1. Bölüm: Yüceler Yücesi Cenâb-ı Hakk’ın Resûl-i Ekrem’in Şân ve Şerefini Yüceltmesi

1. Kısım: Allah Teâlâ’nın, Resûl-i Ekrem’i Övmesi ve Onun Kendi Katındaki Şân ve Şerefini Açıklaması

4. Fasıl: Allah Teâlâ'nın Peygamberimizin Yüce Değerine Yemin Etmesi

Önceki Ders 10 Mayıs 2015
Sonraki Ders 24 Mayıs 2015

DERSİ PAYLAŞ:

Euzu billahi mineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi rabbil alemin Vessalatü vesselamü ala seyyidina Muhammedin Ve alihi ve sahbihi ecmain. Pek Kıymetli kardeşlerim, Şifa-i Şerif dersimize başlıyoruz. Dersimiz başlayalı beri Allah Teala'nın Resulü Ekrem Efendimizin yüce değerine yemin etmesi konusunu işliyoruz. Allah Teala, muhtelif ayeti kerimelerde Peygamber Efendimize yemin ediyor. Bu konuyla ilgili ayet-i kerimeleri okuyorduk. Bir önceki dersimizde Beled suresinin başındaki yemin hakkında konuşuyorduk. La uksimu bi hazel beled. Bazı alimler, Bu, la uksimu'ya yemin manası veriyorla,r bazıları vermiyorlar. Yemin manası verenler, Şöyle anlıyorlar ayeti kerimeyi: Yemin ederim bu beldeye yani Mekke'ye ki, sen bu beldenin sakinsin. Allah Teala böyle söylüyor. Yemin manası vermeyenler de diyorlar ki; bu ayetin manası şudur: Sen Mekke'den ayrılıp Medine'ye hicret ettikten sonra, artık ben bu beldeye yemin etmem demektir. Yine de Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin şanı, şerefi, yüce değeri ile alakalı olarak. Bunları söylemiştik geçen dersimizde. Şimdi, Vasıti, meşhur alimlerden Vasıti ne demiş? Onun bu konudaki görüşünü okuyacağız. Orada kalmıştık. Bu görüşünü okuduğumuz zat sufi bir alim, sufi Bir müfessir. Cüneyd-i Bağdadi'nin müritlerinden. Vasiti, ki Hicri 331 tarihinde vefat etmiş. Yani Miladi 942 tarihinde vefat etmiş. 1000 yıldan fazla bir zaman, efendim. Ebu Bekir El Vasiti diyor ki; ayetteki beldeden Maksat Mekke değil Medine'dir. Buradaki yemin, Allah Teala'nın yemin ettiği Mekke değil Medine'dir. Allah Teala bu ayette şöyle demektedir, diyor. Ey Resul'üm, Sen sağlığında, sen hayatta iken içinde yaşamak suretiyle şereflendirdiğin, vefatından sonra da vücudunla bereketlendirdiğin bu şehre senin için yemin ederim, demek. Sağlığında, içinde yaşayarak şereflendirdiğin vefat ettikten sonra da mübarek vücudu orada ya, vücudunla şereflendirdiğin, bereketlendirdiğin bu şehre senin için yemin ederim demektir, diyor. Müellifimiz, Şifa-i Şerif'in müellifiKadı İyaz, Allah'ına rahmet eylesin. Çok büyük hizmetler görmüştür. Hakikaten Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem ile ilgili görüşleri derlemesi sebebiyle. Bu görüşlerin naklettikten sonra konuyu şöyle toparlıyor. Kendisine yemin edilen şehrin, Medine değil de Mekke olması daha doğrudur, daha sahihtir. Çünkü, Beled Suresi Mekke'de nazil olmuştur. Mekke'de nazil olduğuna göre, şu halde Allah Teala sen, yemin ederim ki sen bu beldenin, Mekke'nin sakinsin demek istiyor, diyor. Ayetin devamında gelen Yani sen bu beldenin sakinisin ifadesi oranın Mekke olduğunu göstermektedir, diyor. Sevgili kardeşlerim, Mekke hepimizin bildiği gibi mübarek bir yerdir. Ilahi feyiz ve bereketlerin devamlı surette indiği bir yerdir. Oraya devamlı