1. Bölüm: Yüceler Yücesi Cenâb-ı Hakk’ın Resûl-i Ekrem’in Şân ve Şerefini Yüceltmesi

3. Kısım: Resûl-i Ekrem’in Allah Katındaki Üstün Değeri

1. Fasıl: Resûl-i Ekrem'in Allah'a Yakınlığı

Önceki Ders 15 Mayıs 2016
Sonraki Ders 28 Ağustos 2016

DERSİ PAYLAŞ:

Euzu billahi mineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi rabbil alemin. Vessalatü vesselamü ala seyyidina Muhammedin ve alihi ve sahbihi Ecmain. Kıymetli kardeşlerim, Şifa-i Şerif dersimize başlıyoruz. Geçen haftadan beri Allah Teala'nın Resulü Ekrem Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimize verdiği lütuflardan Onun Allahu Teala yanındaki kıymetinden, kaderinden bahsediyorduk. Peygamber Efendimiz Allahü Teala'nın kendisine verdiği nimetlerden söz ediyordu. Şurada kalmıştık. Efendimiz kendisine verilen lütuflardan bahsederken şöyle buyuracak. Diğer bir rivayette böyle belirtiliyor. Efendimiz buyuruyor ki; bana ümmetim gösterildi. Miraç'ta veya başka yerde ümmetim gösterildi. Ümmetimin değerli olanı da olmayanı da hepsinin hali bana bildirildi. Nasıl olduklarını, ne derece sağlam Müslüman oldukları, efendim, bana bildirildi. Halini bilmediğim kimse kalmadı, buyuruyor. Bu da Allah Teala'nın bir lütfu. Nasıl bildiriyor? Onu biz bilemeyiz zaten. Efendimiz Aleyhissalatu Vesselamın ümmetini tanıdığını böylece görüyoruz. Ona Salat ü selâm gönderdiğimizde bizi biliyor ve bu selam bana falan ümmetimden geldi diyor. Bir başka rivayet de şöyle; Efendimiz buyuruyor ki; Ben siyah tenli, beyaz tenli bütün insanlara gönderildim. Herkese gönderildim. Yani herkes Benim ümmetimdir buyuruyor. Yaini kendisinden itibaren kıyamete kadar gelecek bütün insanların Peygamberi benim buyuruyor. Şöyle bir izah getirilmiş bu okuduğumuz Hadisi Şerife. Araplar çoğunlukla esmer tenlidir. Bu sebeple esmer, siyah kelimesi ile Araplar kastedilmiştir. Ahmer, ki beyaz demektir. Yani kelime anlamı kırmızı demektir ama beyaz için kullanılır bu. Bununla da Arap olmayanlar kastedilmiştir diye bir açıklama yapmışlar. Yani ben bütün insanlara, rengi ne olursa olsun hepsine Peygamber olarak gönderildim. Hepsi benim ümmetimdir. Şöyle bir açıklama daha yapılmış; Ben siyahıyla beyazıyla bütün milletlere gönderildim demektir. Bir başka açıklama daha yapılmış. Beyaz demek, ahmer demek, insanlar demektir. Efendim, siyah demek de cinler demektir. Efendimiz cinlerin de Peygamberi ya. Onlara da Kur'an-ı Kerim'i okudu. Kur'an-ı Kerim'de biliyorsunuz Cin suresi var. Efendim. Efendimiz onlara da Kur'an-ı Kerim okudu. Allah'ın emirlerini onlara da tebliğ etti. Onların içinde de müslüman olanlar var, kafir olanlar var. Bizim insanlar arasında olduğu gibi. En çok Hadisi şerif rivayet eden, Ashab-ı Güzin efendilerimizden Ebu Hureyre'den rivayet edilen bir Hadis var. Buna göre Nebiler Sultanı Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur. Efendimiz buyuruyor ki, Allah Teala bana şöyle yardım etti. Ben düşmanlarımın kalbine korku salarım. Yani benim adımı duyunca onlar titrerler. Korkarlar. Bana bir özellik daha verildi. Nedir o? Cevamiu'l-kelim özelliği. Yani az sözle çok mânâ ifade etme özelliği. Kısa konuşurum. Veciz konuşurum, ama benim sözlerim çok mânâ ifade eder. Bu Cevamiu'l-kelim özelliği de bana verildi buyuruyor Efendimiz. Allah Teala'nın Peygamber Efendimize neler verdiğini okumaya devam ediyoruz. Buyuruyor ki Sallallahu Aleyhi Vesellem; Bir defasında ben uyuyordum diyor Peygamber Efendimiz. Ben uykudaydım. O sırada yeryüzü