu. Enbiya suresinin 107. ayeti kerimesi. Vemâ erselnâke illâ rahmeten lil’âlemîn(e). Hepimizin bildiği bir Ayet-i Kerime bu. Biz seni, alemlere rahmet olarak gönderdik. Allah Teala, Peygamber Efendimize böyle buyuruyor. Ey peygamberim, Ey benim sevgili elçim. Biz seni, yani ben seni alemlere rahmet olarak gönderdim. Rahmet vesilesi. Buna açıklayacağız. şu hadisi şerif bu ayeti kerimeyi desteklemektedir sevgili kardeşlerim. Efendimiz buyuruyor ki; Ey insanlar, ben alemlere hediye edilmiş bir rahmet peygamberiyim, buyuruyor peygamberimiz. Ben alemlere, alemler kim? Başta insanlar, sonra cinler. Çünkü Allah Teala, cinlere de emirlerini göndermiştir. Efendimiz, onların da peygamberidir. Allah'ın emirlerini bize tebliğ ettiği gibi, onlara da gidip tebliğ etmiştir. Onun dışında başka neler var, onu bilemiyoruz. Efendimiz, Sallallahu Aleyhi Vesellem, Başta insanlar ve cinler olmak üzere, alemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Ben alemlere hediye edilmiş bir rahmet peygamberiyim, buyuruyor. Demek ki sevgili kardeşlerim, efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellemi bize hediye edilmiş bir rahmet vesilesi olarak göreceğiz ve kabul edeceğiz. Yani Allah Teala Hazretleri, bize merhamet ettiği için, bizi çok sevdiği için, bizim doğru yolda gitmemizi arzu ettiği için, bize bir rehber göndermiş. O rehberinin kalbini, şefkatle, merhametle doldurmuş. Hani okuduk ya geçen dersimizde. Allah Teala buyuruyor ki, sizin başınızın ağrıması, canımızın sıkılması o peygamberi üzer. Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem, ümmetine o kadar merhamet ve şefkat doludur ki, ümmetinin kederlenmesi, hüzünlenmesi, başlarına bir sıkıntı gelmesi onu rahatsız eder, üzer. Böylesine seviyor. Ya bir insan aile efradını nasıl düşünür, kendi çoluğunu çocuğunu nasıl düşünür, onların hastalığından dolayı nasıl üzülürse, Peygamber Aleyhisselatu Vesselam de bizi öylesine sever ve bizim acı çekmemizi, sıkıntı çekmemizi arzu etmez. Ondan dolayı rahatsız olur. Alemlere rahmet olarak gönderilmiş bir peygamberin ümmetiyiz. Elhamdülillah. Bunun değerini bilmeli, sık sık tekrar etmeliyiz sevgili kardeşlerim. Allah Teala bizi bin yıl önce, iki bin yıl önce de gönderebilirdi. Herhangi bir peygamberin ümmeti yapabilirdi ama Habibullah diye tavsif ettiği, Allah'ın sevgilisi diye tavsif ettiği peygamberine Ümmet yaptı bizi. Demek ki, bizden bir şeyler bekliyor. Bizi seviyor. Yani bize bir ikramda bulunmuş. Daha evvelki peygamberlerin ümmeti olsaydık, Onlara inanmayanların arasında bulunabilirdik. Çünkü ona bazı peygamberlere üç kişi, beş kişi inanmış, diğerleri inanmamış. Nuh'un gemisini düşünün, bir gemiyi yarısını hayvanlar dolduruyor, diğer yarısınıda ancak müminler doldurabiliyor. Halbuki 950 sene yaşamış onların arasında sözünü dinletememiş. Vemâ erselnâke illâ rahmeten lil’âlemîn(e) Endülüslü bir alimden söz ediyor müellifimiz. Müellifimiz de Endülüslü ya. Kendisi de endülüslü. Ebubekir İbni Tahir, Hicri 484 tarihinde, Miladi 1091 tarihinde vefat etmiş bir alim. Bu alimin şu görüşünü müellifimiz bize naklediyor. Diyor ki Ebu Bekir bin Tahir; Allah Teala Hazretleri Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem efendimizi, rahmet ziyneti ile merhamet ziyneti ile süslenmiştir. Merhamet bir manevi süstür. Herkes merhametli olamıyor maalesef. Allah Teala bizim kalbimize bu merhamet duygusunu vermişse, demek ki Bizim kalbimizi de o süsle süslemiştir. