1. Bölüm: Yüceler Yücesi Cenâb-ı Hakk’ın Resûl-i Ekrem’in Şân ve Şerefini Yüceltmesi

1. Kısım: Allah Teâlâ’nın, Resûl-i Ekrem’i Övmesi ve Onun Kendi Katındaki Şân ve Şerefini Açıklaması

3. Fasıl: Allah Teâlâ'nın Resûl-i Ekrem'e Gönül Okşayan Hitâbı

Önceki Ders 26 Nisan 2015
Sonraki Ders 17 Mayıs 2015

DERSİ PAYLAŞ:

Euzu billahi mineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi rabbil alemin. Vessalatu vesselamu ala seyyidina Muhammedin Ve alihi ve sahbihi ecmain Pek Kıymetli kardeşlerim, Şifa-i Şerif dersimize başlıyoruz. Bundan önceki dersimizde kafirlerin Peygamber Efendimizi yalanladıklarını bu yüzden Efendimiz Sallahu Aleyhi ve Sellemin üzüldüğünü, Allah Teala'nın da onu üzülme Resulüm, diye teselli ettiğini görmüştük. Ve Allah Teala, Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e sadece sen değil, senden önceki peygamberlerin ümmetleri de aynı şekilde peygamberlerini yalanladılardı. Bu böyle geldi, böyle gidiyor manasında Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i teselli etmişti. Şu ayeti kerimeyi okumuştuk bu hususta; O kafirler seni yalanlamıyorlar Fakat o salimler, o haksızlar asıl bizi yalanlıyorlar, Allah'ın ayetlerini yalanlıyorlar. Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlar dediğini okumuştuk. Şimdi kaldığımız yerden devam edelim. Kitabımızın müellifi Kadı İyaz Allah ona rahmet eylesin, biliyorsunuz bundan 1000 yıla yakın bir zaman önce yaşamış ve vefat etmiş bir alimdi. Diyor ki; Bu ayeti kerimeyi biz, La yukezzibuneke diye okuyoruz. Bazı kıraat alimleri de La yukzibuneke diye okuyor. En'am suresinin 33. ayeti kerimesidir bu. Buna göre, yani La yukzibuneke diye okunması durumunda kelimenin manası seni yalancı saymıyorlar demektir. Onların derdi seninle değil. Onların derdi bizimle, diyor Allah Teala. Acaba, Arap dili alimleri bu okuyuşu nasıl açıklıyorlar? La yukezzibuneke değil de la yukzibuneke tarzındaki okuyuşu nasıl açıklıyorlar şimdi onu görelim. Hem Arap dili hem de tefsir alimi Ferrah, ki vefatı 207, çok erken bir dönem Yani Efendimizden 200 yıl sonra vefat etmiş. Bir de yedi kıraat aliminden biri olan, aynı zamanda Nahiv alimi olan Kisai var. O daha önce,189'da vefat etmiş bir alim. Onlara göre, bunun anlamı onlar senin yalancı olduğunu söylemiyorlar demektir. O kafirler, senin yalancı olduğunu söylemiyorlar demektir. La yukzibuneke şeklindeki okuyuşa şu manayı verenlerde olmuş, Onlar senin yalancı olduğunu ispat etmeye çalışmıyorlar. Onların böyle bir derdi yok manasını vermişler. Bu kelimeyi La yukzibuneke değil de La yukezzibuneke diye şeddeli olarak okudukları takdirde bunun manası; sana yalancı demiyorlar, demektir. Bir başkası da, bir başka alim de bunun manasının onlar senin yalancı olduğunu düşünmüyorlar demek olduğunu söylemiştir. Bunlar biraz teknik bilgiler, tabii ki kardeşlerim. Şimdi Resulü Ekrem'in hasaisinden, yani özelliklerinden birini okuyacağız. Bu özellik, Allah Teala'nın Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e adıyla hitap etmediği konusudur. Burası sizi tam ilgilendirir. Bundan önceki bilgi biraz teknik bilgiydi. Şimdi müellifimiz diyor ki; Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin pek çok özellikleri vardır. Buna hasais diyoruz. Bu özelliklerinden biri Allah Teala'nın, Fahri Alem efendimize verdiği özelliklerden biri şudur. Cenab-ı Hakk Kur'an-ı Kerim'de, kendilerinden