hazinelerinin anahtarları benim avucuma kondu. Yeryüzünde ne kadar hazineler varsa yani yeraltı dahil. Efendim. Benim avucuma onların anahtarları kondu buyuruyor. Efendimiz buyuruyor ki bir başka rivayette; e.vet Benimle Peygamberlik Müessesesi bitmiştir. Yani benimle son bulmuştur Peygamberlik. Peygamber gönderilmesi işi artık bitmiştir. Benden sonra Peygamber gelmeyecektir. Bir başka Hadis-i Şerif okuyoruz aynı konuda. Ashab-ı Kiram efendilerimizden Ukbe bin Amir var. Radıyallahu Anh. Onun rivayet ettiğine göre Kainatın Efendisi Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur. Ümmetine hitaben buyuruyor ki Peygamber Efendimiz, ben sizden önce Kevser havuzunun başına varacağım. Sizden önce Kevser havuzuna gideceğim. Ve sizin Allah yolunda yaptığınız hizmetleri görüp onlara şahitlik edeceğim. Neler yaptınız siz Allah için, ben onları Rabbimin huzurunda onların şahidi olacağım. Falan ümmetim şunu yaptı, filan ümmetim bunu yaptı diye sizi anlatacağım. Efendimiz yeminle buyuruyor ki, Vallahi şu anda havuzum yani Kevser havuzu gözümün önünde durmaktadır. Ashabına böyle söylüyor. Şu anda Kevser havuzunu görüyorum, gözümün önündedir. Yeryüzü hazinelerinin anahtarları bana verildi. Vallahi ben sizin, şimdi bir korkusu var Peygamber Efendimiz onu dile getiriyor. Neymiş o korkusu? Vallahi ben sizin artık şirke dönmenizden korkmuyorum. Allah'ı inkar edeceğimizden korkmuyorum. Böyle bir endişem yok. Yapmazsınız bunu. Beni korkutan, sizin dünya malına sahip olmak için birbirinizle çekişmeniz, birbirinizle kavga etmenizdir. İşte ben bundan korkuyorum diyor Peygamber Efendimiz. Dünya malı için birbirinizle çekişmeniz, kavga etmeniz, öyle değil mi? Şu ihaleyi ben alacaktım, sen nasıl alırsın yahu? Ondan sonra, kavgaya tutuş, ben sana gösteririm. Filan bundan sonrakinde ben sana ne yapacağım filan. Ne için? Dünya malı için. Ben bir başkasını söyledim yani daha bunun nice emsali var, siz bilirsiniz. Dünya malı için birbirimizle çekişmemizden Efendimiz korkmuştur endişe etmiştir. Ümmeti namına. Ümmetini sevdiği için. Böyle yapmamaları lazım ama dünya malı onları bozuyor. Diyor Efendimiz. En çok Hadis yazan Abdullah ibni Amr İbni As var. Efendimiz, Ebu Hureyre Hazretleri diyor ki; O benden çok Hadis yazdı. Çünkü ben ezberlerdim, o yazardı diyor. Kendisi binden fazla Hadis ezberliyor Hazreti Ebu Hureyre. Amr İbni As kim bilir ne kadar Hadis yazdı. Efendim yazılmadı Peygamber Efendimizin devrinde Hadis. At babam at. Adamlar konuşuyorlar uluorta konuşuyorlar. Yazılmadı. Nereden biliyorsun? bak Ebu Hureyre böyle diyor ve bu en sahih kitapları, en sahih Hadisleri ihtiva eden kitaplarımızda var. Abdullah ibni Amr İbni As benden çok Hadis yazmıştır diyor. Hadis muhalifleri böyle bir fitil atıyorlar ortaya efendim. Ondan sonra da uğraşıp duruyorlar. Milleti ikna etmeye çalışıyorlar. Hadisler yazılmadı. Onun için tam olarak bize gelmedi. Kur'an bize yeter canım. diyorlar yani. Abdullah ibni Amr İbni As böyle diyor, Efendimiz buyurdular ki; Ben ümmi Peygamber Muhammed'im. Ümmi ne demekti? Okuma yazması olmayan demekti. Ben okuma yazma bilmeyen Peygamber Muhammed'im, ben son Peygamberim. Artık benden sonra Peygamber gelmeyecektir. Böyle buyuruyor Peygamber Efendimiz. Allah Teala ona okuma yazma izni vermemiş, öğretmemiş. Neden? Kafirler diyeceklerdi ki nitekim demişlerdir zaten okuma yazma biliyordu. İncili okudu, Tevrat'ı okudu. Bu getirdiği Kur'an'ı onlardan yaptı. Onlardan hazırladı