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i diyor, merhamet ziyneti ile süslemiştir. Onun varlığı rahmettir. Peygamber sallallahu Aleyhi Vesellemin varlığı, mevcudiyeti bir rahmettir, Allah'ın merhametidir. Allah'ın rahmetinin göstergesi Onun varlığıdır. Onun bize peygamber olarak gelmesi, Allah Teâlâ'nın bizi sevdiğini gösterir. Onun, Resûl-i Kibriya efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellemi anlatıyoruz. Onun bütün sıfatları, bütün şemaili, görünüşü, yani görünen ve görünmeyen güzel huyları. Görünen şekli ve şemaili, bizim göremediğimiz tarafları, güzel huyları yaratılmışlara rahmettir diyor. Evet sevgili kardeşlerim, Öyle bir peygamber ki, ümmetine karşı sevgi dolu. Allah Teala, kendisine kafirler inanmıyorlar diye, kendini perişan ediyorsun diyor. Yapma diyor. Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem istiyor ki, kafirler de müslüman olsun. Niye kafir olarak kalsınlar? Niye Cehennemi doldursunlar? Onlar da müslüman olsun, onlar da kurtulsun diye çabalıyor ve o kadar çaba sarfediyor ki, Allah Teala kendisini ikaz etmek zorunda kalıyor. Kendini mahvediyorsun diyor, yapma diyor. Bu doğru değil, diyor. Benim emirlerimi sen onlara tebliğ ediyorsun. Akıllarını kullansınlar, müslüman olsunlar. Olmazlarsa demek ki cennete değil cehenneme talip olmuş oluyorlar. Ben onlara akıl verdim, fikir verdim. Düşünsünler doğruyu yanlışı birbirinden ayırsınlar, doğru yolu bulsunlar. Ama Efendimiz işte yetinmiyor onunla. Onlar da gelsin, onlar da müslüman olsun diye arzu ediyor. Bu zatın dediği gibi, Ebubekir bin Tahir. Efendimizin bütün sıfatları yaratılmışlara rahmettir, merhamettir. Hep onu istiyor, hep bizim daha mükemmel bir insan, daha mükemmel bir müslüman olmamızı arzu ediyor. Diyor ki bu zat, Muhammed Aleyhisselam'ın rahmetinden faydalanan kimseler, dünyada ve ahirette her türlü kötülükten korunmuş olur. Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellemin merhametinden, rahmetinden faydalanan kimseler, dünyada da, ahirette de her türlü kötülüklerden korunmuş olur. Öyledir, gerçek odur tabi. Ila kulli mahbubi. Dünyada da, ahirette de her türlü güzelliğe nail olurlar. Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellemin rahmetinden, merhametinden istifade eden kimseler, dünyada da, ahirette de kötülüklerden korunmuş olurlar. Dünyada da, ahirette de her türlü güzelliğe ulaşmış olurlar. Evet sevgili kardeşlerim, dünyada biz bir garibiz. Dünya bizim, bizim için bir gurbettir. Bizim asıl vatanımız ahirettir. Biz buraya geçici bir süre için gönderildik. Niçin? Ahireti kazanalım diye. Çünkü bizim asıl evimiz, yurdumuz öbür tarafta. Oradaki evimizi daha bir güzelleştirelim. Bahçesini daha bir tanzim edelim, efendim. Çünkü cehennemden en son çıkan insanı Allah Teala dünya kadar yer veriyor, bir dünya kadar. Hatta hadisin bir rivayetinde dünyanın 10 misli büyüklüğünde yer verdim diyor. Şu halde daha