söz edilen peygamberler var biliyorsunuz, Kuranı Kerimde adları geçen peygamberler var Onlardan söz ederken, Allah Teala Onlara adlarıyla hitap etmektedir. Müellifimiz misal de vermiyor. Fekale ya Adem. Hz Adem'e Allah Teala hitap ederken, böyle buyurdu: Ey Adem Ya Nuh, Ey Nuh diye hitap etti. Ya İbrahim, İbrahim Aleyhisselame hitap ederken, Ya İbrahim bunlar hep Kur'an-ı Kerim'de geçiyor böyle. Ya Musa Ya Davut, Ya İsa, Ya Zekeriya, Ya Yahya Bunların her biri Kur'an-ı Kerim'de geçen ayetlerdir. Bütün peygamberlere Allah Teala Hazretleri adlarıyla hitap etmiştir. Fakat Allahu Teala Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e hitap edeceği vakit adıyla, Ya Muhammed diye hiç hitap etmemiştir. Sevgili Peygamberine Ey Resul Ey Nebi diye hitap etmiştir. Allah Teala. Ya eyyühel Müzzemmil diyor, Ey örtüsüne bürünen peygamber. Ya eyyühel Müddessir Ey sarılıp örtünen peygamber. Böyle hitap ediyor. Yani Yüce Rabbimiz, herkesin Rabbi. Efendimizin de Rabbi ama Allah Teala ona öyle nazik davranıyor ki. Öyle gönül okşayan bir tarzda hitab ediyor ki, ona büyük bir değer verdiğini böylece gösteriyor. Burada Nur suresinin 63. ayeti kerimesini hatırlayalım. Allah Teala, Ashab-ı Kirama bu ayeti kerimede bir edep dersi veriyor. Yani siz peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e hitap ederken nasıl hitap edeceksiniz? Bunu müslümanlara öğretiyor. Ve onlara şöyle buyuruyor, Ashab-ı Kirama Ey müslümanlar, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i birbirinizi çağırır gibi çağırmayın. Çünkü o, sizden biri gibi değildir. Herhangi bir insan değil o. Diğer peygamberler elbette onlar da çok değerli insanlar ama Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem farklı bir insan. Ona hitap ederken sözünüze dikkat edin, birbirinizi çağırır gibi çağırmayın, diyor Allah Teala Hazretleri. Böylece, sevgili kardeşlerim Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin, kendi katındaki yüce değerini Allah Teala Müslümanlara göstermiş oluyor, öğretmiş oluyor. O herhangi bir insan değil, o benim Habibim. O benim rasulüm. O benim sevgilim. Ona layık olduğu tarzda hitap edin. Bunu öğretiyor Allah Teala Hazretleri. Bu konu bitti. Şimdi bir başka fasla, bir başka bahse geçiyoruz. Kitabımızın 4. faslına,1. bölümüm 4. faslına geçiyoruz. Kitabımız, dört büyük bölümden oluşuyor. 1. bölümüm 4. faslındayız şimdi. Müellifimiz diyor ki, Kal Allahu Teala Allah Teala, Hicr suresinin 72. ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor. Ey Resul'üm, senin hayatına yemin olsun. Bakınız Allahu Teala neye yemin ediyor? Sevgili kardeşlerim, bu ayeti kerimede Allah Teala, Lut Kavmi'nin halini Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e anlatırken Resulü Kibriya Efendimizin hayatına yemin ederek şöyle buyuruyor: Ey Muhammed (S.A.V) onu biz söylüyoruz, yani ey Resul'üm, Ey Habibim diyebiliriz. Seni mi hayatına yemin olsun ki, Lut kavmini kastediyor. O şehvetten gözleri dönmüş olan Lut Kavmi, sarhoş- sarhoşlukları içerisinde, şaşkın şaşkın bocalayıp duruyoryorlar. Lut kavmini Efendimizi anlatırken Allah Teala Hazretleri böyle bir ifade kullanıyor. O şehvet düşkünü insanlar yollarını kaybetmiş, ne yapacaklarını bilmeyen serseriler, şaşkınla,r kadınları bırakıp erkeklere yönelen o insanlar, insan demek bile doğru değil belki onlara. Böyle hitap ediyor Efendimize. Onlar