diyeceklerdi. Evet, ileride inşallah göreceğiz böyle kafirler var. Filan efendim, Hıristiyanın yanına çok giderdi Muhammed. Ondan öğrenmiştir bunları. Nasıl öğreniliyorsa böyle. Başkaları niye öğrenmiyorsa onu dinleyenlerden? Dinleyenler arasından onun gibi niye bir Peygamber çıkmıyor işte asıyorlar. Ve devam buyuruyor Efendimiz, Bana Cevamiu'l-kelim özelliği verildi. Yani az sözde çok şeyler ifade etme özelliği bana lütfedildi. Ve bana sözü en güzel şekilde bitirme yeteneği bahşedildi. Yani cümlenin neresinde durulur, Efendim neresinde konuşulur? Dinleyicilere sözü daha iyi nasıl dinletebilirim? Onları nasıl arzuya getirebilirim, dinleme arzularını geliştirebilirim bunları Allah Teala bana lütfetti diyor. Arapçayı en güzel konuşan Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem. Ene efsahul Arap buyuruyor. Ben Arapların en fasihiyim. Yani bu dili en güzel konuşanıyım. Allah bana bunu lütfetti diyor. Allah Teala Peygamber Efendimize başka neler öğretmiş? Şunu da öğretmiş. Cehennemi bekleyen melekler kimlerdir? Ben bunu bilirim. O Melekleri tanırım. Bu bana bildirildi diyor. Arşı taşıyan melekler hangileridir? Bunu bilirim. Allah Teala onu da bana gösterdi. Arş nedir, nasıldır? Bilemiyoruz tabi. Muazzam bir şey de, onu bilemiyoruz. Ashab-ı Kiramdan Abdullah ibni Ömer Radıyallahu Anhuma rivayet edecek. Şimdi okuyacağımız Hadisi şerifi. Efendimiz buyuruyor ki; Ben kıyametten kısa bir süre önce gönderildim. Bunu söylerken de Efendimiz iki parmağını yan yana getirmiş böyle. Benimle kıyametin arası bu kadar yakın yani. Kur'an-ı Kerim'de buyuruluyor ki; Sizin 1000 yılınız Allah Teala katında bir gündür. Peygamber Efendimizden bu yana 1500 yıl geçti. Kaç gün geçmiş, bir buçuk gün geçmiş. Evet. Yani denebilir ki hani, işte kıyamet yakın diyordu, niye kopmuyor filan. Bunun hesabı ayrı, bak işte ben söyledim size. Kur'an-ı Kerim'de 1000 yıla bir gün deniyor. Ne zaman kıyametin kopacağını Allah Teala bilir. Tebei tabiin alimlerinden Abdullah İbn'i Vehip var. Muhaddis, fakih, aynı zamanda zahit bir alim. O rivayet etmiş. Onun rivayet ettiği bu Hadisi Şerifi göre Fahri Kainat Efendimiz şöyle buyuruyor. Allah Teala Hazretleri bana buyurdu ki; Ey Muhammed iste. Benden ne istiyorsan iste. Dile benden ne dilersen. Ben de ona dedim ki, Yarabbi dedim diyor, nazlanıyor Efendimiz şimdi. Ben ne söyleyeyim ki, ne isteyeyim ki? Ne dileyeyim ki senden bilemiyorum. Sen İbrahim Peygambere Halil'im dedin, dostum dedin. Onu kendine dost edindin. Musa Peygamber ile aracısız konuştun. Doğrudan doğruya konuştun. Senin sesini duydu. Hazreti Nuh'u onca insanın arasından seçtin, gönderdin. O da insanlığın babasıdır netice itibarıyla. Hani Nuh tufanında bütün dünya mahvoldu. Yeniden insanlar üredi, türedi. Hz. Süleyman'a öyle bir saltanat verdin ki, ondan sonra kimseye nasip olmayacak bir Saltanat. Zaten Hazreti Süleyman öyle demişti, Yarabbi bana öyle bir saltanat ver ki, başka kimseye verme demişti. Şimdi ben senden ne isteyeyim, bilemiyorum Yarabbi demiş Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem. Tam bir nazlanma yani. Allah Teala Hazretleri de ona şöyle buyurdu. Sevgili ile seven arasındaki iltifat. Buyuruyor ki Allah Teala, Ey Rrasulüm, benim sana verdiklerim senin bu saydıklarından daha hayırlıdır. Benim sana verdiklerim, bunlardan daha değerlidir, daha hayırlıdır. Ben sana Kevser'i verdim. Kevser havuzunu verdim. Evet. Senin adın benim adımla birlikte anılacak bundan sonra. Kıyamete kadar. Allah Allah, senin adın benim adımla birlikte anılacak. Senin adın benim adımla birlikte göklerin derinliklerinde çağrılıp yankılanacaktır, buyuruyor Allah Teala. Ikimizin adı, bz birini biliyoruz. Ezanı Muhammed'i. Her an, dünyanın her yerinde okunuyor. Ve bu sesler göğe yükseliyor. Eşhedü en la ilahe illallah, diyor değil mi müezzin efendi. Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yok. Hemen arkasından ne diyor. Ve eşhedü enne Muhammeden Resulullah. Şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın resulüdür. Adları yanyana zikrediliyor ve bu ses göklerin derinliklerinde yankılanıyor. Ayrıca melekler Allah Teala'nın ve Efendimizin ismini zikrediyorlar. O ses de gökyüzünde yankılanıyor. Ben bu şerefi kimseye vermedim diyor. Senden önce böyle bir bahtiyarlığa kimse nail olmadı. Yeryüzünü hem senin için, hem de ümmetin için tertemiz yaptım. Yeryüzü sizin için tertemizdir. Yani su bulamadığınızda, abdest alamadığınızda efendim, toprakla teyemmüm yapabilirsiniz. Ve illa belli bir yere gidip de namaz kılmanız gerekmiyor. Kiliseye vesaire. Yolda, belde, tarlada namaz vakti geldi. Toprağa secde et. Toprak tertemiz sizin için buyuruyor. Size bu imkanı lütfettim diyor Allah Teala. Elhamdülillah güzel kardeşlerim. Allah Teala'nın en sevdiği insanın ümmeti olarak bize de büyük bir bahtiyarlık Lütfedilmiştir. Bununla iftihar edelim, sevinelim. Elhamdülillah. Onun ümmeti olmak ne büyük şereftir, ne büyük bahtiyarlıktır elhamdülillah. Ben senin gelmiş geçmiş, bundan sonra yapacağın bütün hataları varsa günahları affettim. Ben böyle bir imkanı şimdiye kadar kimseye vermedim. Bundan sonra sen insanların arasında affedilmiş olarak dolaşacaksın. Böyle senin gibi bir bahtiyar başka yoktur. Diğer insanların yaptığı günahları soracağım. Başka ne lütfetmiş Efendimize? Evet bunu daha önce kimseye vermedim. Senin ümmetinin kalbini, ümmeti Muhammed'in kalbini benim Kuranımın, senin Hadislerinin mushafı yaptım. Niçin? Onları ezberlesinler diye. Hem benim Kur'an'ım ezberlesinler, hem senin Hadislerini ezberlesinler diye. Sevgili kardeşlerim, Kur'an-ı Kerim'i ezberlemek kabiliyetini Allah Teala bu ümmete lütfetmiştir. Yahudilerin içerisinde Tevrat'ı ezberleyenler son derece azdır, ezberleyenler olmuştur. Ama böyle sayılacak kadar azdır. Ümmeti Muhammed'in içerisinde Kur'an-ı Kerim'i ezberleyen, yani hafızlar sayılabilir mi? Mümkün mü? Elhamdülillah. Ve Allah Teala kur'an-ı Kerim'e öyle bir özellik vermiş ki, kolayca ezberlenebiliyor. Kur'an-ı Kerim'i 30 günde ezberleyen hafızı biliyoruz. Yani günde 10 cüz ezberlemiş. Benim hocamın hafızlık yaptırdığı bir delikanlı. Ben Kur'an-ı Kerim'i 65 yaşında, affedersiniz 65 günde ezberleyen kardeşimizi, 75 günde onu ezberleyen ağabeysini gördüm, tanıştım. Onlarla konuştuk. Vaktiyle İbni Şihab Ez Zührii 80 günde Kur'an-ı Kerim'i ezberlemiş diye okuduğumda şaşmış kalmıştım. Yahu Kur'an-ı Kerim 80 günde ezberlenebilir mi? Sonra neler gördük biz. Bir isimden bahsetmek istiyorum size. Bunu zaman zaman söyledim. İhsan İlahi Zahir. Pakistanlı bir alim. 1984 yılında basılmış 23. baskısını yapmış bir kitaptan okudum. Pencap Eyaleti var diyor. Orada bir yer var diyor. Cehlem mi, Dehlem mi öyle bir şey. Cehilem galiba. O günkü nüfusun 400 binmiş. Hafız olmayan kimse yoktur diyor. Bir gelenektir, bir adettir, herkes bilaistisna çocuğunu hafız yapar. Orada da herhalde bu adet, bu gelenek devam ediyordur. Çok geçmemişti zaten bu dediğimin üzerinden. 