Euzu billahi mineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi rabbil alemin. Vessalatu vesselamu ala seyyidina Muhammedin Ve alihi ve sahbihi ecmain. Pek kıymetli kardeşlerim, Şifa-i Şerif dersimize başlıyoruz. Geçen hafta konusuna başlamıştık, yani Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi Vesellem'in düzgün ve doğru konuşması ve etkili söz söylemesi bahsini ele almıştık ve şurada kalmıştık. Sultani Alem Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimizin bilinen, alışılmış sözleri hakkında pek çok eser yazılmıştır. Ayrıca onun, herkesin bildiği düzgün konuşması hususunda veciz ifadeleriyle ilgili olarak hikmetli hadisleri konusunda nice eserler kaleme alınmıştır. Allah o eserleri kaleme alanlardan razı olsun. Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimizi kendi yaşadıkları devirde bulunan insanlara tanıtmak, sevdirmek için Onun hadisi şeriflerini açıklamak için, pek çok eserler ortaya koymuşlardır. Seyyid Kainat Sallallahu Aleyhi Vesellemin kullandığı kelimeler ve bu kelimelerin ne manaya geldiği konusunda çok kitap yazılmıştır, diyor müellifimiz Kadı İyaz. Allah ona rahmet eylesin. Kendisi de bu husustaki en güzel kitabı yazmıştır. Aradan bin yıl geçtiği halde aşılamamıştır bu kitap. Şifa-i Şerif böyle bir kitap. Onun içindir ki, sultanlar, vezirler efendim, Valide sultanlar, yaptırdıkları camilerde Şifa-i Şerif okutulmasını vasiyet etmişlerdir. Şifa-i Şerif böyle bir kitaptır. Fahri Cihan Efendimiz, veciz konuşurdu, yani özlü konuşurdu. Doğru ve düzgün konuşurdu. Etkili ve yerinde söz söylerdi. Gönüllere hitap eden, gönüllere giren sözler söylerdi. Bu hususta Onun bir eşi ve benzeri yoktur diyor, müellifimiz. El hak. Doğrudur. Ke kavlihi diyor. Şimdi okuyacağınız Hadis-i Şerifleri misal olarak getiriyor, müellifimiz. Yani Efendimiz, mademk i böyle veciz konuşurdu, özlü sözler söylerdi. ben size onlardan bazı misaller vereyim demek istiyor. Mesela diyor şu söze bakınız. Müslümanların kanı birbiri ile eş değerdedir. Eşittir yani. Kısas yapma, diyet verme konularda eş değerdir. Yani bir kimse birini öldürdü mü, onun karşılığında kendisinin de canını vermesi gerekir. Müslümanların toplumda en geride sayılan birisi yani insanların pek değer vermediği, önem vermediği birisi, bir başkasını koruyacağına dair söz vermişse, herkes bu söze uymak zorundadır. Yani diyorsa ki ben falanı koruyorum, herhangi bir adam. Çöpçü. Daha onun altındaki mertebelerde bulunan bir adam. Müslüman mı? Tamam. Diyorsa ki ben falanı himayem altına aldım, buna kimse dokunmasın diyorsa efendim, herkes bu söze uymak zorundadır. Onu korumak zorundadır. Kimse ona el dil uzatamaz. Müslümanlar, düşmanlarına karşı birbirini koruma hususunda bir vücut gibidir. Birbirlerini koruma hususunda bir vücud gibidir. Yani başka dinden olanlar karşısında birbirlerine müslümanlar arka çıkarlar. Bu benim din kardeşimdir. Öteki adam kainatın en zengin olsun isterse. Müslüman onun durumuna bakmaz, maddi durumuna. Bu adam benim din kardeşimdir. Ben bunu korurum, koruyacağım, himaye edeceğim. Destekleyeceğim der ve öyle yapması gerekir. Efendimiz böyle buyuruyor. Ve Kavluhu. Bir başka hadis-i Şerif. Efendimiz buyuruyor ki, insanlar tıpkı bir tarağın dişleri gibidir. Tarağın dişleri birbirinden farklı mıdır? Biri yukarıda biri aşağıda mıdır? Hayır, eşittir birbirlerine. İnsanlar da birbirine eşittir. Yani dini hükümlerin uygulanmasında