sarhoşlukları içinde, şaşkın şaşkın dolaşıyorlar. Sevgili kardeşlerim, tefsir alimlerinin ittifakla belirttiğine göre, diyor Kadı İyaz Allah Teala, bu ayeti kerimede Peygamber aleyhisselamın hayatının süresine yemin etmiştir. Efendimiz, sallallahu aleyhi ve sellemin hayatının süresine yemin etmiştir. Ayeti kerimede amruke diye geçti. Kelimenin aslı umurukedir. Umur, umur Ömür diyoruz biz. Türkçe'de ömür diyoruz. Arapçada da umur. Fakat amr diye geçti. Umuruke kelimesi Arapça'da yemin için çok kullanılıyor. Senin ömrüne yemin olsun ne demek? Ey Muhammed, Sallallahu aleyhi ve sellem, dünyada yaşadığın süreye yemin olsun, demek. Dünyada yaşadığın zamana yemin olsun. Veya bazı alimlere göre, senin dünya ve ahiretteki güzel hayatına yemin olsun demektir. Allah Teala, onun hayatını değerli buluyor ve onun hayatına yemin ediyor. Bazı alimler de sadece hayatına yemin olsun anlamına geldiğini söylüyorlar. Yukarıdan beri anlattığımız bütün bu hususlar diyor müellifimiz Kadı İyaz, Resulullah'ı son derece yücelten, büyüten ifadelerdir. Onun değerini ortaya koyan ifadelerdir. Ona saygı gösterilmesi gerektiğini ortaya koyan hususlardır. Allah Teala, Peygamber Efendimize saygı gösterilmesi gerektiğini bize böyle anlatıyor. Ben Onun hayatına yemin ediyorum. O halde siz de onun şahsına, zatına saygı gösterin. Bütün bunlar Serveri Enbiya efendimizin ne kadar şerefli, ne kadar yüce, ne kadar değerli bir insan olduğunu ortaya koyan hususlardır. Şimdi Allah Teâlâ'nın Peygamber Efendimizin hayatına yemin ettiği hususunu Ashabı kiramdan dinleyeceğiz. Onların açıklamasına bakacağız. Kalemnu Abbasin Radıyallahu Anhuma. Efendimizin amcasının oğlu Abdullah İbn Abbas şöyle demiştir; Allah Teala, diyor İbn Abbas topraktan Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemden daha kıymetli bir varlığı yaratmayı takdir etmemiş ve yaratmamış. Topraktan Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemden daha değerli bir varlık yaratmamıştır. Böyle bir varlık yaratmayı da takdir buyurmamıştır. İbn Abbas Radıyallahu Anhuma, sözüne şöyle devam ediyor: Allah Teala'nın Resulullah sallallahu aleyhi vesellemin hayatından başka bir insanın hayatına yemin ettiğini ben kimseden duymadım, diyor. Öyle bir şey bilmiyorum diyor. Biliyorsunuz ashab-ı kiramın en alimlerinden biridir. Hibrul Ümme. Ümmetin en derin alimi olarak kabul edilmiştir. Kur'an-ı Kerim'i en iyi anlayan sahabi kabul edilmiştir. Öyle diyor. Allah Teala'nın, Resulü Ekrem'in hayatından başka bir kimsenin hayatına yemin ettiğini ben hiç duymadım. Kaynaklarda böyle bir bilgi yok. Vekale Ebul Cevza. Tabiin muhaddislerinden Ebul Cevza var. Rivayetleri, Kütübi Siddede bulunan Zahid Bir Alim Zahid bir muhaddis. 83 tarihinde vefat etmiş. Yani Efendimizden 73 sene sonra vefat etmiş, birçok sahabi ile, Ashabı kiramdan birçokları ile görüşmüş bir alim. Diyor ki; Allah Teala Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i kendi yüce katında yaratılmışların en değerlisi kabul etmiştir. Allah Teala, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i yaratılmışların en değerlisi kabul etmiştir. Bu sebeple, onun hayatından başka hiçbir kimsenin hayatına yemin etmemiştir. Demek ki, Allah Teala Hazretleri Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e böylesine değer veriyor. Onun hayatını böylesine önemsiyor. Senin hayatına yemin ederim