surette, Cenabı Hakk'ın lütfettiği bereketler, feyizler inip durmaktadır. Onun için gönlümüz ora için aşk duyar, şevk duyar. Ah, bir bir daha gitsek diye özler dururuz. Allah Teala orayı her türlü kötülüklerden korumuş, ve güvenli bir belde yapmıştır. Bunu biliyoruz. Ayeti kerimeler bize bunu söylüyor. Şimdi müellifimiz bir başka sureye geçti. Diyor ki; İlk devir sufilerinden hem muhaddis, hem müfessir olan bir zahid var. İbni Ata O da, bir önce ki zat gibi, hatta ondan daha önce yaşamış. Hicri 309 da yaşamış Tin suresinin 3. ayeti olan ve hazel beledil emin Bu güvenli beldeye, bu emniyetli beldeye yemin ederim, ayetini tefsir ederken, yukarıda zikrettiğimiz görüşlere bir görüşlere benzer bir görüş ifade ediyor ve diyor ki; Resulü Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz, Mekke'de oturduğu için orada bulunduğu için, Allah Teala Mekke'yi her bakımdan güvenli bir belde yapmıştır. Güvenli bir şehir yapmıştır. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem orada yaşadığı için. Zira, Resulullah'ın mübarek vücudu orada bulunduğu için orası güvenli bir yerdir, diyor. Mübarek vücudu oradadır çünkü. Onun için orası güvenli bir yerdir. Bu surenin devamında Allah Teala böyle buyuruyor: Yani Beled suresinin 3. ayetinde buyuruyor ki; Babaya ve evladına yemin ederim. Babaya ve evladına yemin ederim. Acaba bu ayetin manası nedir? Baba kim? Evlat kim? Bazı alimler diyorlar ki Cenabı Hakk bu ayette baba sözü ile yani valit sözü ile Hazreti Adem'i kastedmiştir. O takdirde, vema velet ne oluyor? Yani babaya ve evlada dediği vakit, veled, evlat kim oluyor? Diyorlar ki; Hazreti Adem'in soyu kastedilmiş olabilir. Hz. Adem de onun soyu kastedilmiş olabilir. Bu bir görüş tabi. Diğer bir görüş de şudur: Baba-evlat onun üzerinde konuşuyoruz dikkat buyurursanız. vemen kale hüve İbrahim. Ayette kendisine yemin edilen baba İbrahim, Hz. İbrahim olabilir. HZ. ibrahim'dir diyor yani bazı alimler o kanaatteler. Şayet baba kelimesi ile Hz. İbrahim kastedilmişse, bu ayette ki baba sözü ile Hz. İbrahim kastedilmişse evlat yani veled ifadesi ile Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem'e işaret buyurulmuştur. Çünkü Peygamber Efendimiz onun soyundan geliyor. Hz. İbrahim'in soyundan geliyor. Bu durumda bu surede iki yerde Peygamber Efendimize yemin edilmiş olmaktadır. Biri, Sen bu şehirde yaşıyorsun. Sen bu şehrin sakinsin, ayet-i kerimesi. Diğeri de işte şimdi okuduğumuz gibi ve mevlud, Böylece, Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem bu surede iki yerde kastedilmiş ve yemin edilmiştir kendisine, diyor alimlerimiz. Sevgili kardeşlerim, konumuz, Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin zikredildiği ayeti kerimeler. Müellifimiz bunu muhtelif alemlerin görüşlerine bakarak bize açıklıyor. Şurada Efendimizin adı zikredilmiyor ama o anlatılıyor. Şu ifade, Kur'an-ı Kerim'in şu kelimesi ile Efendimiz kastediliyor, diyor. Şimdi başka misal verecek bize. Müellifimiz bir başka ayeti kerime geçiyor. Elif Lam Mim, hakkında bize bilgi veriyor. Bakara suresinin başında, Elif lam mim. Zalikel kitabü la raybe fıh. Hepimizin bildiği