insanlar birbirinden farksızdır. O manada söylüyor Efendimiz. Yoksa buyuruyor Allah Teala Hazretleri. Sizin, Allah katında en üstün olanınız, en takvalı olanınızdır. Takvası yani Allah'tan korkusu çok olan insan, Allah katında en değerli insandır. Takva ölçüsü başka. Ama onun dışında insanlar dini hükümlerin kendi üzerlerinde uygulanmasında eşittirler. Bir başka Efendimizin hadisi şerifi, Kişi sevdiği ile beraberdir. Yani insan sevdiği ile beraber haşredililir. Hani bir sahabi geliyor. Diyor ki Ya Resulallah, ben seni çok seviyorum. Gönlüme düşünce, kalkıyorum, geliyorum. Mübarek cemaline bakıyorum. Hasretimi gideriyorum. Ama yarın ikimiz de öleceğiz. Sen peygamberlerle beraber olacaksın. ben seni ahirette nasıl göreceğim? Filan diye ağlamaya başlayınca, Efendimiz bu hadisi Şerifi söylüyor. Kişi sevdiği ile beraberdir. Yani müminlerle, müslümanlarda biz ahirette de beraberiz diyor Peygamber Efendimiz. Tabii burada şu da var. Iyi arkadaş ile arkadaşlık yapan, onunla kötü arkadaşla beraber arkadaşlık yapan kimse de ,ahirette de onunla beraber olur. Iyilerle dost olan cennette beraber olurlar. Kötülerle beraber olanlar cehennemde beraber olurlar. Bir başka hadisi şerif. Efendimizin gönüllere hitap eden, gönüllere giren insanları etkileyen sözlerinden biri. Bir kimse, Kendisi için istediği şeyi, senin için de istemiyorsa onunla dost olmanın bir faydası yoktur, buyuruyor Peygamber Efendimiz. Bir kimse, kendisi için istediği güzellikleri, senin için de istemiyorsa onunla dost olma, buyuruyor. Burada şu hadisi Şerifi hatırlamalıyız güzel kardeşlerim. Efendimiz buyuruyor ki; bunu hepiniz bilirsiniz. Biriniz, kendisi için istediği şeyi, din kardeşi için de istemedikçe gerrçek anlamda iman etmiş olamaz, buyuruyor Efendimiz. Mümin, bir güzelliği kendisi için istiyorsa, diğer kardeşleri için de onu isteyecek. Bir başka hadis-i Şerifi Efendimizin. cevamiu'l-kelim dediğimiz özlü sözlerinden biri. Insanlar tıpkı altın ve gümüş madenleri gibidir, buyuruyor Peygamber Efendimiz. Insanlar, altın, gümüş madenleri gibidir. İslam'dan önce hayırlı olanlar, İslam devrinde de İslam'ı kabul etmek şartı ile hayırlıdır. Cahiliye devrinde de hayırlı olan insanlar, iyi insanlar müslüman olmak şartıyla, İslam devrinde de iyi insanlardır. Devamı da şöyledir bu hadis-i şerifin. Ruhlar, askeri birlikler gibidir. Birbiri ile tanışan ruhlar, birbiriyle kaynaşırlar. Tanışmayanlar da ayrılığa düşerler. Ruhlar aleminde, elest bezminde efendim, birbiriyle tanışan ruhlar, dünyada da karşılaştıkları vakit, birbirlerini severler, ilgi gösterirler. Beraber olurlar. Günümüzde bazı ileri zekalılar bunu kabul etmiyorlar. Elest bezmi filan diye bir şey yok, o hikaye filan diyorlar. Evet kendileri hikaye söylüyorlar tabii ki. Haddini bilen helak olmaz, buyuruyor Peygamber Efendimiz. Bu güzel hadisi şerifinde. Yani, büyüklenmeyen, kibirlenmeyen, haddini aşmayan kimse perişan olmaz. Kim perişan olur? Kibirlenen, haddini aşan, kendini adam sanan kişiler perişan olur. Demek ki ölçülü olacağız. Mütevazı olacağız. Bir başka hadis-i şerifi, özlü hadisi şeriflerinden biri. Kendisi ile istişare yapılan kimse, yani bir konuda görüşüne başvurulan kimse güvenilir kimsedir. Emin adamdır. Gidiyorsun, akıl danışıyorsun. Benim şöyle bir müşkülüm var. İçinden çıkamadım, ne dersiniz? O adam güvenilir bir kimsedir. Bununla beraber, o fikrini, görüşünü söyleyip söylememekde