ki. Senin hayatının süresine yemin ederim ki, Senin hayatının güzelliğine yemin ederim ki, Senin hayatının değerine yemin ederim ki demek oluyor. Vekale Teala. Bir başka misal getiriyor müellifimiz. Yasin vel kuranil hakim El aya. Allah Teala Kuran'ı Kerim'de, Yasin suresinin ilk 4 ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor. Yasin, vel kuranil hakim, Inneke leminel mürselin. Ala sıratım müstakim. Yasin Yasin ne demek göreceğiz. Yasin deyip geçelim şimdilik. Hamdolsun hikmetli Kur'an'a, buyuruyor Allah Teala Hazretleri. Bu hakim, bu hikmetli Kur'an'a yemin olsun. Hiç şüphe yok ki, sen peygamberlerdensin. Öyle buyuruyor Allah Teala, Peygamber Efendimize. Bu hikmetli Kur'an'a yemin ederim ki, elbette sen peygamberlerdensin. Sen dosdoğru bir yol üzerindesin. Ala sıratın mustakim. Sen sırat-ı mustakim, yani dosdoğru bir yoldasın. Müellifimiz diyor ki, Kadı İyaz, Allah ona rahmet eylesin. Müfessirler, tefsir alimleri Yasin kelimesinin, Yasin harflerinin ne manaya geldiği konusunda çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. Yasin ne demek? Kimi şöyle demiş kimi böyle demiş. Bunların bir kısmını göreceğiz. Endülüslü bir kıraat alimi var. Tanınmış bir Alim. Ebu Muhammed Mekki bin Ebi Talip. Hicri 437 tarihinde vefat etmiş bir alim. Miladi söyleyecek olursak, 1045 yılında vefat etmiş. Onun nakline göre Resûl-i Ekrem Efendimizin şöyle buyurduğu nakledilmiştir. Efendimiz buyuruyor ki; Rabbimin yanında, benim 10 ismim vardır, buyuruyor Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem. Rabbimin katında, benim 10 tane ismim vardır. Ebu Muhammed Mekki Bin Ebi Talib'in naklettiğine göre, Resûl-i Ekrem Efendimiz Taha ile Yasin'in Bu 10 isimden ikisi olduğunu söylemiştir. Benim 10 tane ismim vardır. Bu 10 isimden biri Yasin diğeri Taha'dır. Demek ki Yasin, Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellemin ismi olmuş oluyor. Taha, Efendimiz Sallallahu aleyhi vesellemin ismi olmuş oluyor. Sevgili kardeşlerim, Ali-ul Kari'yi çok duymuşsunuzdur. Şifa i Şerif'in en güzel işkarihidir. Bu eseri şerhi derken ondan çok istifade etmişizdir, elhamdülillah. Aliyyül Kari diyor ki, bu rivayet aslında o kadar diğer rivayetler kadar sağlam değil. Kur'an-ı Kerim'de, 29 surenin başında Ha Mim gibi, Elif Lam Mim, gibi Elif Lam Ra gibi Yasin gibi, Taha gibi harfler yer alır. Bu harflere bağımsız ve ayrı harfler anlamında hurufi mukattaa denir. Ayrı harfleri, yani daha sonrası ile alakalı olmayan, ayetin devamı ile alakalı olmayan harfler manasında mukattaat denir. Bu harfler, Kuran'ın sırlarından birer sırdır. Aliyyül Kari böyle söylüyor. Bu, yani alimler de böyle söylüyor tabii, sadece Aliyyül Kari değil. Bu harfler, Kuranı Kerim'in sırlarından bir sırdır. Onların, belli bir anlamı olup olmadığı bilinmemektedir. Gerçi, muhtelif eserlerde, efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin 500 tane adının bulunduğu kaydediliyor. Tabii onların arasında bu Yasin de var, Taha da var. Müfessir sufi, Ebu Abdurrahman es-sülemî var. Sufi bir alim ve müfessir. Vefatı Hicri 412, Miladi 1021. Onu naklettiğine göre, Hazreti Hüseyin'in torunlarından olan büyük bir Alim vardır. Cafer-i Sadık. 12 imam esasını kabul edenlere göre 6. imamdır. Babası Muhammed Bakır. 