50 sene bile geçmemiş. Onun için Kur'an-ı Kerim bütün dünyada derin bir aşkla ezberleniyor. Allah Teala ona bu özelliği vermiştir. Elhamdülillah. Efendim, Riyazussalihin hafızları var, Sahih-i Buhari hafızları var. Sahihi Müslim hafızları var, evet. Mesela Nurettin Itır Hoca, Allah selamet versin. Onun talebeleri Suriye'de hem de hanım kızlar, bunları ezberletiyorlar. Sahih-i Buhari, Sahihi Müslim. Hocaya takıldım. Hocam dedim bu hafızlardan birini de bana ver dedim. Sen de Sahih-i Buhari ile Müslimü ezberle de olur dedi. Suriye şimdi ne hale geldi? Bu kardeşlerimiz ne durumda? Allah onları kafirlerin şerrinden muhafaza buyursun. İslamiyetin en güzel şekilde yaşandığı bir memleketti. Perişan ettiler. Taş üstünde taş bırakmadılar. Allah Halep'i, diğer yerleri korusun. Allah Teala Efendimize verdiği lütufları anlatıyor. Senin şefaatini, Şefaati Uzma diyoruz, kıyamet gününe sakladım. Diğer Peygamberlere bunu vermedim. Yani kıyamet gününde, işte herkes tepelerinde güneş, kan-ter içinde kalmışlar. Ter kiminin diz kapağına kadar, kiminin göbeğine kadar çıkmış. Kiminin çenesine kadar çıkmış. Yarabbi artık şu hesabı başlat, diye yalvarıyorlar. Peygamberlere gidiyorlar. Onların hiçbiri konuşamıyor. Bugün biz Allah Teala'ya konuşamayız. Çünkü o çok öfkelidir bugün buyuruyorlar. Siz Muhammed'e gidin diyorlar. Efendimize gidip başvuracaklar. Efendimiz de buyuracak ki evet. O bana verildi, şefaat etme yetkisi bana verildi ve arşın altına gidecek. Secdeye kapanacak. Yarabbi, artık hesabı başlat diyecek. Senden başka hiçbir kimseye, hiçbir Peygambere böyle bir imkan vermedim. Bunun adına Şefaati Uzma ediyoruz, büyük şefaat. Efendimizin ümmetine daha başka şefaatleri de var. Yani kiminin doğrudan cehenneme girmeden cennete girmesini sağlayacak. Cehenneme girenleri de, grup grup gidip kurtaracak. Ya Rabbi ümmetimi kurtar. Hadi şunları çıkart diyecek Allah Teala. Onları cehennemden çıkaracak. Yine yalvaracak. Yarabbi daha çok ümmetim var orada. Hadi şunları da çıkar. Böyle böyle Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem cehenneme düşmüş olan ümmetlerini de kurtaracak Elhamdülillah. Huzeyfetübnül Yaman var, Ashabı Kiram Efendilerimizden. Onun rivayet ettiği bir Hadis-i Şerif var. Bu Hadisi şerife göre Fahri Kainat Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimiz şöyle buyurmuştur. Şimdi o müjdeye bakınız. Ümmeti Muhammed'e yönelik su müjde'yi can kulağıyla dinleyin. Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem buyuruyor ki; Rabb'im bana şu müjdeyi verdi. Ümmetimden benimle birlikte 70000 kişi cennete girecek. Bitmedi. 70000 kişi girecek tamam. Ve her 1000 kişi ile birlikte de 70000 kişi cennete girecek. Her 1000 kişi ile birlikte 70000 kişi. Bunun hesabı nasıl yapılır bilmiyorum. Bu kadar Ümmeti Muhammed, hesapsız yani sorgu suale çekilmeden şunu yaptıydın, bunu yaptıydın, niye yaptın denmeden cennete girecek. Rabbim bizleri de onlardan eylesin. Ne büyük bahtiyarlık sevgili kardeşlerim. Ne büyük bahtiyarlık. Zaten onlar özel ikrama nail olacaklar. Liva ul hamdin altında bulunacaklar. Öyle terleme merleme yok onlar için. Ondan sonra da haydi cennete diyecekler ve kolayca cennete girecekler. Daha önce Efendimizle havuzu kevser'de buluşacaklar. Rabbim hepimizi onlardan eylesin. Allah Teala'nın bana verdiği müjdelerden biri de şudur: Ümmeti Muhammed'in tamamını yok edecek bir kıtlık vermeyecektir. Yani yer yer kıtlık olsa bile Ümmeti Muhammed'in