serbesttir. Akıl danışmaya gidiyorsun ama o konuda konuşmak istemeyebilir adam. Çünkü söylediği söz birine, bir yakınına dokunacaktır, bir şey olacaktır. Konuşmak istemeyebilir. Ama sizin kendisine sorduğunuz soruyu da bir başkasına söylemez. Güvenilir o demektir. Gittiniz, akıl danıştınız ona. Demez ki, falan birine, falan adam geldi de bana şunu sordu demez. O sır onun içinde kalır. Çok güzel bir Arap atasözü vardır. Şahsiyetli kişilerin kalpleri, sırların kabirleridir. Iyi insanların kalpleri, gönülleri sır kabristanıdır diyor. Bunu kimseye söyleme dedin mi, iyi adam. Ölsede onu kimseye söylemez. Böyle olmak lazım. Bir başka hadisi şerifi Efendimizin. Müellif ne güzel toplamış. Hayır söyleyip sevap kazanan kimseye, Allah rahmet eylesin, buyuruyor Peygamber Efendimiz. Hayır söyleyip, sevap kazanan kişiye Allah rahmet eylesin. Demek ki hayırlı söz söyleyeceğiz ve dolayısıyla sevap da kazanacağız. Allah böyle kişilere rahmetiyle muamele buyursun diyor müellifimiz. Veya Veya lüzumsuz konularda konuşmayıp sükut ederek selamete çıkan kimseye Allah rahmet eylesin diyor. Demekki mümin, aklına gelen konuda konuşmaz. Her konuda laf etmez. Bildiği konularda konuşur. Faydalı olan konularda konuşmuş olmak için, ki günümüzde maalesef bu pek makbuldür. Durmadan konuşmak bazılarına göre başarı örneğidir. Adam durmadan laf üretiyor. Bu doğru bir şey değildir. Müslüman yerinde konuşur, hayırlı söz söyler. Hayırlı değilse ve faydalı bir söz değilse susar. Sükut eder. Böyle de hayır kazanır, sevap kazanır mümin. Bazı büyüklerin yanına gidersiniz. Hatırınızı sorar. Başka bir şey söylemez. İçinden bir şey gelmiyordur. Aklına faydalı bir söz gelirse söyler. Faydalı bir şey söyledim, yeter. Sen bununla, bundan faydalandı demeye getir. Onun için çok konuşmak pek makbul değildir. Resûl-i Kibriya Aleyhi Ekmelüt Tahaya Efendimizin insanı hayran bırakan sözlerinden biri de şudur. Müslüman ol, selamet bul. Müslüman ol ki, Allah sana iki kat mükafat versin. Peygamber Efendimiz, Bizans Kralı Heraklius'a yazdığı mektupta böyle buyurmuştu. Müslüman ol, kurtul. Müslüman ol ki, Allah sana iki kat sevap versin. Bir başka hadis-i şerifi bunların her birini uzun uzun şerh edebiliriz. O zaman da ilerleyemeyiz. Sizin güzel anlayışınıza bırakıyorum ben bunu. Hadisi şerif böyle. Efendimiz buyuruyor ki; içinizde en çok sevdiğim kimse, ve kıyamet günü bana en yakın mesafede bulunacak kimseler, en sevdiğim ve kıyamet gününde bana en yakın mesafede bulunacak kimseler. Yani kıyamet gününde şefaatime nail olacak kimseler, iyi huylu kimselerdir. Etrafı ile uyumlu olanlardır. Iyi huylu ve etrafındaki insanlarla uyumlu geçinen. kendisi başkalarıyla, başkalarıyla, kendisiyle iyi geçinen kimselerdir. Demek ki güzel müminin vasıflarından biri buymuş. Iyi huylu, geçimli. Kendisi başkalarıyla iyi geçinir. Başkaları da kendisiyle iyi geçinir. Mümin böyle olacak diyor Peygamber Efendimiz. Kaba, katı, kırıcı, gönül kırıcı olmayacak. Müslüman karşısındakinin gönlüne değer verecek. Tabii sana hakaret etmişse, sen de o kadar hakaret etme hakkına sahipsin. O ayrı. Ama hakaret söz konusu değil ama oturuyorsunuz, kalkıyorsunuz. Müslüman etrafındakilere yumuşak davranır, güzel huylu olur, geçimli olur. Karısıyla, kocasıyla da aynı şekilde tabi. Geçimli olur. Çoluğuyla, çocuğuyla da geçimli olur. Ve Kavluhu. Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellemin gönüllerde tutulması gereken sözlerinden biri. Birinden bahsediyor da Efendimiz, buyuruyor ki, belki de o kendini ilgilendirmeyen konularda konuşan biriydi. Vermesi gereken şeyleri vermeyen biriydi. Şimdi Efendimiz bunu ne zaman söylemiş? Biri vefat etmiş, sahabeden biri vefat etmiş. Diğer bir sahabi de onun arkasından diyor ki; Haydi özün aydın olsun, cennete gidiyorsun demiş. Peygamber Efendimiz bu sözü doğru bulmamış, yadırgamış. Ölen adama diyor ki; hadi, gözün aydın, cennete gidiyorsun. Efendimiz ona diyor ki; Nereden biliyorsun? Onun cennete gideceğini nereden biliyorsun? Cennetlik olduğunu nereden biliyorsun? Belki de o kendini ilgilendirmeyen bir konuda konuşmuş biridir. Demek ki, kendisini ilgilendirmeyen konuda konuşmamak lazım. Verebilecek güçte olduğu halde vermesi gerekeni vermemiştir belki de. Nereden biliyorsun? Onun için demek ki biz de, biri hakkında bu adam mutlaka cennetliktir. Cennete gidecektir demeyeceğiz. Böyle bir şey söyleyeceksek zannederim demek lazım. Kanaatimce, böyle bir sözle beraber, çok iyi bir adamdı. İnşallah cennete gider. Cennet senin elinde değil ki? Giriş kartını veriyorsun. Onun için müslüman ölçülü konuşacak. Çok iyi bir insandı. Tamam böyle söyle. Iyi geçinirdi. Hayır hasenat yapardı. İbadetlerini hiç eksiltmezdi. Allah rahmet eylesin. İnşallah cennete girer. Böyle konuşmak lazım. Ve kavluhu, Efendimizin bir başka hadis-i şerifi. Iki yüzlü adamın, Allah katında bir değeri yoktur, buyuruyor Peygamberimiz. İki yüzlü. Kimine böyle görünüyor, bir başkasına başka türlü görünüyor. Mümin öyle olmaz. Mümin tek bir şekilde görünür. Nasılsa öyle görünür. Onun için birine bir yüzle, ki buna münafık diyoruz biz. Efendimiz buyuruyor ki bir hadis-i şerifinde münafık iki sürü arasında döl almak için gidip gelen koyuna benzer, diyor. Neredeyse orada duracak mümin. Yerini tespit edecek, müminse müminlerin arasında duracak. ve şahsiyetini gösterecek. Bundan bir menfaat bekleyerek ona bir başka yüzde görünmeyecek. Bu rivayetle ilgili olarak, şu hadisleri de burada hatırlayabiliriz. Yani iki yüzlü adamın, Allah katında değeri yoktur hadisi ile ilgili olarak, Efendimiz bir başka hadisinde buyuruyor ki insanların en kötüleri iki yüzlü olanlardır. Onlar birilerine bir yüzle, diğerlerine bir başka yüzle gider gelirler. Bir başka hadis-i şerifinde, dünyada iki yüzlü olanın ahirette ateşten iki dili olacaktır, diyor. Allah korusun. Çünkü birine başka türlü konuşur ötekine başka türlü. Böyle birinin ahirette, cehennemde ateşten iki dili olacaktır diyor. Efendimizin şu ifadesiyle yasakladığı hususlar var. Fahri Cihan Efendimizin, etkili ve yerinde söz söylediğini gösteren örneklerden biri, şu hadis-i şerifte okuyacağımız üzere bazı şeylerden sakındırmasıdır. Müslümanları bazı konulardan sakındırmasıdır. Dedikodu yapmaktan sakındırmıştır. Kıl, kıle ve kal. Arapçadabuna Türkçe'de söylüyoruz. Kılukal diyoruz. Bu bir kılukaldir diyoruz. Yani dedikodudur. Efendimiz bundan yasaklamıştır. Çok soru sormaktan sakındırmıştır. İhtiyacın ne ise onu sor. Her aklına geleni sorma. Fazla soru sormaktan sakındırmıştır. Nitekim kendini de bir ara öyle bunaltmışlar ki, Allah Teala buyuruyor ki Peygamber'e hiçbir şey sormayacaksınız. Çok soru sormuşlar. O da öyle nazik bir insan ki, kimseyi reddetmez. Yoruldum demez. Herkese cevap vermeye çalışmış ama bu defa da çok yorulmuş. Allah Teala benim Rasulümü yormayacaksınız, soru sormayacaksınız