bir ayeti kerimedir. Allah Teala ne buyuruyor bu ayeti kerimede? Elif lam mim. Elif Lam Mim deyip geçiyoruz biz. Manasını bilmiyoruz diye. Fakat bu açıklamada şimdi, bazı görüşler göreceğiz, okuyacağız. Kimmiş? Elif kim, lam kim, mim kim? Kendisinde hiçbir şüphe bulunmayan kitap işte bu kitapdır. İşte bu Kur'an-ı Kerim. Kendisinde hiçbir şüphe bulunmayan Kur'an'ı Allah'ın kitabıdır diyor, Allah Teala Hazretleri. Elif Lam Mim dedikten sonra. Bu Kur'an, kendisinde hiçbir şüphe bulunmayan yani Allah Teala tarafından gönderildiğinde hiçbir tereddüt, hiçbir şüphe bulunmayan bir kitaptır. Kale İbni Abbas, Şimdi Efendimizin amcazadesi, ilk ve en büyük müfessirlerden biri olan İbni Abbas Hazretlerinin görüşünü naklediyor müellifimiz. Ne demiş? Demiş ki; Bu Bakara suresinin veya benzeri başka surelerde de geçiyor ya, Başlarında bulunan Elif lam mim gibi harfler yemin edilen harflerdir. Allah Teala bu harflerle yemin ediyor, diyor İbn Abbas Hazretleri. İbn Abbas'ın ve başka alimlerin bu tür harfler hakkında daha başka görüşleri de var. Sufi müfessir Abdullah bin Sehl bin Abdullah Ettüsteri, ki o anlattığımız müfessirlerden daha önce vefat etmiş, daha önce yaşamış bir alim. Hicri 283 tarihinde. Yani 896 tarihinde vefat etmiş, bir alim. Efendimizden 273 yıl sonra vefat etmiş bir alim bu Sehl bin Abdullah Et-Tüsteri. Şimdi onun görüşünü okuyacağız. Diyor ki; Elif Lam Mim diyoruz ya. Elif ne demek? Elif Allah demektir, diyor. Lam, cibril. sonunda Lam var ya cibril kelimesi lam ona işarettir diyor. Lam cibril demektir, diyor. O da Muhammed Aleyhisselam demektir, diyor. Elif Lam Mim. Elif, Allah. Mi, lam, cibril. Mim, Muhammed Aleyhisselam demektir diyor bu alim. Meşhur müfessir, Hanefi fakihi Ebul Leys Es-Semerkandi bu görüşü, nakletmiştir. Bu görüşün biraz önce kendisinden bahsettiğimiz Sehl bin Abdullah Et_-Tüsteri ye ait olduğunu söylememiştir. Yani alimler böyle yorumluyor demiştir. Alimlerin söylediğine göre diyor Ebul Leys Es-Semerkandi elif lam mim'deki Elif, Allah demekti.r Lam, cibril demektir. Mim ise, Muhammed Aleyhisselam demektir, diye bir alime nispet etmeden böyle naklediyor. Ne diyor Ebul Leys Es- Semerkandi? Bakara suresinin Birinci ve ikinci ayeti olan, Elif Lam Mim zalikel kitabü la raybe fih ayetine şu manayı veriyor. Allah (Celle Celalü) cibrili Muhammed'e Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bu Kur'an ile gönderdi. Muhammed'e Allah Teala bu Kur'an'ı indirdi. Onun için de hiçbir şüphe yoktur demektir, diyor. Elif Lam Allah, cibril vasıtası ile Muhammed'e bu Kur'an'ı indirdi. Bu Kur'an'da hiçbir şüphe yoktur demektir, diyor. Gördüğünüz gibi sevgili kardeşlerim, alimler bazı alimler daha cesur davranmışlar. Efendim, bu ayetlere mana vermeye çalışmışlar. Yani huruf-u mukattaa dediğimiz manasını Allah bilir, biz bilemiyoruz dediğimiz Elif Lam Mim gibi, Elif Lam Ra gibi, Ha Mim gibi harflere mana vermişlerdir. Burada Peygamber Efendimizin faziletini gösteren bir başka şey daha var, diyor Kadı İyaz. Burada, Peygamber Efendimizin değerini, yüce değerini gösteren bir başka husus daha var. O nedir? O da daha önceden bunu anlatmıştık. Allah Teala'nın kendi ismi ile Resul'ünün ismini yanyana zikretmesidir. Bu birçok şeyde var ya. La ilahe illallah muhammedun rasulullah. Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resuluhu. Ve benzeri yerlerde, burada da olduğu gibi Allah Teala kendi ismi ile rasûlü'nün ismi ile yan yana zikretmiştir Bu efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in Allah katındaki yüce değerini ortaya koymaktadır, diyor. Vegale İbni Ata. sufi muhaddis ve müfessir İbni ATa Br başka ayeti kerime geçtik. Kaf suresine geçtik. Biz Kaf deyip geçiyoruz, tabi. Kaf şerefi pek yüce olan Kur'an'a andolsun. Bu ayeti kerimeyi açıklarken şöyle diyor İbni Ata: Allah Teala bu ayeti kerimeye Kaaf diye başlıyor, Kaaf, Habibi Ekrem'i, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin kalbinin kuvvetine yemin etmiştir, diyor. Allah Teala neye yemin diyor burada? Resulullah efendimizin kalbinin dayanıklı oluşuna yemin ediyor. Neden onun kalbinin kuvvetine yemin etmiştir acaba? Çünkü, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin kalbi öylesine güçlüdü, öylesine kuvvetlidir ki, Cenabı Hakk'ın kendisine hitap etmesine güç yetirmiştir. Sevgili kardeşlerim, Cenabı Hakk'ın birine hitap etmesi basit bir şey midir, haşa? Allah'ın hitabına her kalp dayanır mı? Her insan dayanır mı? Mümkün değil. Diyor ki; İbni Ata, Onun kalbi öylesine güçlüdür, kuvvetlidir ki Cenabı Hakk'ın kendisine hitap etmesine dayanmıştır o kalp. Ve Miraç gecesinde Allah Teala'yı müşahade etmeye, görmeye dayanmıştır. Allah Teâlâ'ya görmek ne demek? Kim dayanır? Dağ dayanmış mı? Hz Musa Yarabbi ne olur seni göreyim, diyor. Allah Teala buyuruyor ki, Musa dayanamazsın beni görmeye. Israr ediyor Hz Musa. Ne olur göreyim, imanım kuvvetlensin. Allah Teala buyuruyor ki; beni görmeye dayanamazsın ama şu dağa bak. Eğer bu dağ beni görmeye dayanırsa sen de dayanabilirsin. Allah Teala dağa tecelli ettiği vakit dağ unufak oluyor. Dağılıyor, parça parça oluyor. Kur'an-ı Kerim anlatıyor bunu. Kur'an-ı Kerim'de okuyoruz. Sonra ne diyor ayeti kerime? Hazreti Musa bayıldı gitti. Dayanamadı yani. Dağa tecellisine Allah Teala'nın dayanamadı. Ama Miraç gecesinde, Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem, Cenabı Hakk'ın huzuruna çıktı, ve Onun tecellisine dayandı. Neden dayandı? Çünkü biliyoruz ki daha çocukluğundan itibaren, süt annedeyken beni saat kabilesinde iken, Cebrail Aleyhisselam onu ameliyat etmeye başladı değil mi? Kalbini çıkarttı. Altın bir leğende kar suyuyla, zemzem suyu ile yıkadı. Tekrar yerine koydu. Miraç'a çıkmadan evvel tekrar aynı ameliye yapıldı. Niçin? Efendimizin kalbini güçlendirmek için. Efendimizin kalbi göreceği olağanüstü hadiselere dayanabilsin diye. Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in manevi hali pek yüce olduğu için sevgili kardeşlerim. Allah Teala'nın ona hitap etmesi, Onun, Allah Teala Hazretlerini görmesi Efendimiz aleyhisselatu vesselamı olumsuz manada etkilememiştir. Yani bu yüce şerefe kalbi dayanmıştır. Dayanmamazlıkk etmemiştir. Bunlardan birine göre Kaaf, kur'an-ı Kerim'in isimlerinden. Şurayı mana vermiş gibi okudum. Kaaf, kelimesine bir başka alim mana verirken diyor ki; bu görüşlerden birine göre kaaf, Kur'an-ı Kerim'in isimlerinden biridir. Bir başka görüşe göre Kaf demek Allah Teala Hazretlerinin isimlerinden biridir. Bakınız, demek ki, kimi Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem olduğunu söylüyor Kaafın. Kimi Kur'an-ı Kerim olduğunu söylüyor. Kimi Allah Teala'nın isimlerinden bir isimdir, diyor: Kaf ile başlayan isimler vardır ya Kur'an-ı Kerim'de. Kahir gibi mesela. Allah Teala Hazretlerinin isimleri. Kadir, efendim, Kavi. Kaf da onun gibi demişler bir ismidir Allah Teala Hazretlerinin. Kabıd. Esmaül Hüsna'da. Bir başka görüşe göre Kaf, harfi yeryüzünü çepeçevre kuşatan bir dağdır. Kafdağı diyorlar ya, böyle bir görüş var yani. Efendim. Bu konuda daha başka görüşler de ileri sürülmüştür. Muhammed'in sallallahu aleyhi vesellem. Şimdi bir başka ayeti kerime geçtik. Ne yapıyordu müellifimiz, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemden dolaylı olarak bahseden Ayet-i kerimeleri bizi anlatıyor. Hz. Hüseyin'in torunlarından bizim de sık sık kendisinden bahsettiğimiz Caferi Sadık var değil mi? Cafer bin Muhammed. Hicri 148 tarihinde vefat etmiş. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'den 138 sene sonra vefat etmiş bir alim. Efendimizin soyundan. Hz. Hüseyin'in torunu. Andolsun yıldıza battığı zaman, ayet-i kerimesini tefsir ederken, bu necmin, yıldınız Muhammed sallallahu aleyhi vesellem olduğunu söylemiştir. Caferi Sadık Hazretleri böyle diyor. Allah Teala'nın yemin ettiği yıldız necip, Muhammed Aleyhisselam'dır. Demek ki, sevgili kardeşlerim Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimizin mübarek ismi şerifleri Kur'an-ı Kerim'de denizler gibi dalgalanıyor. Orada, burada birçok yerde ismi açıkça isim olarak zikredilmese bile değişik şekillerde anlatılıyor. Ondan bahsediliyor. Allah Teala Ona yemin ediyor. Vekale Caferi Sadık Hazretleri sözüne devamla diyor ki, Necim diyor, Caferi Sadık Hazretleri yıldız, Muhammed Aleyhisselam'ın kalbidir. Allah Teala'nın yemin ettiği necm, yıldız, Muhammed Aleyhisselam'ın kalbidir. Heva da, iza heva, nurlar sebebiyle genişledi demektir. Hevanın manası. Üzerine yağan, inen nurlar sebebiyle genişledi, demektir. Yani buna göre ayeti kerimenin manası şöyle oluyor. Andolsun, genişlediği zaman Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin kalbinine. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kalbi genişlediği zaman ona yemin olsun, demektir, bunun manası diyor. Bunu başka türlü yorumlayan alimler de var sevgili kardeşlerim. Mesela Şifa-i Şerif'in meşhur şarihlerinden Kafaci var. Şihabiddin el Kafaci. Diyor ki; yıldız Muhammed Aleyhisselam olduğuna göre heva fiili de inmek mânâsına geldiğine göre, Ve necmi iza heva demek Miraç'tan döndüğü zaman Allah'ın elçisine yemin olsun, demektir. Miraç'tan bahsedilmektedir diyor vennecmi iza heva'da. Miraç'tan döndüğü zaman Allah'ın elçisine yemin olsun mânâsına gelir bu diyor. Yine Caferi Sadık hazretleri bu ayetteki heva fiiline şu manayı veriyor. Muhammed Aleyhisselam, Miraç'ta kendini tamamen Allah Celle Celalü'he verdi. Başka