önce giden, yani, dünyada çok güzel bir hayat yaşayıp ahirete müslüman olarak giden insana Allah Teala, dünyalar kadar yer verecek. Her her yerde bir köşk lazım, saray lazım. Onu ne ile alacağız? Buradaki amelimizle, gayretimiz de alacağız. İslamiyeti güzel yaşamak suretiyle, Allah'ın bize öğrettiği zikirleri dilimizden düşürmemek suretiyle, Kelime-i tevhidi söyleyerek. la ilahe illallah, la ilahe illallah, Sübhanallah, Sübhanallah diyerek, Elhamdülillah Elhamdülillah diyerek. Sübhanallahi ve bihamdihi, subhanallahil azim diyerek Sübhanallahi velhamdülillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber. Namazlarınızda söylüyorsunuz. Dört tane zikri ihtiva ediyor bu. La ilahe illallahu vahdehula şerikeleh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve ala kulli şey'in kadir. Hepinizin bildiği zikir bu. Bu halde sevgili kardeşlerim, mademki biliyoruz, söyleyelim. Bunu söyledikçe de Allah Teala'nın sevgisini kazanırız, merhametine kazanırız. Sevgili kardeşlerimize, din kardeşlerimize tebessüm etmenin sadaka olduğunu söylüyor, Peygamber Efendimiz. Ve hepimizin yüzünde de o tebessüm var. Gayret ettik mi hemen ortaya çıkıveriyor. O bir sadakaymış demek ki. Birbirimizden niye bu sadakayı esirgiyoruz? Tebessüm ettiniz mi Allah sadaka sevabı veriyor. Tatlı bir söz söylediniz mi, sadaka sevabı veriyor. Selam verdiniz mi, sevap yazıyor. Yani her an sevap kazanma imkânına sahibiz. O halde bu fani hayatı, sayılı nefesi değerlendirmemiz lazım. Ahiretin parası bu işte. Zenginsek, varlıklı isek tabii ki fukaraya yardım Tek mi daha çok sevap kazanırız. Daha çok köşk yaparız ahirette yani. Tabii ki o köşklerin içini dolduracak huriler de var yani. Bu da ancak dünyadaki bu gayretlerle kazanılır, diyor. Ela Tera diyor, Görmez misin kardeşim? ennallahe teâlâ yakul. Allah Teala Ona şöyle buyuruyor. Allah Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi vesellem. Biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik, buyuruyor. Peygamber Efendimizi. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin hayatı da rahmetti. Yani efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hayattayken de rahmet idi, vefatından sonra da rahmettir. O, hayatında da insanlar için rahmetti. Hayatından sonra da rahmettir. Bunu nereden biliyoruz? Kemaha, aleyhisselatu vesselam. Nitekim diyor Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi vesellem bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuştur: Hayatım, yani benim hayatta oluşum da sizin için rahmettir. Vefatım da sizin için rahmettin. Allah Allah. Hayatta oluşunu anlıyoruz. Hayatta olduğu sürece Allah Teala'nın emirlerini, buyruklarını insanlara öğretiyor, tabi rahmet olmuş oluyor. Vefatı bizim için nasıl rahmet oluyor? Bu hadisin manası şu sevgili kardeşim, kardeşlerim. Biraz daha açarsak. Allah Teala'nın bu yüce peygamberi, hayatta bulunduğu sürece, ümmetine doğru yolu göstermiştir. Cennete gidecek yolu bize göstermiştir. Ahirette de şefaat nedir? Elhamdülillah vefatım da sizin için rahmettir, demek bu demektir. Yani ben size ahirette şefaat edeceğim. Bazı talihsiz insanlar şefaati inkar etseler de. Aklıma bir deyim geldi. Nasıl karşılarsınız bilmiyorum ama. Bizim oralarda bir şey vardır. Yozgat ve civarında. Derler ki; öksüzün eteğine kavurga koymuşlar da vay bilmem neyim yandı demiş. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, Ben size şefaat edeceğim diyor. Ayeti kerime efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin şefaat edeceğini söylüyor. Günümüzde alim geçinen adamlar, yok öyle şey diyor. Yok öyle şey şefaati yok. Şefaat Allah'a mahsus. Elbette Allah'a mahsus ama Allah Teala, şeffaf hakkını kime verirse o şefaat edecektir. Şefaat hakkını vermek suretiyle şefaat edecektir. Meleklere diyecek ki şefaat edin benim kullarıma, müslümanlara melekler şefaat edecek. Peygamberlere diyecek ki şefaat edin, şefaat edecekler. O buyurmadan, o emretmeden mümkün mü şefaati? Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyuruyor ki; bana Allah Teala Hazretleri şefaati kübra, en büyük şefaat hakkını, yetkisini verecektir. Ben ümmetime şefaat edeceğim. Defalarca cehenneme gidip, belli ölçüde efendim, dünyadayken iyi şeyler yapmış olanları grup grup kurtaracağını söylüyor Peygamber Efendimiz. önce şunları kurtaracağım diyor. En sonra öylelerini kurtaracağım ki benim ümmetimden. Yanmış, kömür haline gelmiş. İşte onları alınacak, hayat suyunun içine atılacak orada yeniden can bulacaklar. Ta onlara varıncaya kadar ben şefaat edeceğim diyor. Bir de öylesine şefaati var ki, cehennemin yüzünü görmeden İnşallah Rabbim bize de nasip eylesin, doğrudan cennete gidecekleri alacak götürecek. O da bir şefaat türüdür. Bunlar hep anlatılırken, adam diyor ki, yok diyor, öyle bir şey yok. istemiyorsan isteme. Sana da edilmez. Vekemaa kale aleyhissalâtü vesselam. Nitekim bir hadis-i şerifinde efendimiz şöyle buyurmuştur. Sahih-i müslim'deki bir hadisi şerif. Allah Teala, bir ümmete rahmeti ile muamele etmek isterse, kabeda nebiyyeha kableha, o ümmetin peygamberini, o ümmetten önce vefat ettirir, o peygamberi ümmeti için ahirette bir öncü, bir Kılavuz kılar. Demek ki Allah Teala bir ümmete rahmetiyle muamele etmek isterse, o ümmetin peygamberini o ümmetten önce alır. Vefat ettirir. Biliyorsunuz Kur'an-ı Kerim'den şunu biliyorsunuz. Öyle ümmetler vardır ki, peygamberleri hayattayken Allah Teala onları azap etmiştir. Kiminin başına taş yağdurmıştır. Kimini sesle yok etmiştir. Efendim, kimini yerin dibine batırmıştır. Kimini rüzgarla efendim, başka şeylerle mahvetmiştir. Peygamberin Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz, ümmetinden önce gitmesi, ümmetinden önce vefat etmesi efendim, o Ümmet için bir rahmettir. merhamettir. Hadisinin devamı şöyle. Müellifimiz buraya almamış ama. Allahu Teala bir ümmeti helak etmek isterse, peygamberleri hayatta iken o millete azap eder anlattığım gibi. Onları mahveder. Çünkü o millet peygamberlerinin emrine karşı gelmişlerdir. Cenabı Hakk, onları helak etmek suretiyle peygamberini teselli eder. Ona, Onu memnun eder. Çünkü şu kadar yıl onlara doğru yolu göstermiş, göstermiş. Fakat iman etmemişler. Hz.nuh yalvarmadım mı? Ya Rabbi benim sözümü dinlemiyorlar. Artık ben bıktım bunlara seni anlatmaktan, senin yolunu anlatmaktan. Ne yapacaksan yap dedi. İşte onun üzerine tufan koptu. Diğer