tamamı kıtlıktan dolayı ölmeyecektir. Ümmeti Muhammed'in hepsini birden ortadan kaldıracak bir düşman istilası olmayacaktır. Yani kafirler, Ümmeti Muhammed'i yok edemeyecekler, toptan. Böyle bir şey olmayacak. Allah Teala bana bunu da müjdeledi. Yüce Rabbimin bana lütfettiği bir diger müjde şudur buyuruyor Efendimiz. Allah Teala beni düşmanlarıma karşı destekleyecektir. Bana güç, kuvvet verecektir. Melekleriyle destekleyecektir. Onları yenmemi sağlayacaktır. Ümmetimin düşmanlarının kalbine bir korku salacak. Ümmetimin düşmanları 1 aylık mesafeden bile bu korkuyu hissedecekler. Bunu da müjdeledi. Ama iyi bir Ümmeti Muhammed olmak lazım. Bu lutfa nail olabilmek için iyi bir ümmet olmak lazım. Rabbim hepimizi onlardan eylesin. Hem bana, hem de ümmetime ganimetleri helal kıldı. Kafirlerden alınan ganimetler bize helal kılındı. Bizden önceki ümmetlerin çoğuna yasaklanan pek çok şeyi, bizden önceki ümmete yasaklanan pek çok şeyi bize lutfetti. Bize helal kıldı. Onlara yasakladığı bazı şeyleri bize helal kıldı, yasaklamadı. Ne gibi acaba? Bizden önceki ümmetlere dinde zorluk çıkarmıştı. Bize böyle bir zorluk çıkarmadı. Mesela eski ümmetlere tövbe edin buyuruyordu Allah Teala. Tövbe etmenin yolu onlarda kendini öldürmekti. Böyle tövbe ediyorlardı. Bizden ne istiyor tövbe etmek için? Otur, elini aç ve yalvar. Yarabbi ben günah işledim, beni bağışla. Yarabbi hatalarımı bağışla. Ne kadar kolaymış değil mi? İstiğfar etmek, tövbe etmek Sevgili kardeşlerim biz ihmal ediyoruz bunu da. Bu kadar kolay tövbe etme imkanı lütfedilmişken biz gevşek davranıyoruz. Onun için sık sık Allah Teâlâ'ya tövbe istiğfar edelim, el açıp yalvaralım. Hocaya gitmeniz gerekmiyor. Kendiniz yalvarın, elinizi açın. Rabbim beni bağışla samimiyetle. Mesela necaset ulaştığı yerlerini onlar kesmek zorunda idiler. Böyle bir şeyi vardı onların. Mesela bir günde 50 vakit ibadet etmek mecburiyetinde idiler. Bize de 50 vakit farz kılındı ama değil mi, Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem Miraç'ta gitti, yalvardı. birkaç defa ve 5 vakte düştü. Diğer ümmetler 50 vakit kılmak mecburiyetinde idiler. Diğer ümmetler mallarının dörtte birini zekat vermekle mükellef idiler. Mallarının dörtte birini. Biz ise kırkda birini. Bizim herhalde parayı sevdiğimizi bildiği için Allah Teala Hazretleri, paraya düşkün olduğumuzu, efendim. Dörtte birini değil de 40 da birini verin buyuruyor. Bununla beraber kırkta birini vermekten çekinen kardeşlerimiz de maalesef var. Rabbim onlara da uyanıklık nasip eylesin. Ebu Hüreyre Radıyallahu Anh, Fahri Kainat Aleyhi Ekmelüt Tahayyat Efendimizden şöyle rivayet etmiştir. Allah Teala, gönderdiği her Peygambere mutlaka mucize imkanı vermiştir. Her Peygamber mucizeler göstermiştir. Bu mucizeler insanoğlunun görmeyi arzu ettiği mucizelerdir. O devirde. Mesela Hazreti Musa'nın yaşadığı devirde sihirbazlık almış yürümüştü. Sihir çok marifetti Allah Teala Hz. Musa 'ya bir asa lütfetti değil mi? Hatırlayınız Kur'an-ı Kerim'de anlatıldığına göre, Firavun'un Emre ile sihirbazlar toplandılar. Hz. Musa ile yarışacaklar. Öyle bir gösteri yaptılar ki herkes efendim, çok mahirlermiş dedim ya. Ipleri yılan gibi görmeye başladılar. İpler yıılan gibi kalkıyor, iniyor. Sürükleniyor yeryüzünde. Sonra Hazreti Musa'ya hadi sen de göster marifetini dediler. Hazreti Musa besmelesini çekip, asasını yere bıraktı, Asa büyük bir ejderha oldu ve onların o sözde yılanlarının hepsini yedi yuttu bitirdi. O zaman