bir şeyle meşgul olmadı demektir. Bu manayı da veriyor. Muhammed sallallahu aleyhi vesellem Miraç'a çıktığı zaman kendisini, Allah Teala Hazretlerine verdi. Etraf ile alakasını kesti. Başka hiçbir şeyle meşgul olmadı. Bu, bu demektir. Sufi muhaddis ve müfessir İbni Ata Fecr suresinin ilk 2 ayeti kerimesinde geçen andolsun fecre ve on geceye. Fecre ve 10 geceye yemin olsun. Allah Teala, hem fecre yemin ediyor, hem on geceye yemin ediyor. El fecru? Peki fecir ne? Allah Teala'nın yemin ettiği fecir ne? Fecr demek, Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem demektir, diyor. Zira, iman ondan fışkırıp çıkmıştır, diyor. İman, Muhammed sallallahu aleyhi vesellemden fışkırıp çıkmıştır. Onun için Allah Teala Hazretleri fecre yemin ediyor, diyor. Fecir, Muhammed Aleyhisselam. Allah Teala ona yemin ediyor. Sevgili kardeşlerim, ayet-i kerimede geçen on gece nedir acaba? Allah Teala'nın yemin ettiği on gece nedir? Bu görüşte başlıca, bu hususta başlıca 3 görüş var. On gece. Yani Allah Teala'nın yemin ettiği, çok değerli gördüğü on gece. Bunu siz de lütfen kalbinizde muhafaza buyurun. Bu on gecenin hacıların ibadetle meşgul olduğu hac ibadetleri ile meşgul oldukları Zilhiccenin ilk on günü. Kurban bayramından önceki, efendim, on gün olduğu anlaşılmaktadır. Bu husustaki şeyler daha kuvvetli. Peygamber Efendimiz, bu on günde yapılan ibadetlerin daha faziletli olduğunu beyan buyuruyor. Yani, bu on günde yapılan ibadetlere denk hiçbir ibadet yoktur, buyuruyor Peygamber Efendimiz. Sahih-i Buhari'deki rivayet böyle. Bu konuda başka görüşler de var dedik. Bu on gecenin Ramazan ayının son on gecesi olduğunu söyleyen alimler de var. Efendimiz Kadir Gecesi'ni, Ramazan ayının son on gününde ve tekli gecelerde arayın buyuruyor ya. 21, 23, 25, 27, 29. Diyorlar ki, bu Allah Teala'nın yemin ettiği on gece, Ramazan ayının son on gecesidir. Bir başka görüş daha var. Başka alemlerin görüşüne göre Muharrem ayının ilk on günüdür. Her hangisi olursa olsun, demek ki bu üç görüş de değerli görüştür. Alimlerin görüşleri bu geceleri boş göndermemeliyiz. Bu gecelerde daha uyanık olmalıyız. Rabbim beni de, sizi de uyanık kullarından eylesin. Sevgili kardeşlerim, bu dördüncü faslımızı bitirdik. Yine aynı konuya devam ediyoruz. Beşinci fasla geçiyoruz. Elfasul Hamis. Birinci bölümün beşinci faslı. Ne okuyacakmışız bu bahiste? Allah Teala'nın Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in değerini bize göstermek için kendi varlığını gösteren bazı delillere yemin etmesini okuyacakmışız biz burada. Allah Teala'nın, Resulü Ekrem Efendimizin değerini göstermek için kendi varlığını gösteren bazı delillere nasıl yemin ettiğini okuyacağız. Müellifimiz önce Duha suresini almış. Hepimizin bildiği Duha Suresi. Ismi yüce olan Allah Teala, Kuran'ı Kerim'in 93. suresi olan Duha Suresi'nde şöyle buyurmaktadır: Teberrüken, süratle okuyayım. Sonra da Ayet-i kerimeleri okumadan zihnimizde mananın teşekkül etmesi için, arka arkaya manasını söylemeye çalışayım. Estauzubillah. Vedduha. Velleyli iza seca. Ma vedde'ake rabbüke ve ma kala Ve lel'ahıretü hayrün leke minel'ula, Ve lesevfe