5. imam. Bu Caferi Sadık 6. imam. Şöyle demiştir bu Caferi Sadık: Caferi Sadık diyor ki; Allah Teala Yasin derken, Resuli Ekrem'i ne Ya Seyyid diye hitap etmiştir. Yasin demek diyor, ya Seyyid demektir. Seyyidin, Efendi demek olduğunu biliyorsunuz ve göreceğiz. İbni Abbas nasıl anlamış? Yasin, Ya insan, demektir diyor. Erade Muhammeden sallallahu aleyhi ve sellem. Abdullah İbn Abbas, ki anlattık ya biraz önce. Kur'an-ı Kerim'i en iyi tefsir eden sahabilerden biridir. Allah Teala ona da, babasına da rahmet eylesin. Onun rivayet ettiğine göre Yasin'in manası Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e hitaben Ey Insan demektir. Ey İnsan. Caferi Sadık ne demişti, Ya Seyyid. Ey Efendim. İbn Abbas ne diyor? Ey İnsan demektir diyor. Burada şu Hadisi Şerifi hatırlayalım sevgili kardeşlerim daha evvel derslerimizde de bahsettik. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyuruyor ki; küntü nebiyyen Adem Aleyhisselam, daha tam yaratılmamışken ruh ile ceset arasındayken, ben peygamberdim diyor. Bazılar,ı bu hadisin asılsız olduğunu söylese de siz onların sözünü aslına bakmayın. Hadis konusunda şiddetli davranan alimler var. Elvani gibi. Nasureddin Elvani. Birçok hadise zayıf der. Bu hadis sahih bir hadistir diyor. Evet böyle diyor Efendimiz. Adem ruh ile ceset arasındayken ben peygamberdim. Bu hadis bize neyi gösteriyor sevgili kardeşlerim? Fahri Alem efendimizin ilk yaratılan insan olduğunu gösteriyor. Ilk yaratılan insan. İbn Abbas ne dedi? Yasin demek Ey insan demektir, dedi. Ilk yaratılan insan efendimizdir ve Allah Teala ona böyle hitap etmiştir. Anlaşılan ibn-i Abbas'ın yorumu bu hadise dayanıyor. Yasin, ey insan demektir diyor ya. Bu hadis-i şerifte de Efendimiz, ben Adem ruh ile ceset arasındayken, ben peygamberdim diyor. Şimdi İbn Abbas bu konuda bir şey daha söylüyor. İbni Abbas diyor ki, Yasin, Allah Teala'nın isimlerindendir ve yemin anlamındadır. Böyle bir görüş de var. Bir Arap dili alimi var. Aynı zamanda tefsir alimi. Meanil Kuran adlı tefsire dair bir de eseri bulunan. Bir âlimdir Zeccac. Hicri 311 de vefat etmiş. Erken bir zamanda yaşamış bir alim. Miladi 923 tarihinde vefat etmiş. Zeccac diyor ki Yasin'in anlamı, Ey Muhammed demektir Sallallahu Aleyhi Vesellem. Veya ey adam, Ya Recul, Yahut ey insan demektir. O da böyle zikretmiş. Ey insan demek ise İbn Abbas ile aynı görüştedir. Efendimiz sallallahu aleyhi ve selleme Allah Teala böyle hitap etmiştir. Veya açıkça Ey Muhammed demektir diyor zaten. Hazreti Ali'nin bir oğlu var. Muhammed İbnü'l Hanefiya Vefatı 80. Alim bir zat. Onun şöyle dediği rivayet edilmektedir. Yasin demek ya Muhammed demektir. demekki alimlerin çoğu böyle anlıyor. Yasin demek Ya Muhammet demektir. Tabiin alimlerinden Kabul Ahbar var. Ondan naklediliyor. Yasin kasemün. Yasin bir yemindir diyor. Yasin, Allah Teâlâ'nın yeri göğü yaratmadan 1000 yıl önce, afedersiniz 2000 yıl önce 2000 demek, 2000 yıl önce yaptığı bir yemindir. Allah Teala'nın yere göğü yaratmadan, 2000 yıl önce yaptığı bir yemindir. Ya Muhammedü inneke leminel mürselin. Bu yeminin anlamı şudur diyor Ey Muhammed, Sallallahu aleyhi ve sellem, sana yemin ederim ki, sen elbette peygamberlerdensin, demektir diyor. Evet. Resulü Ekrem Peygamber olduktan sonra Cenab-ı HakK vaktiyle yaptığı yemine uygun olarak şöyle buyurmuştur. Hikmetli, evet. Vel kuranil hakim, inneke leminel mürselin Hikmetli Kur'an'a yemin ederim ki, şüphesiz sen peygamberlerdensin. Evet, böyle anlaşılıyor. Kabul Ahbar