buyuruyor. Malı israf etmekten sakındırmıştır. Malınızı israf etmeyin buyurmuştur. Malı, verilmesi gereken yere vermemekten sakındırmıştır. Malı israf etmeyeceksin ama verilmesi gereken yere de vereceksin. Fakire, fukaraya vereceksin, gözeteceksin. Akrabanı, hısımını gözeteceksin. Hakkı olmayan şeyi istemekten sakındırmıştır. Bir şey senin hakkın değilse onu isteme diyor Peygamber Efendimiz. Hakkın olanı iste. Buyurduğu o yani. Ana babaya itaatsizlik etmekten sakındırmıştır. Annene, babana itaatsizlik yapma, buyuruyor. Ve biliyorsunuz bu konuda Kur'an-ı Kerim'de muhtelif ayeti kerimeler var. Pek çok hadisi şerif var. Anne ve baba sayılacak, kırılmayacak, üzülmeyecek, sözlerinden çıkılmayacak. Ne diyorlarsa onlar yapılmaya gayret edilecek. Kız çocuklarını diri diri toprağa gömmekten sakındırmıştır. Biliyorsunuz o devirde böyle bir adet de vardı. Kızlara değer verilmez, toprağa gömülür, öldürdü. Efendimiz ondan da sakındırmıştır. Gönlümüzde tutmamız gereken sözlerinden biri de şudur: Ve ezberlememiz gereken güzel sözlerinden biridir. Nerede ve nasıl olursan ol, Allah'tan kork. Nerede ne durumda olursan ol, Allah'tan kork. Tenhada da Allah'tan kork, insanların arasında da Allah'tan kork. Yatağa yatınca da Allah'tan kork. Alışveriş yaparken de Allah'tan kork. Her yerde, her zaman Allah'tan kork. Yaptığın kötülüğün arkasından hemen bir iyilik yap ki, o kötülüğü silip süpürsün. Bir kötülük yaptın. Hemen arkasından bir iyilik yap. Ben bu kötülüğü yapmamalıydım. İnşallah yapacağım bu iyilik yaptığım kötülüğü giderir düşüncesiyle, hemen bir iyilik yap diyor Peygamber Efendimiz. ve insanlarla güzel geçin, böyle buyuruyor. no problem. We can still communicate. İnsanlarla güzel geçin. Biraz önce de okumuştuk ya müslüman adam, kendisi ile iyi geçinilen, kendisi de başkalarıyla iyi geçilen buyuruyor Peygamber Efendimiz. Evet. İnsanlarla güzel geçin, buyuruyor. Rabbim bunları uygulamakta hepimizi muvaffak bil hayr kılsınr Sevgili kardeşlerim. Ve kavluhu. Bir başka sözü. no problem. We can still communicate. İşlerin en hayırlısı iki aşığı ucun ortasında olandır. Alimler bu hadisin manası sahihdir de, diyorlar sözü biraz senedi zayıftır diyorlar. Efendim, Bu bizde de çok kullanılır. Biraz da şaka yollu. Hayril umumu ortasuha derler yani. Orta, ortası Türkçe bir kelime malum. İşlerin en hayırlısı orta halli olandır. Aşırı olmayandır. Resulü Kibriya'nın gönülleri okşayan ve doğru dürüst bir hayatımız olmasını temin eden sözlerinden biri şu, sevgi veya sevme veya sevmeme konusundaki ölçüyü ortaya koyan şu sözü. Söz'deki güzelliğe bakınız, buyuruyor ki: Sevdiğini ölçülü sev. Birini seviyorsan ölçülü sev. Belki bir gün düşmanın olur. Onun için ölçülü sev. Ona söyleyeceğin şeyleri de ölçülü söyle. Bütün sırlarını verme. Bir gün düşman olabilirsin. O zaman boynun onun eline uzatmış olursun. Bu hadisin devamı da şöyle sevgili kardeşlerim. Düşmanını da düşmanından da ölçülü nefret et. Belki bir gün dostun olur. Düşmanına, düşmanlık göstermekte aşırı davranma. Belki bir gün dostun olur. Demek ki, sevgili kardeşlerim hep geleceği gözeteceğiz, dikkate alacağız. Severken ölçülü seveceğiz, düşman olurken de ölçülü bir şekilde düşman olacağız. Çünkü sevdiğinle bir gün git düşman olabilirsin. Düşmanım dediğin adamla da bir gün dostu olabilirsin. Onun için daima ölçülü olmak gerekir. Bazı dualarda kullandığı ifade çok dikkat çekicidir. Allah'ım, buyuruyor