yu'tıyke rabbüke feterda. Elem yecidke yetiymen feava. Ve vecedeke dallen feheda. Ve vecedeke 'ailen feağna.Femmel yetiyme fela takher Ve emmessaile fela tenher. Ve emma binı'meti rabbike fehaddis Allah Teala, vedduha diye başlıyor andolsun kuşluk vaktine demek. yemin olsun kuşluk vaktine, Duha. Duha namazı var ya kuşluk namazı diyoruz. O vakte Allah Teala yemin ediyor ve buyuruyor ki: Ve sükuna erdiği vakit gece yemin olsun. Gece perde perde inip de efendim, karanlıklar kuşattığı vakit etrafı, yemin olsun o vakte. Rabbin seni terketmedi. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e Allah Teala böyle buyuruyor. Rabbinin seni terk ettiği yok. Sana darıldığı da yok, öyle bir şey de yok. Anlatacağız. Niçin böyle söylüyor Allah Teala Hazretleri? Bunun sebepleri var. Senin için ahiret, dünyadan daha hayırlıdır. Ey Habibim, senin için ahiret, dünyadan daha hayırlıdır. Rabbin sana istediklerini verecek. Sen de hoşnut olacaksın. Rabbin sana istediğin her şeyi verecek. Seni kandıracak, iyice doyuracak yani. Memnun olacaksın sen de. O seni yetim bulup da barındırmadı mı? Ey Habibim, sen, seni Allah Teala Hazretleri yetim bulup da barındırmadı mı? Sen, hidayeti ararken o sana yol göstermedi mi? Bazı acayip manalar veren adamlar var bu ayeti kerimeye. Ve vecedeke dallen feheda. Seni dalalette, haşa Seni dalalette bulup da Allah Teala, sana hidayet vermedi mi manasını veriyorlar. Haşa. İnşallah ileride okuyacağız. Ayrıca, Ayet-i kerimenin ne manaya geldiğini, on tane görüş var burada. Bizim seçtiğimiz en isabetli görüş, sen hidayeti ararken demektir. Dallen o demektir. Sen doğru yolu ararken, Allah sana, Allah Teala sana yol göstermedi mi? O seni yoksul bulup da zengin etmedi mi Ey Habibim? Sen yoksuldun. Oo seni zengin kıldı her bakımdan. Öyleyse yetime sakın kötü söz söyleme. Kötü davranma. Yetime kötü davranma. Senden bir şey isteyeni reddetme, azarlama. Biri senden bir şey istediği vakit, yok deme. Onun için de yok demezdi değil mi? Olur vereceğim, inşallah. Gelince bir daha uğra. Rabbinin nimetini yaded, diye sure bitiyor. Bunu açıklayacağız sevgili kardeşlerim, inşallah vaktimiz yettiği sürece. Müellifimiz diyor ki; Duha suresinin hangi sebeple indiği hususunda alimlerimiz, farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Söylendiğine göre, bir defasında Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem hastalanmıştı. Bu yüzden deheccüd namazına kalkamamıştı. Birkaç gece teheccüd namazı kılamadı. Bunu duyan bir kadın, Efendimizin amcası vardı ya, Efendimizin en büyük düşmanlarından biri olan amcası Ebu Leheb. Ebu Leheb'in bir de karısı vardı ya hani Ümmü Cemil. Kur'an-ı Kerim'de hammaletül hatab. Odun hamalı diye anlatılan o kadın var ya, o kadın dedi ki, Ileri geri konuşmaya başladı. Bu sure nazil olduğu vakit, Efendimiz hakkında ileri geri konuşmaya başladı. Bir rivayete göre, Cebrail Aleyhisselam Peygamber Efendimize birkaç gün gelmedi. Çünkü Efendimiz, hemen hergün Efendimize uğruyordu. Ya ayeti kerime getiriyor veya başka şekilde Onunla konuşuyor, Ona bir şeyler öğretiyor idi. Bu Tebbet suresinde kendisinden odun hamalı