sihirbazlar anladılar ki bu gerçekten başka bir şey. Bu Peygambermiş dediği gibi ve hepsi iman etti. Firavun dışında. Ve adamları dışında. Hazreti İsa zamanında tababet, tıp çok ileriydi. Allah Teala, Hz. İsa'ya ölüleri diriltme özelliğini lutfetti. Ölen bir adamın başına gidiyordu. Marifet istiyorlar ya ondan, mucize istiyorlar yani. Ona hitap ediyordu, kalk diyordu ve adam kalkıyordu. Böyle bir mucize vermişti. Ne buyurdu Efendimiz? Daha önceki Peygamberlere o devirlerde muhteber olan geçerli olan mucizeleri lütfetmiştir. Allah Teala'nın bana verdiği mucize ise bana vahyettiği Kur'an-ı Kerim'dir. Kur'an-ı Kerim en büyük mucizedir. Kur'an-ı Kerim'in bu özelliği dolayısıyla öyle umuyorum ki diyor Peygamber Efendimiz, Kıyamet gününde ümmeti en çok olan Peygamber ben olacağım. 1500 sene evvel, Kur'an-ı Kerim'in coğrafya ile ilgili, astronomi ile ilgili bildirdiği gerçekler hiç yalanlandı mı? İlim bu kadar ilerledi. Yani bir adam çıkıp da, yani İslam düşmanlarından biri çıkıp da, diyebildi mi ki, bu kitabın aslı yok. Bak şöyle yazıyor. Öyle değil. Ayları bildirmiş, yıldızları bildirmiş, efendim, yağmurun nasıl meydana geldiğini bildirmiş. Diğer gök olaylarını bildirmiş Allah Teala. Kur'an-ı Kerim'de rüzgar'ı bildirmiş, daha neler bildirmiş. Dünya dönmüyor duruyor denilen o zamanlarda efendim, onların anlamadıkları şeyleri bildirmiş Peygamber Efendimiz ama hala kimse çıkıp da bunun aslı yok diyememiştir. Kur'an mucizesi bu. Mucizelerinden bir tanesi yani. Bu okuduğumuzun manası bazı araştırmacı alimlere göre şudur: Diyorlar ki bazı alimlerimiz, bu ne demektir? Bunu söyle yorumluyorlar. diğer Peygamberlerin gösterdikleri mucizeler kendi zamanları ile sınırlıydı. Peygamber önce o mucize de bitti yani. Peygamberlerin gösterdiği mucizeler bitti o devirde. Hazreti Musa'nın gösterdiği mucizeden bahsettik. Hazreti İsa'nın gösterdiği mucizeden bahsettik. Hz. Salih'in Kayadan çıkarttığı deve var. Kayadan deve çıkıyor. Onların vefatı ile o Peygamberlerin bu mucizeler de bitmiştir. Diğer Peygamberlerin mucizeleri kendi zamanları ile sınırlıydı dedik. Onların gösterdiği mucizeleri sadece o devirde yaşayanlar görebilmişti o kadar. Benim mucizem ise diyor Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem Kur'an-ı Kerim'dir. Kur'an-ı Kerim, dünya durdukça duracaktır, buyuruyor. Elhamdülillah. Istediğiniz kadar yakın Kur'an-ı Kerim'i. Hafızalardaki, kalplerdeki Kuran'ı Kerim'i ne yapacaksınız? Bu kadar hafız var. Hepsini öldürebilecek misiniz? Mucize işte bu. Kıyamete kadar her asırda yaşayanlar Allah'ın kitabını gözleriyle göreceklerdir. Elhamdülillah. Elimizde tutuyoruz, okuyoruz değil mi Kur'an-ı Kerim'leri. Öteki Peygamberlerin mucizeleri o devirde oldu, bitti. Kur'an-ı Kerim için o vakti ile meydana gelmiş bir olay diyemeyecekler. Efendimiz böyle buyuruyor. O vakti ile olmuş bitmiş bir şeydir, mucizedir. Şimdi yok diyemeyecek kimse çünkü kıyamete kadar Kur'an-ı Kerim Elhamdülillah baki olacaktır. Bu konuda daha söyleyecek çok şey var ama özeti budur. İnşallah kitabımızın ileriki sayfalarında gelecek olan mucizeler bahsi var diyor Kadı İyaz, Rahimehullah. Evet. Efendimizin en büyük mucizesi Kur'an-ı Kerim ama daha başka ne mucizeler göstermiştir, onları göreceğiz. Mucizeler bahsi var. Rabbim oraya erişmeyi nasip eylesin. O bahsin sonunda bu konuda kimler ne demiş? Daha başka neler söylenmesi gerekir? Bütün bunların genişçe ele alacağız inşallah diyor. Ben şimdilik özet veriyorum