efendimiz. Senden bir rahmet niyaz ediyorum ki, Bu rahmet sayesinde kalbimi senin yoluna iletesin. Bana öyle merhamet et ki, kalbim senin yolunda olsun. Başka yola gitmesin. Bu rahmet sayesinde işimi yoluna koy. Perişan halimi derleyip toparla. Böyle yalvarıyor. Perişan halimi derleyip toparla. Kalbimi ve kimsenin görmediği yanlarımı ıslah eyle. Kalbini ve kimsenin görmediği yanlarını ıslah eyle. Görünen hallerimi ise daha iyiye götür. Ne kadar güzel. Ne kadar güzel, görünen hallerini daha iyiye götür. Amellerini makbul eyle. Yaptığım ibadetleri, hayı,r hayru hasenatı makbul eyle. Ve rızana uygun hale getir. Yaptığım işleri rızasına uygun hale getir. Doğru yolda kalmamı lütfeyle. Çünkü hiç belli olmaz. İnsan doğru yolda gider gider de, bir yerde sapıtıverir. Onun için Rabbim diyor, doğru yolda kalmamı lütfeyle. Hep doğru yolda kalayım. Akrabam ile aramızı kaynaştır. Demek ki, bu da çok önemli bir hususmuş sevgili kardeşlerim. Akrabam ile kaynaştır, ki iyi geçinelim. O benim en yakınımdır. Akrabamıdır, diğer insanlar içinde en çok korumam, gözetmem gereken onlardır. Ve onların da beni sevmesi gerekir. Onun için aramızı kaynaştır. Beni her türlü kötülükten koru Ya Rabbi, diyor. Beni her türlü kötülükten koru. Senden bunu niyaz ediyorum. Ve devamı şöyle bu duanın. Allah'ım, takdir buyurduğun her türlü beladan beni koru ve kurtar. Takdir buyurduğun, hakkımda takdir buyurduğun her türlü beladan beni koru ve kurtar. Şehitlere vereceğin sevabı bana da ver. Çünkü peygamberlikten sonra en önemli derece şehitlik derecesidir. Onun için Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem bize tavsiyede bulunuyor. Şehit olarak ölmeyi isteyin, buyuruyor. Şehit olarak. Onun için şehit yakınları, müteselli olmalıdır Peygamber Efendimizin bu sözünden. Demek ki aslında her mümin Şehit olmalı. Ama nasip olmuyor herkese. Şehitlere vereceğim sevabı bana da ver. Peygamber olamayacağımıza göre geriye şehitlik kalıyor yani, olunabilecek şey. Bahtiyarlara verdiğin hayatı bana da nasip eyle. Yani ahirette kendilerini bahtiyar edeceğin kullarına verdiğin, efendim, hayatı bana da lütfeyle. Senden şunu da niyaz ediyorum. Beni düşmanlara karşı muzaffer eyle. Rabbim bizleri de, bütün mü'min kardeşlerimizi de düşmanlarımıza karşı muzaffer eylesin. Memleketimizde ve İslam dünyasında gözü bulunan kafirlerin aleyhimize kurduğu tuzakları onların başlarına geçirsin. Resulü Ekrem'in güvenilir ravilerin birbirinden naklettikleri sohbetleri pek mükemmeldir. Ashab-ı Kiram ile yaptığı sahih bir şekilde de bize gelen sohbetleri pek mükemmeldir. Onun konuşmaları yaptığı hitabeler, ettiği dualar, kendisine sorulan sorulara verdiği cevaplar fevkalâde güzeldir, diyor. Ah, sevgili kardeşlerim. Dünyada onu dinleme ve onun güzel konuşmalarından istifade etme imkanından mahrum kaldık ama Rabb'im Firdevs cennetine Onunla beraber eylesin inşallah. Orada Onun sohbetini dinlemeyi hepimize nasibi müyesser eylesin. Ama benim güzel kardeşlerim. Ben sık sık tavsiye ediyorum. Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellemin mübarek ağzından çıkan sözler dikkatli Ashabı kiramı tarafından teybe kaydedilmiş gibi muhafaza edilmiş ve günümüze gelmiştir. Sahih hadisi şerifler. Onun için Efendimizle sohbet etmek istiyorsak ki, istiyoruz. Hadisi şerif okuyalım. Alalım hadis kitaplarını, mesela Riyazussalihini. Okuyalım. Evde okuyalım. Çocuklarımız da, eşimiz de dinlesin. Haftanın 2 günü, 3 günü, hiç değilse bir günü. Bu işe ayıralım. Efendimizi dinleyelim yarım saat. 45 dakika. Ne kadar dayanılıyorsa o kadar. Çünkü onun o mübarek sözleri, onun ağzından çıkan sözlerin Türkçesidir. Evimizde yankılansın. Kulaklarımız o güzel sözlerle dolsun. Çocuklarımızın kalbi o güzel Hadis-i şeriflerle olgunlaşsın, mükemmelleşsin. Ve Müellifimiz diyor ki, bazı kabile ve topluluklarla yaptığı antlaşmalarda kullandığı ifadeler hiç kimsenin ifadesi ile mukayese edilemeyecek kadar mükemmeldir, diyor. Çünkü Efendimiz çeşitli kabilelerle, topluluklarla antlaşmalar yapmıştır. O antlaşmalar günümüze gelmiştir. Mesela Hudeybiye Antlaşması böyledir. Allah rahmet eylesin. Muhammed Hamidullah'ın El vesaiku's siyasiye diye bir eseri vardır. Türkçeye de tercüme edilmiştir. Siyasi vesikalar manasında. Yani Efendimiz'in yaptığı anlaşmalar, antlaşmalar yazdığı yazılar bazı insanlara, kabilelere yazdığı yazılar bunlardır. Seyyidi Kainatın düzgün konuşması, etkili ve yerinde söz söylemesi, her türlü takdirin üzerindedir. Biz onu takdir edemeyiz diyor müellifimiz. O sözlerin mükemmelliğini biz takdir edemeyiz ancak böyle konuşabiliriz. Yaptığı işi bize söyle anlatıyor. Sultanı Enbiya Efendimizin öyle altın sözleri vardır ki, diyor. Sultanı Enbiya Efendimizin öyle değerl,i öyle altın sözleri vardır ki o sözlerin seviyesine erişilemez. Ben bu sözlerden bazısını derledim. Okuduk ya. Daha başka da var. Şimdi müellifimiz ezberlenecek bir takım sözler daha derlemiş. Derlediğim bu sözler şunlardır. Tandır kızıştı demek. Arapların hiç söylemediği bir sözmüş bu. O güne kadar hiç kullanılmayan bir söz. Resulü Ekrem Efendimiz bu sözü Huneyn Gazvesinde söylemiş. Savaşın iyice kızıştığını şiddetlendiğini anlatmak için tandır kızıştı demiş. Bir başka sözü Birinden bahsediyormuş Peygamber Efendimiz. Yatağında öldü demiş, yani savaş meydanında değil de, cihad ederken değil de, yatağında öldü. Bu da daha evvel kullanılmayan Arapların kullanmadığı bir sözmüş. Peygamber Aleyhisselam, bu hadisi Allah rızası için cihad etmek maksadıyla evinden çıkan kimsenin savaş meydanında şehit düşmeyiw evinde ölse bile Cenabı Hakk'ın onun mükafatını vereceğini anlatırken söylüyor. Hatırımızdan hiç çıkmamalı. Türkçesini de Arapçasını da ezberlemeliyiz. Mümin bir delikten iki kere sokulmaz. Yılan deliğinden iki kere sokulmaz. Yani bir kere yanıldın. Hata ettin. Ama ikinci defa yanılma. Şimdi bunu daha iyi anlamanız için şunu söyleyeyim. Ebu Azize diye Mekkeli bir şair vardı. Bedir gazvesinde esir düştü. Efendimiz aleyhinde şiirler söyleyen bir adamdı. Dedi ki Ya Resulallah, Ya Resulallah dememiştir de çünkü Ya Resulallah müminler söyler. Ya Muhammed demiştir. Ben fakir bir adamım. Çok çoluğum çocuğum var. Ne olur beni affeyle. Onlar ortada kalmasın. Şimdi Efendimiz bakmış ki, hem fakir hem çoluğu çocuğu var. Fidye verecek de parası yok. Peki hadi git. Ama demiş bundan sonra benim aleyhimde, İslamiyet aleyhinde tek bir söz söylemeyeceksin. Tamam mı? Tamam, demiş. Hiç söylemeyeceğim. Mekke'ye gitmiş. Yine başlamış. Uhud savaşına teşvik etmiş kafirle. Uhud Savaşı'na katılmış ve yine esir düşmüş. Efendimizin karşısına çıkarmışlar. Yine eğilip doğrulmaya başlamış. Beni bağışla, hata ettim, bundan sonra yapmam. O zaman Efendimiz buyurmuş ki, Bir mümin yılan deliğinden iki kere sokulmaz. Öldürün şunu demiş. Demek ki bir mümin yılan deliğinden iki kere