böyle açıklamış. Sonra da Allahu Teala böyle buyurmuş. Evet, Rasulü Ekrem'e hitaben. Hikmetli Kur'an'a yemin ederim ki, şüphesiz sen peygamberlerdensin. Şayet Yasin, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin isimlerinden bir isim ise, Müellifimiz Kadı İyaz diyor ki; şayet Yasin Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin isimlerinden bir isim ise, ve şayet bu söz bir yemin ise, o takdirde daha önce hiç kimsenin hayatına yemin etmemiş olan Allah Teala Hazretleri, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hayatına yemin etmiştir. Ve onu benzeri görülmedik bir şekilde yüceltmiştir diyor. Allah Teala Hazretleri daha önce hiç kimsenin hayatına yemin etmemişken Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellemin hayatına yemin etmiş, ve onu eşi benzeri görülmedik bir şekilde de yüceltmiştir. Ona çok büyük değer vermiştir. Daha doğrusu Onun Yüce değerini ortaya koymuştur. Şimdi şunu konuşuyoruz sevgili kardeşlerim. Yasin, bir isim midir yoksa bir nida mıdır? Bir seslenme edatı mıdır? Eğer Yasin isim değil de nida ise, Oni dağın ardından gelen yemin ile Peygamber aleyhisselamın peygamberliği doğrulanmış, Onun insanları doğru yola ilettiğine şahitlik edilmiş olur. Eğer nida ise o nidanın ardından gelen şayet Yasin isim değil de nida ise Oni Dağı'nın ardından gelen yemin ile Peygamber aleyhisselamın peygamberliği doğrulanmış, tasdik edilmiş oluyor. Onu, insanları doğru yola ilettiğine de Allah Teala şahitlik etmiş oluyor. Aksem Allahu Teala, açıklıyor şimdi bunu müellifimiz,diyor ki; Birbirine bağlı olduğu için bu ifadeleri okudum. Birinci görüşe göre, şayet Yasin yemin ise, Yasin sözü yemin ise, Allahu Teala, Yasin diye, Peygamber Efendimizin ismine yemin etmiştir. Allah Teala, Yasin diyerek, Efendimiz Aleyhisselam'ın ismine yemin etmiştir. Vel kuranil hakim, diye de getirdiği kitabın yemiş etmiştir. Hem onun ismine yemin etmiş, hem onun getirdiği kitaba, Kur'an-ı Kerim'e Allah Teala yemin etmiştir. Allah Teala Peygamber Efendimizin, kendisine gönderdiği vahyi kullarına ileten elçilerden bir elçi olduğunu söylemiştir. Sen, daha önce gönderdiğim peygamberlerden bir peygambersin, demiştir. Onun sırat-ı müstakim üzere bulunduğunu belirtmiştir. Onun doğru yolda olduğunu, Peygamber olduğunu, doğru yolda olduğunu, Onun yolunun doğru yol olduğunu, belirtmiştir. Yani Onun gittiği yolda herhangi bir eğrilik bulunmadığını, dosdoğru bir yol olduğunu ve Onun HakK'dan hiç ayrılmadığını Allah Teala belirtmiştir. Demek Allah Teala bize garanti veriyor. Benim Resulüm, hak resuldür, hak peygamberdir. Ve Onun getirdiği, onunla gönderdiğim Kur'an hak kitaptır. Onun gittiği yol dosdoğru yoldur. Sırat-ı müstakimdir. Onun için benim Resulüm'de herhangi bir şekilde tereddüt etmeyin. Onun yolunun yanlış olduğunu düşünmeyin. Onun gittiği yol dosdoğru bir yoldur. Siz de o yoldan gidin, diyor Allah Teala Hazretleri. Bize bunu söylüyor. Benim Resulüm, hak peygamberdir. Getirdiği kitap, hak kitaptır. Onun gittiği yol dosdoğru yoldur. Onun için, Peygamber Aleyhisselam'a inanın, getirdiği kitaba iman edin, onu okuyun ve Onun gittiği yolda yürüyün. O yolda gidin. Sırat-i müstakim, yani dosdoğru yol, onun yoludur buyurmuş oluyor. Nakışla, nakış işi ile meşhur meşhur olduğu için Nakkaş lakabını almış olan bir alim vardır. Hem tefsir alimi, hem kıraat alimi, hem hadis alimi