peygamberlerin durumu da böyledir. Onlar da öyle dediler. Yarabbi artık bana inanmıyorlar. Ne yapacaksan yap dediler. Onun üzerine Allah Teala onları da değişik şekillerde perişan etti. Ve kalet Semerkandi rahimehullah. Tefsir alimi ve hanefi Fakihi Es-semerkandi var. Onun bir sözünü müellifimiz buraya almış. Vefatı 373. Miladi tarihle söylersek 973 de vefat etmiş. Hem tefsir alimi hem fıkıh alimi. Diyor ki; rahmeten lil alemin. ayeti kerimedeki Ve ma erselnake illa rahmeten lil alemin ayeti kerimesindeki rahmeten lil alemin'in manası Allah Teala, Muhammed Aleyhissalatu Vesselam'ı, insanlar için ve cinler için rahmet vesilesi kılmıştır. Böyle yorumlamış. Biz seni insanlara ve cinlere rahmet olarak gönderdik demektir bunun manası diyor. Elhamdülillah sevgili kardeşlerim. Bu şerefi kaçırmamalıyız. Onun ümmeti olmanın bahtiyarlığından istifade etmeliyiz. Bugün dünyada 6 milyardan fazla, 7 milyar insan var. Bunların içerisinden bir buçuk milyarı müslüman. Geri kalanı muhtelif dinlerde. Müslüman kardeşlerimizin de durumunu biliyorsunuz. Memleketimizde de vaziyet ortada. Yani adı Müslüman olan bir çok kardeşimiz var maalesef. Namaz bilmez, niyaz bilmez, oruç bilmez. Öyle yaşayaşan insanlar var. Aslında onların müslüman bir anadan, babadan doğmuş olması bir bahtiyarlıkdır ama bunu değerlendiremiyorlar. Bir de geride kalan milyarlar var düşününüz şimdi. Şu halde bizi Allah Teala'nın müslüman olarak yaratması, müslüman bir anne babadan yaratması, gönlümüze ibadet sevgisini koyması, peygamber aleyhissalâtü ves Selâmı bize sevdirmesi, sizi bizi bu camiye getirmesi ne büyük bir lütuftur sevgili kardeşlerim. Elhamdülillah. Bildiğimiz sureleri hatırlayalım. Kur'an-ı Kerim'den bu kadar ayet biliyoruz. Efendim, hadisi şerifler biliyoruz. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i tanıyoruz ,seviyoruz. Onun ümmetindeniz diye fesi göğe atıyoruz, Böylesine bir bahtiyarlığın içindeyiz. O halde bunun kıymetini bilmeliyiz. Yani daha fazla Kur'an okumalı, hadisi şerif okumalı, dinimizi ve efendimizi daha çok tanımalıyız. Ibadetlerimizi daha bir şevkle, zevkle yapmalıyız. Allah'ın ismini dilimizden düşürmemeliyiz. Yolda giderken, demin söylediğim zikirleri tekrar etmeliyiz. Efendimiz, ben Günde 70 defa Sübhanallah derim diyor yani. Bazı rivayetlerde 100 defa Allah'ı tesbih ederim, diyor. Bir yere oturuyor, Allahümme ecirnî minennâr, allahümme ecirni minennar. Beni cehennemden koru, Allah'ım beni cehennemden Koru. Sahabe diyor ki saydım. 100 defa söyledi diyor. Allah Teala'nın bağışladığı, affettiği bir insan. Günahlarını bağışladığı bir insan. Böylesine ayrıcalık tanıdığı bir insan, Allah'a şükretmek için beni cehennemden koru diye niyazda bulunuyor. Bizim daha çok niyaz etmemiz gerek mez di. Değil mi kardeşlerim. Onun için bu fırsatı, bu Hayat nimetini onun kıymetini bilelim. Evet. Kıle li cemiil halki, Bu ifadeyi bazı alimler şöyle açıklamışlar.Lil mümini rahmeten hidayeti. Allah Teala, Resulü Ekremini, mükellef olan bütün varlıklara, insanlara, cinlere, meleklere rahmet olarak göndermiştir. Onlara nasıl rahmet olmuştur Peygamber Efendimiz? Müminlere doğru yolu göstermek suretiyle rahmet olmuştur. Bize doğru