sokulmaz. Uyanık olması lazım. Bir başka hadis-i şerifi. Bahtiyar kimse, yani Allah'ın Celle Celalühü, ve insanların yanında değerli olan kimse, başkasının başına gelen olaydan ibret alandır. Bahtiyar adam, değerli kişi, başkasının başına gelen olaydan ibret alan, ders çıkaran adamdır. Mümin böyle uyanık olması gerekiyor. Olan olaylardan ders çıkarması gerekiyor. Server'i Enbiya Efendimizin bunlar gibi daha nice hadisi şerifleri vardır. Bu hadislere dikkatle bakan kimseler ince hikmetler bulunmadığı zannedilen bazı sözleri üzerinde düşünenler, o sözlerden derin bir hayranlık duyarlar. Böyle diyor müellifimiz. Efendimizin Hadis-i Şerifi diye nakledilen, bir sözü insan ilk anda takdir edemiyorsa, üzerinde düşündüğü vakit o sözün ne kadar önemli ve değerli olduğunu görür, diyor. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'a arkadaşları demişler ki, Biz nice edebiyatçı gördük, Ana onlar arasında biz senden daha düzgün konuşan birini görmedik Ya Resulallah. Biliyorsunuz o devir edebiyatın zirvede olduğu devirdir. Biz çok şair, çok edip dinledik ama senin kadar düzgün konuşan kişi görmedik demişler. Efendimiz ne dedi acaba? buyurdu ki; ben niçin düzgün konuşmayacakmışım? Çünkü Kur'an Kur'an-ı Kerim, açık ve anlaşılır bir Arapça olan benim dilimde inmiştir. Kur'an-ı Kerim benim dilimde inmiştir. Niçin ben düzgün konuşmayayım? Bir başka seferinde yine Efendimize diyorlar ki; çok güzel konuşuyorsun Ya Resulallah. Bu nereden oldu? Nasıl oldu diye? Arapların en düzgün konuşanı elbette ben olacağım. Çünkü ben Kureyş Kabilesindenim. Ve devam buyuruyor. Arapçayı da en güzel konuşan Sadoğullarının arasında yetiştim. Yani süt annesi Hz. Halime'nin kabilesi Sadoğulları. Ben onların arasında yetiştim. Niye düzgün konuşamayayım? Sözü böyle bağlayalım. Diyor ki Müellifimizz Resulü Ekrem Sallallahu Aleyhi Vesellemin düzgün konuşmasının, etkili söz söylemesinin sebebi şudur: Peygamber Aleyhisselam Bedevi Arapların tatlı ve düzgün söz söyleme kabiliyetine sahiptir. Allah Teala, ona bu kabiliyeti lutfetmiştir. Bedevilerin, tatlı ve düzgün söz söyleme kabiliyetine sahiptir. Aynı zamanda şehirlilerin açık bir tarzda konuşma, anlaşılır bir şekilde söz söyleme ve parlak bir şekilde konuşma yeteneğine sahiptir. Şehirlilerde de bu vasıf vardır. Kendisi de şehirli olduğu için bu özelliğe sahiptir ve diyor ki müellifimiz, hepsinden önemlisi o hiçbir insanın elde edemeyeceği Ilahi Vahyin desteğini kazanmıştır. Allah Teala onu hep desteklemektedir. Cebrail Aleyhisselam onun hep yanındadır. Sıkıntıya düştüğünde hemen Cebrail Aleyhisselam imdadına yetişmiştir. O onun muallimidir. Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam bizim hocamız, bizin muallimimiz. Onun muallimi, hocası da Cebrail Aleyhisselam. Hocası Cebrail olan insanın da durumun elbette böyle olması lazım. Sevgili kardeşlerim, güzel bir sohbet yaptığımızı zannediyorum. Onun cihana bedel öözleri ile gönlümüzü, kulaklarımızı inşallah aydınlattık, parıldattık. Rabbim, onun hadis-i şeriflerini daha çok okumayı hepimize nasibi müyesser eylesin. Ve hepimizi onun şefaatine nail eylesin.
Süre: 00:00:59
Süre: 00:01:06
Süre: 00:01:35
Süre: 00:01:33
Süre: 00:01:55
Süre: 00:00:47
Süre: 00:02:17
Süre: 00:02:24
Süre: 00:00:52
Süre: 00:02:01
Süre: 00:02:25
Süre: 00:02:18
Süre: 00:03:22
Süre: 00:02:01
Süre: 00:00:55
Süre: 00:02:20
Süre: 00:05:24
Süre: 00:02:20
Süre: 00:02:29
Süre: 00:00:49