büyük bir insan. Hicri 351 tarihinde vefat etmiş. O diyor ki; Allah Teala, Kuran'ı Kerim'de Yasin vel kuranil hakim diye Kur'an-ı Kerim'e yemin ederek, Peygamber Efendimizin Peygamberliğine yemin etmiştir. Allah Teala, Peygamber Efendimizin peygamber olduğuna yemin etmiştir. Ondan başka hiçbir nebisinin peygamberliğini de yemin etmemiştir. Demek ki, Allah Teala Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ne kadar büyük bir değer veriyor ki, Onun peygamberliğine yemin ediyor. Onunla gönderdiği kitaba yemin ediyor. Elhamdülillah sevgili kardeşlerim. Allah Teala, bize çok büyük bir lütufda bulunmuştur. Onun ümmeti yapmıştır. Ahir zaman ümmetinden yapmıştır. Bu bizim için büyük bir şereftir. Müslüman bir anne babadan doğduk. Bunu sık sık tekrar ediyorum, unutmayalım diye. Bir, kendi kendimize tekrar edelim diye. Yatağımıza yattığımız, başımızı avucumuzun içine koyduğumuz zaman bunu hatırlayalım. Ya Rabbi, sen bana ne büyük lütufta bulundun Allah'ın? Beni müslüman bir anne babadan dünyaya getirdin. Müslüman olarak doğdum. Kulağıma ezan sesi okundu. Ve hala ezan sesini duyuyorum, elhamdülillah. Ezan sesi duymayan kardeşlerimizin ızdırabını hatırlayın. Yurt dışında. Namaz kılmasını öğrettin bana. Sana ibadet ediyorum elhamdülillah. Sevgili kardeşlerim, bu bile başlı başına ne büyük şereftir. Işte camiye geldim. Senin Resulünün anlatıldığı bir mecliste, bir sohbette bulunuyorum. Yarabbi sana hamdu senalar olsun. Ona hamd edecek o kadar çok şeyimiz var ki sevgili kardeşlerim. Bunu hiç unutmayalım. Hiç değilse, yatağımıza yattığımızda zaman zaman da olsa bunu hatırlayalım. Yasin ifadesinin Ya Seyyid diye, ya Ey Efendi diye açıklaması durumunda vaziyet nedir? Ona bir bakalım. Allah Teala'nın Resulü Ekrem'in değerini son derece yücelttiği görülmektedir. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e Yasin Ey Seyyid manasını geliyorsa, Efendi diye hitap ediyor Allah Teala Hazretleri. Nitekim Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem, o meşhur hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur: Böyle buyuruyor efendimiz. Ben Âdemoğlunun Efendisiyim. Bunu böbürlenmek için söylemiyorum diyor efendimiz. Ben Âdemoğlunun Efendisiyim. Allah Teala bana o şerefi verdi. Ama ben bunu övünmek için söylemiyorum. Peygamberinizin değerini anlayasınız diye söylüyorum. O zaten böbürlenme ihtiyacını duymaz ki, kibir yok ki onda. Haşa. O bize anlatıyor, kimin ümmetiyiz. Nasıl bir peygambere ümmet olduk? Bize bunu anlatıyor sevgili kardeşlerim. Efendi ne demek sevgili kardeşlerim? Efendi demek, herkesten çok iyilik yapan demek. Iyilik yapan kişi. Zor zamanlarda himayesine girilen kimse demektir. Efendi, efendinin asıl manası bu. Zor zamanlarda himayesine girilen kimse demektir. Sultan-ı Enbiya Efendimiz, hem dünyada, hem de ahirette bizim Efendimizdir. Ahirette zor zaman ne zamandı? Kıyamet gününde değil mi efendim? Herkesin ayakta beklediği, hesabın başlamadığı, herkesin tere battığı, beklemekten dolayı perişan olduğu, şu hesap başlasa da ne olacaksa olsun artık dediği, bir zamanda bütün peygamberleri insanların dolaşıp, artık Allah Teâlâ'ya yalvarın da hesabı başlasın dediği günde, bütün peygamberlerin ben bu cesareti kendimde göremiyorum. Ben Allah Teala'nın huzuruna varacak cesareti göremiyorum. O bugün çok gazap saklıdır. diye, hep sen filan peygambere git, sen filan