size. Nuhbe özet demek. Vaktiyle bir üniversite imtihanına gitmiştim. Efendim. Salon başkanıydım. Bir de gözcü hanım vardı. Adınız ne dedim? Nuhbe dedi. Ha özet Hanım merhaba dedim. Şaşırdı, kaldı. Bugüne kadar benim adımı bilen hiç kimse çıkmadı dedi. Nereden biliyorsunuz siz dedi. Evet. Bizim Nuhbetü'l Fiker diye bir Hadis usulü kitabımız var dedim. Mesela kitabın adı olmuş bu dedim filan. Öyle konuşmuştuk. Nuhbe özet demek. Şimdi Hazreti Ali'nin bir sözün okuyacağız sevgili kardeşlerim. Ondan rivayet ediliyor. Allah'ın aslanı diyor ki ,Hz Ali onun sözü bu. Allah Teala her Peygambere yardımcı olsun diye ümmetinden seçilmiş 7 insan vermiştir. Her Peygamberin 7 tane yardımcısı vardır. Hz. İsa'nın da havarileri vardı ya işte öyle. 7 tane. Gerçek havari. Hz. Ali diyor ki; Peygamberimizin Sallallahu Aleyhi Vesellem, Peygamberimiz Efendimiz Resulü Zişan'a yardımcı olmak üzere 14 seçilmiş insan vermiştir. Verilmiştir. Bu okuduğumuz hadisi Şerif'te Hz. Ebubekir'i, Hz Ömer'i, Abdullah ibni Mesud'u, Ammar İbni Yasiri sayıyor. Bakın aklıma ne geldi? Hazreti Ali sayıyor. Hani Allah uyanıklık versin, bazı kardeşlerimiz Hazreti Ali'nin Hz. Ebubekir'e düşman olduğunu söylüyorlar. Ama Hazreti Ali ne diyor? Allah Teala'nın verdiği seçkin dört yardımcı var diyor, Onların biri Ebubekir diyor. daha başka Hz. Ebubekir'i sözleri vardır da. Onu yeri gelmişken hatırlatayım dedim. Hz. Ali, Hz. Ebubekir'i çok sever, sayar ve onun danışmanlarından da biridir. Yine başka rivayetler var tabii ki sevgili kardeşlerim. Hz. Ali'den gelen bir başka rivayet daha var. Orada isimler şöyle, 14 isim sayılıyor. Daha doğrusu 12 isim sayılıyor. Ben diyor, iki oğlum, Cafer kardeşim Cafer, Hamza Hz Peygamberin amcası Hz. Hamda, Ebubekir, Ömer, Musab İbni Umeyr, Bilali Habeşi, Selman-ı Farisi, Mikdat Ve Abdullah ibni Mesut. Ayrıca bir başka rivayette de Ebu Huzer El Ğifari ve Hezeyfetübnül Yeman sayılıyor ki, 14 kişi. Ve kale, Sallallahu Aleyhi Vesellem. Fahri Cihan Aleyhi salavatur Rahman Efendimiz, Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: Allahu Teala Ebrehenin fil ordusunun Mekke'ye girmesini yasakladı. Giremediler biliyorsunuz olayı. Fil suresinden okuyup, duruyorsunuz. Mekke halkını yola getirmek için onların üzerine Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem ile müminleri göndermiştir. Yani benimle müminleri Mekke'ye göndermiştir. Mekke'ye cihad etmek için savaşmak için kimse girememiştir. Ebrehe girememiş. Sadece bana ve benim ashabıma izin vermiştir oraya girmek için. Ama benden sonra artık Mekke'Ye Mekke'de hiç kimsenin savaşması helal değildir. Kimse orada savaşamaz. Benim Mekke'ye girip Mekkelileri yola getirmem içinde sadece gündüzün bir kısmında izin vermiştir. Birkaç saat. Ezan, ezan mı? Aziz Allah Celle Şanuhu. Burada kalalım sevgili kardeşlerim. Adetimiz Ezanı Muhammed'i ile dersimizi bitirmektir. Allah Teala Mekke'sini böyle korumuş. Korumaya devam edecek. Yüce Rabbim hepimizden razı olsun. Hepimizi salih kullarından eylesin. Çocuklarımızı, torunlarımızı yakınlarımızı salih kullarından eylesin. Filistin'de, Suriye'de, Mısır'da, Libya'da, Yemen'de, Irak'ta, Arakan'da, Doğu Türkistan'da, ve dünyanın başka yerlerinde kafirlerin zulmü altında inleyen kardeşlerimize muin ve müzahir olsun ve onlara yardım eylesin Rabbimiz. Amin. Bizi de Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi Vesellem'in şefaatına nail eylesin. Amin Velhamdülillahi Rabbil Alemin, El Fatiha