diye bahsedilen Ebu Leheb'in karısı Ümmü Cehil, Cemil, Cebrail Aleyhisselam gecikti ya, onu duymuş. Dedi ki Muhammed'in şeytanı gecikti dedi. işte onun üzerine Duha suresi nazil oldu. Efendimizi teselli etmek için. Onlar, kusura bakmayın, lafı söyleyeceğim. İt ürür kervan yürür. Aldırma Resulüm, varsın söylesinler. Ama sen benim yanımda böylesine değerlisin. Üzülme. Ve İşte bu vaatlerde bulundu. Allah Teala Hazretleri Peygamber Efendimize. Bir başka rivayete göre, Serveri Enbiya efendimize 2-3 gün vahiy gelmedi. Müşrikler dediler ki, Rabbi onu terk etti. Adamlar ne fırsatlar gözlüyorlar değil mi? Vahiy gelmediğini duyunca, tamam dediler işte, Rabbi terketti onu. İşte o zaman bu sure nazil oldu, sevgili kardeşlerim. Allah Teala öyle buyurdu: Rabbin seni terk etmedi. Rabbin sana darılmadı Ey Resulum. Onlar varsın söylesinler, aldırma. Allah kendisini muvaffak kılsın. Şifa-i Şerif kitabımızın müellifi Kadı İyaz Hazretleri şöyle dedi. Evet. Diyor ki, okuduğumuz Duha Suresi Cenabı Hakk'ın Fahri Alem Efendimize olan ikramlarına, Ona verdiği altı yüce değer işaret etmektedir. Duha Suresi'nde Allah Teala'nın, Peygamber Efendimize efendim, ifade ettiği, belirttiği altı tane ikramı işaret etmekdir. Allah Teala Duha suresinin birinci ve ikinci ayetlerinde andolsun kuşluk vaktine diyor ya, Yani, kuşluk vaktinin Rabbine andolsun, demektir. Ve sükuna erdiği vakit geceye andolsun demektir. Bir görüş bu. Ve Resulullah efendimizin aşağıda belirteceğimiz hallerine yemin ederek Allah Teala söze başlıyor Bu yeminler bize neyi gösteriyor sevgili kardeşlerim? Allah Teala Hazretlerinin Peygamber Efendimize ne büyük hayırlar verdiğini, ne büyük ikramlarda bulunduğunu göstermektedir. Bu yemin. Birincisi bu, Allah Teala büyük değer veriyor. Bu Vedduha ifadesi, bunu gösteriyor. Allahü Teala'nın sevgili peygamberine ikinci ikramı şu: Rabbin seni terketmedi, Rabbin sana darılmadı, buyuruyor bu ayet. Resul Ekrem'in, Allah katındaki Üstün yerini gösteriyor. Ve Cenâb-ı Hakk'ın ona olan muhabbetini gösteriyor. Rabbin seni terk etmedi, seni bırakmadı, üzülme. Sana darılmadı. Bu neyin ifadesi? Muhabbetin, sevginin ifadesi. Onu kesinlikle terk etmediğini, ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e kesinlikle gazap buyurmadığını, kızmadığını dile getiriyor. Aziz Allah Celle Şanuhu. Bazı alimlere göre bu ayetin manası şudur. Rabbin seni insanların arasından peygamber olarak seçtikten sonra, seni hiç ihmal etmedi, demektir. Rabbin seni hiç ihmal etmedi demektir. Sevgili kardeşlerim, dedik ki: Duha suresinde Allah Teala'nın Peygamber efendimize altı tane ikramı, altı tane ayeti kerimede Efendimize verdiği değer görülmektedir. Biz bu ayetlerden ikisini, bu ikramlardan ikisini gördük. İnşallah önümüzdeki derste geri kalan ikramları okuyacağız ve Allah Teala'nın Kur'an-ı Kerim'in diğer ayeti kerimelerinde açıkça olmasa bile, dolaylı surette Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellemin değerine nasıl işaret ettiğini göreceğiz ve okuyacağız. Yüce Rabbim hepimizi onun şefaatine nail eylesin. Amin elhamdülillahi rabbil alemin. El Fatiha.

BU DERSE AİT KISA VİDEOLAR