peygambere. En sonunda Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellemi gösterdiklerini biliyoruz. İşte o zaman Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem o zor zamanda efendilik yapacak ve Allah Teala'nın arşının altıda gidip, secdeye kapanacak yalvaracak. Ya Rabbi lutfet, artık hesabı başlat diyecektir. Allah Teala'nın yeminlerinden birini görüyoruz. Beled suresinin 1 ve 2. ayetlerinde la uksimüye yemin manası verecek olursak sevgili kardeşlerim, şu manaya geliyor: Yemin ederim bu beldeye, yani Mekke'ye belde bizim bildiğimiz manada değil yani. İşte il, ilçe, belde ve o değil tabi. Bu yerleşim yeri manasına. Bu şehre yemin olsun ki, sen bu beldenin yani Mekke'nin sakinisin, diyor. Allah Teala efendimize böyle hitap ediyor. Şu Mekke'ye yemin olsun ki, sen bu Mekke'nin sakinisin. Sen orada yaşayan bir insansın. Endülüslü bir ailim var biraz önce kendisinden bahsettik. Mekki bin Ebi Talip. Bu ayete yemin manası vermiyor. ve onu şöyle anlıyor. Ey Resulüm, sen hicret edip bu şehri, bu Mekke'yi terk ettikten sonra, artık ben bu beldeye yemin etmem, demektir bunun manası, diyor. Yani sen burada olsaydın yemin ederdim ben bu şehre ama sen artık burayı terkettikten sonra ben buraya yemin etmem, demektir diyor Ebu Talip Mekki: Bu manayı veriyor. Bir başka görüş de şöyle; La uksimu Ayet-i kerimesinin başındaki la'yı açıklıyor bize. Zaidetün. Bu la zait bir edattır. Bazıları, bazı alimler söz konusu ayetteki La uksimu sözünü Uksimu diye anlamışlardır. Yani la'yı zait kabul etmişler. Bu fazladandır. Yani nefi edatı değildir. Buna göre ayetin manası;Ey Muhammed içinde sen bulunduğunda ben bu beldeye yemin ederimki sadece sana mahsus olmak üzere, sen bu beldeye istediğin gibi girmekte ve ihramlıların yapamayacağı bazı şeyleri yapmakta serbestsin demektir. Ihramlı olanlar, Mekke'de bazı şeyleri yapamaz. Hayvan öldüremez, otu koparamaz. Yani benzeri yasaklar vardır. Zaten savaş yapamaz. Ama Allah Teala Hazretleri, Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem Mekke'yi fethettiğinde ona kısa bir süre izin veriyor. Çünkü birtakım kafirler efendimizi öldürmeye teşebbüs ettiler. 70-80 kaifr Efendimize, hücum etmek istediler. O zaman Allah Teala efendimize onlarla savaşma, onları yola getirme yetkisini verdi. Onun için, Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem ihramlıların yapamayacağı şeyi yani eline kılıcı alıp savaşmayı Allah Teala ona uygun görmüş, müsaade etmiş. Bu ayet, kafirlerin zulmüne karşı Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemi teselli eden bir ayeti kerimedir. Bu açıklamaları yapan alimlere göre, ayeti kerimede geçen beled sözü, yani belde kelimesi ile Mekke kastedilmiştir. Evet. Adetimiz üzere sevgili kardeşlerim, Ezanı Muhammed'i başlayınca dersimizi bitirmek durumundayız. İnşallah önümüzdeki derste, bu kaldığımız yerden başlar ve devam ederiz. Yüce Rabbim, hepimizi salih kullarından eylesin. Bütün Ümmeti Muhammed'e rahmet eylesin. Sıkıntıda bulunan bütün kardeşlerimize Rabbim muin ve müzahir olsun. Filistin'de, Suriye'de, Mısır'da, Irak'ta, Arakan'da Doğu Türkistan'da ve dünyanın başka yerlerinde, kâfirlerden zulüm gören bütün kardeşlerimize Rabbim yardım eylesin ve hepimizi de Rasulullah Sallallahu Aleyhi vesellem Efendimizin şefaatine nail eylesin. Amin Elhamdülillahi Rabbil Alemin. El Fatiha.

BU DERSE AİT KISA VİDEOLAR