yolu gösteriyor. Cennete giden yolu gösteriyor. Allah'a giden yolu gösteriyor. Böylece rahmet olmuş oluyor bize. Bize rahmet oluşu bu. Ne güzel açıklamışlar. Böyle açıklayanlar. Efendimiz sadece müminler için değil, münafıklar içinde rahmet imiş. Nasıl oluyor bu? Münafıklara can güvenliği sağlamak suretiyle rahmet olmuştur. Yani aslında öldürülmeleri gerekiyor imiş ama ben müslümanım diyen adamlar, münafık kim? Münafık, müslüman olmadığı halde müslüman görünen adam. Değil mi efendim. Ona münafık diyoruz. O da bir tür kendini korumuş oluyor dünyadayken. Can güvenliği sağlanmış oluyor. Kafir olsa onunla savaşı- labilir. Yerine göre, duruma göre. Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem kafirlere de, dünyada başlarına gelecek olan azabı, ahirete bırakmak sureti ile şefaatçi olmuştur. Eski milletlerde kafirler ne oluyor, ne yapılıyordu? inanmadıkları vakit helak ediliyorlardı. Çeşitli şekillerde anlattığımız gibi. Peki Peygamber sallallahu aleyhi vesellemden sonra gelen kafirler helak ediliyor mu? Hayır edilmiyor. Kimin hürmetine, efendimizin hürmetine. Demek ki Peygamber Efendimiz, dünyada başlarına gelecek olan azabı, ahirete tehir ettirmek suretiyle kâfirlere de rahmet olmuştur. Galeb Abbası Radıyallahu anhuma, efendimizin amcazadesi Abdul İbn Abbas radıyallahu anh, şöyle demiştir: Server'i Enbiya Efendimiz müminlere de rahmettir, kafirlere de rahmettir. Çünkü kafirler, eski devirlerde olsalardı, peygamberlerini yalanlayan diğer milletler gibi, belalara uğrayacaklardı. Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi vessellem sayesinde bundan kurtulmuşlardır, diyor. Açıkladığımız gibi. Demek ki kafirler, peygamber efendim, Allah Teala Peygamber Efendimize bu lutfu da bağışlamıştır. Yani kâfirlere müslüman olma fırsatını da ölene kadar vermiştir. Eskiden olsaydı helak edilirlerdi. Aziz Allah Cella Şanuhu. Şunu da oku Rivayet edildiğine göre, resûl-i Ekrem Efendimiz Cebrail Aleyhisselam'a şöyle sordu, Cebrail, Allah Teala'nın bana verdiği rahmetten, merhametten senin de bir hissen, bir payın oldu mu? Senin de bir nasibin oldu mu diye sordu. Cebrail Aleyhisselam peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesselleme buyurdu ki; evet sonum nasıl olacak diye endişe ediyordum. Tekvir suresinin 20 ve 21. ayeti kerimelerinde şu ifade geçiyor. Bir elçi ki hep kuvvetli, arş sahibi katında itibarlıdır. Allah katında itibarlı bir elçidir buyuruyor, Allah-u Teala Peygamber Efendimiz için. Yani o benim yanımda itibarlı bir insandır. Orada sözü dinlenir, ona güvenilir. Ben bu ayeti kerime sayesinde endişelerimden kurtuldum. Efendim, Allah Teala'nın beni de merhametiyle kucaklayacağını anladım, diyor. Demek ki efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, bizler için sevgili kardeşlerim, bir rahmettir, merhamet vesilesidir. Bunun kıymetini bilelim. İnşallah önümüzdeki derste buradan itibaren devam edelim. Yüce Rabbim hepimizi salih kullarından eylesin. Yüce Rabbim hepimizi cennetiyle cemaliyle müşerref kılsın ve hepimizi efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şefaatına nail eylesin. Amin elhamdülillahi rabbil alemin el Fatiha.

BU DERSE AİT KISA VİDEOLAR