1. Bölüm: Yüceler Yücesi Cenâb-ı Hakk’ın Resûl-i Ekrem’in Şân ve Şerefini Yüceltmesi

2. Kısım: Allah Teâlâ'nın, Resûl-i Ekrem'e Beden ve Huy Güzellikleri, Din ve Dünya Üstünlükleri Vermesi

8. Fasıl: Peygamber Efendimiz'in Evliliği

Önceki Ders 22 Kasım 2015
Sonraki Ders 6 Aralık 2015

DERSİ PAYLAŞ:

Euzu billahi mineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi rabbil alemin. Vessalatü vesselamü ala seyyidina Muhammedin ve alihi ve sahbihi ecmain. Resulullah Efendimizin Allah katındaki değerini konuşuyorduk. Geçen dersimizde, daha doğrusu bir kaç dersten beridir Kadı İyaz'ın şu değerlendirmesini okuyorduk. Hayatın üç vazgeçilmezi vardır, demişti. Veya vazgeçilmez 3 esası vardır hayatın. İşte bunlardan birinin değeri az oluşundadır, ikincisinin değeri çok oluşundadır demişti. Biz bu değeri çok olan şeyler üzerinde konuşuyorduk. iktidar gibi, itibar gibi şeyleri ele alıyordu bu bölümde müellifimiz. iktidar yani güç, maddi güç, manevi güç şurada kalmıştık. Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellemin bir hadis-i şerifinde. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Resul-i Kibriya Aleyhi Ekmelüt Tahaya Efendimiz, bana sizin dünyanızdan şunlar sevdirildi buyurmak suretiyle üç şey sayıyor. Bana dünyadan kadın ve güzel koku sevdirildi. En büyük sevinci de namazda duymam sağlandı buyuruyor Peygamber Efendimiz. Şimdi Müellifimiz bu hadisi şerifi değerlendiriyor. Diyor ki; (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Efendimizin bu ifadesi neyi gösterir? Ne demek istiyor Peygamber Efendimiz? Sultani Enbiya Efendimize sevdirilen kadının ve güzel kokunun onun dünyası ile bir ilgisi bulunmadığını gösterir.Sizin dünyanızdan, bana sizin dünyanızdan üç şey sevdirildi. Yani bunlar sizin dünyanızı ait şeylerdir, buyuruyor. Benden ziyade sizinle alakalı olan şeylerdir bunlar demek istiyor. (Arapça metin okuyor) Peygamber Aleyhisselamın güzel kokuyu kullanması, kadınlarla evlenmesi dünyevi zevki için değil, kendisinin şahsi dünyevi zevk için değil, ahiret hayatı ile ilgili olarak daha çok sevap kazanması içindir. Bunu anlatacak müellifimiz şimdi. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Peygamber Efendimiz niçin evlenmiştir? Evlenmesindeki maksat nedir? Daha önce de ifade etmiştik sevgili kardeşlerim. Evliliğin bazı faydaları olduğu için Efendimiz evlenmiştir. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Güzel kokuyu ne için kullanıyor peki? Meleklerle bir araya geldiği zaman onlara güzel kokmak için Kullanmıştır. Melekler güzel kokuyu sever. Çirkin koku, kötü koku melekleri rahatsız eder. Onun için Peygamber Efendimiz diş temizliğine de dikkat ediyor. Ben onlarla konuşuyorum, ağzımın güzel kokması gerekir diyor. Ayrıca vücudumun da onlara güzel kokması gerekir diye güzel koku kullanıyor. Bir faydası bu. Bir başka faydası; (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Eşleriyle, hanımlarıyla beraber olma açısından uygun bir ortam sağlamak için. Güzel kokunun bir faydası da bu. Eşleri ile beraber olduğu vakit, onların hoşuna gidecek tarzda kokması için ve daha başka faydaları olduğu için Efendimiz güzel kokuyu kullanıyor. Demek ki insan eşine hoş kokmak için, her iki taraf için de söylüyorum. Erkek için de hanım için de aynı şekilde. Eşi kendisini daha çok sevsin, daha çok ilgilensin diye onun sevdiği güzel kokuyu kullanmak, demek ki sünnet oluyor. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Seyyidi Kainat Efendimiz güzel kokuyu ve eşleriyle beraber olmayı kendi zevki için mi istiyordu? Bundan çok zevk aldığı için mi acaba güzel kokuyu ve eşleri ile beraber olmayı arzu ediyordu? Hayır. Başkaları için seviyordu. Güzel kokuyu hem melekleri memnun etmek için kullanıyordu. Hem eşlerini hoşnut etmek için kullanıyordu. Peki kadınları yani evlenmeyi için seviyordu? Şehveti kontrol altında tutmak için. Evliliğin en önemli faydası Allah Teala'nın kullarına, erkek olsun, kadın olsun. Lütfettiği şehvet duygusunu, cinsel duyguyu kontrol altında tutmak için. Çünkü onun kontrol altında tutulmaması, insan için bir felakettir, sıkıntı getirir. Günaha girmesine vesile olur. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Resulü Ekrem Efendimizin Allah Teala'nın zatına mahsus yani Allah Teâlâ'ya yönelik muhabbeti ne içindi? Mevlasının büyüklüğünü, yüceliğini görmek içindi. Allah Teala'ya olan muhabbeti, sevgisi Allah Teala'nın büyüklüğünü, yüceliğini görmek içindi. Cenabı Hakk'ın huzurunda kulluğunu arz etmek içindi. Allah Teâlâ'ya kulluğunu arz etmek içindi. İşte bundan dolayı Allah Teala'nın zatına mahsus muhabbeti, bundan dolayı muhabbet besliyor Allah Teala Hazretlerine. Yani onun huzurunda kulluğunu arz edebilmek için. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) İşte bundan dolayı, Peygamberi Alişan Efendimiz sözünü ettiğimiz bu iki sevgi yani Allah sevgisi ile dünyevi sevgiyi birbirinden ayırmıştır. Dünyevi sevgiyle ilahi sevgiyi Peygamber Efendimiz birbirinden ayırmış. Ve şöyle buyurmuştur. (Arapça metin okuyor) En büyük sevinci namazda duymam sağlandı, buyuruyor Peygamber Efendimiz. En büyük sevinci ben namazda duyarım. Allah Teala bana bunu lütfetti. Yani kadınlarla beraber olmaktan da fazla. Kadınlarla insanlar ne için beraber olur? Veya insanlar karşı cinsle diyelim. Niçin beraber olur? Hem rahatlamak için, efendim. hem de günahlardan korunmak için. Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem diyor ki; benim ondan da üstün bir zevkim var. O da namaz kılarken aldığım zevktir. En büyük sevgi ben namaz kılarken duyarım, buyuruyor. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) En büyük sevinci namazda duymam lütfedildi bana, buyuruyor. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) İki cihan güneşi Efendimiz, Kadınların fitnesinden korunma hususunda, onlardan gelecek tehlikelerden korunma hususunda Hz. Yahya ve Hz. İsa ile aynı durumdadır. Yani erkek olmak itibariyle. Her ikisi de Peygamber olarak bunların her biri kadınların fitnesinden korunma hususunda aynı durumdadır. Onlardan Peygamber Efendimizin üstün tarafı Kadınlarla evlenmesi ve kadınların haklarını, evlendiği hanımların haklarını koruyup gözetmesindedir. Yani Hz.İsa da efendim, Hazreti Yahya da kadınlarla evlenmemişlerdir. Peygamber Efendimiz evlenmiştir. Bu Hz. Yahya'dan ve Hz. İsa'dan efendimizin Üstün tarafı diyor müellifimiz, kadınlarla evlenmesi ve kadınların haklarını koruyup gözetmesidir. Evleneceksin, bir de eşinin haklarını koruyup gözeteceksin, onu ezmeyeceksin. Onu rahatsız etmeyeceksin. Ona karşı görevim neyse bu görevi hakkıyla yapmaya çalışacaksın. (Arapça metin okuyor) Evlilik için, bir insanda bulunması gereken, insana gerekli olan güç ve kuvvet ne ise Cenabı Hakk o gücü kuvveti Seyyidi Kainat Efendimize vermiştir. Evlilik için, bir insanın muhtaç olduğu her şeyi Allah Teala, Peygamber Efendimize vermiştir. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Hatta bu konuda Allah Teala Peygamber Efendimize daha fazlasını vermiştir. Yani insana gerekli olan güç ve kuvvetin daha fazlasını ona vermiştir. İşte bundan dolayıdır ki Fahri Cihan Efendimize başka kimselere vermediği kadar çok kadınla evlenme izni vermiştir. Efendimize, Allah Teala erkeklik gücünü fazlasıyla verdiği için de daha çok kadınla evlenmesine izin vermiştir. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Enes Bin Malik Radiyallahu Anh'ın şöyle söylediği rivayet edilmiştir. Biliyorsunuz Enes 9 yaşında veya 10 yaşından itibaren 10 yıl süreyle Efendimize hizmet etmiştir. Şöyle diyor bu konuda; Fahri Alem Efendimiz, gece veya gündüzün belli saatlerinde hanımlarıyla beraber olmak için kendilerini ziyaret ederdi. Yani sabahları hanımlarını, ihtiyaçlarını öğrenmek için evlerine uğrar. isteklerini öğrenirdi. Ayrıca gündüzün veya gecenin bazı saatlerinde onlarla beraber olmak maksadıyla onların evlerine giderdi Peygamber Efendimiz. O sırada 11 hanımı vardı. 11 hanımı vardı. Bazı rivayetlerde o sırada 9 hanımı vardı dendiği de, dediğini de görüyoruz. Demek ki Efendimiz Sallallahu Aleyhi Veselleme, Allah Teala o kadar erkeklik gücü lütfetmiş ki, bu kadar hanımıyla beraber olabiliyor. Bu konuda Daha başka hadis-i şerifler var. Müellifimiz onları da almış. Şimdi size onları da okuyacağım. (Arapça metin okuyor) Enes Bin Malik bir rivayetinde diyor ki; (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Biz diyor, kendi aramızda, Ashab-ı Kiram kendi aramızda şöyle konuşurduk diyor. Resule Ekrem'e, Allah Teala cinsel bakımdan 30 erkek gücü vermiştir. Diye konuşurduk diyor. Ashab-ı Kiram. Bunu İmam Nesai rivayet etmiştir. (Arapça metin okuyor) Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellemin hizmetkarları vardı. Bu hizmetkarlardan biri Ebu Rafi'dir. Ebu Rafi de Bunu böyle söylemiştir. Yani Enes den başka Ebu Rafi de bunu böyle söylemiştir. Yani Peygamber Efendimize 30 erkek gücü verildiğini biz konuşurduk demiştir. Şimdi birazdan bir hanımın rivayetini okuyacağım size. Selma adlı hanım.Bu Ebu Rafi'nin hanımı. O da Peygamber Efendimizin hizmetkarı. Birazdan onu okuyacağım. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Tabiin alimlerinden Tavus İbni Keysan var. Tabiin kimdir? Ashabı kiramı gören insanlara tabii iyi gidiyoruz, değil mi efendim? Sahabe, tabii. Tabii kelimesinin çoğulu tabiin. Tabiin neslinden olan Tavus bin Keysan şöyle demiştir: Peygamber Aleyhisselama 40 erkek gücü verilmiştir. O da böyle rivayet ediyor. Demek ki böyle rivayet de var. (Arapça metin okuyor) Bu rivayetin bir benzeri tabiin neslinin çok ibadet etmesi ile tanınan zahit bir alimi var. Safvan ibn-i Süley. O da aynı şekilde rivayet etmiştir. Biz böyle biliyorduk demişlerdir. (Arapça metin okuyor) Biraz önce sözünü etmiştim. Peygamber Efendimizin hizmetkarı Ebu Rafi'den bahsetmiştim. Onun hanımı Selma da Efendimizin hizmetkarıdır demiştim. İşte o Selma Hanım, diyor ki, (Arapça metin okuyor) Selma Hanım diyor ki; Peygamber Efendimizin oğlu İbrahim'in ebesi. Hz. Hasan'ın, Hz Hüseyin'in ebesi olan bir hanımdır bu Selma Hanım. Onların, onları dünyaya getirirken yanlarında bulunmuş. ve hizmet etmiş Selma Hanım. Diyor ki Nebiyyi Ekrem Sallallahu Aleyhi Vesellem bir gece, 9 hanımını ayrı ayrı ziyaret etti diyor. Bir hanım da aynı şeyi rivayet ediyor. Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem hanımlarına karşı görevlerini yerine getirmek için böyle davranıyor. Çünkü kadınların da erkekler üzerinde hakkı vardır. Evli olan insanlar, eşlerine karşı bu görevlerini yerine getirmeleri icab eder. Demek ki Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem bir gecede bu kadar hanımını ziyaret edebiliyor ve onlarla beraber oluyor. Şöyle devam ediyor Selma Hanım: (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Her bir hanımının yanında, diğer hanımının yanına gitmeden boy abdesti almıştır. Ebû Rafi diyor ki, Ya Resulallah böyle yapacağınıza Hepsini dolaştıktan sonra hanımlarınızın efendim, bir boy abdesti alsanız olmaz mı? Efendimiz ne buyuruyor ki, böylesi daha hoştur. Daha temizdir, diyor. Gerçi bir başka rivayet daha var. Orada da Efendimizin hepsini dolaştıktan sonra boy abdesti aldığı da rivayet ediliyor. Demek ki duruma göre, yerine göre böylesi daha hoş, daha temizdir demekle beraber öyle yaptığı da oluyor. Olmuştur. Şimdi bu peygamberler sevgili kardeşlerim farklı insanlar. Allah Teala onlara farklı güçler vermiştir. Manevi, maddi güçler vermiştir. İnsanlara, Allah'ın dinini tebliğ ederken, onlarla karşılaştığı sıkıntıları halletmek için, tahammül etmek için manevi güç verdiği gibi maddi güçten buradaki kastımız, konumuzla alakalı olması itibarıyla cinsel güçtür. (Arapça metin okuyor) Bir defasında Hazreti Süleyman şöyle demişti: Efendimiz anlatıyor bunu. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Hz. Süleyman bir defasında şöyle demiş Efendimizin anlattığına göre. Ben bu gece 100 hanımımı veya 99 hanımı varmış. Dolaşacağım yani onlarla beraber olacağım demiş ve dediğini de yapmıştı, diyor Peygamber Efendimiz. İşte diyor ki: Ben eşlerim ile beraber olacağım. Bu gece beraber olacağım ve onlardan birer çocuk doğacak. Onların her biri de mücahit olacak,Allah yolunda cihad edecek demiş. Fakat inşallah dememiş. Inşallah demediği için ,yani Allah dilerse böyle yapacağım demediği için, Sadece hanımlarından bir tanesi hamile kalmış. O da sakat bir çocuk dünyaya getirmiş. Demek ki insan, Peygamber de olsa, bazen böyle hata yapabiliyor. Yani söylememesi gereken bir sözü söylüyor. İnşallah desevmiş, efendimizin anlattığına göre, muradı hasıl olacakmış ama olmamış. (Arapça metin okuyor) Peygamber Efendimizin amcazadesi, en çok hadis rivayet edenlerden biri olan Abdullah İbn Abbas Radıyallahu Anhuma diyor ki, (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Şöyle diyor İbni Abbas Hazretleri. Hz. Süleyman'ın belinde 100 veya 99 erkeğin erlik suyu vardı. Allah Teala ona öyle bir imkan lütfetmişti. Çünkü 300 karısı vardı. 300 de cariyesi vardı. Demek ki, sevgili kardeşlerim Allah Teala peygamberlere farklı imkanlar lütfediyor.Farklı güçler bağışlıyor. Bunu da kullarına göstermek için, yani ben arzu edersen, dilersem her şeyi yapabilirim diye bize bunu göstermek için bazı kullarına, peygamber kullarına böyle imkanlar lütfediyor. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Müfessir Ebubekir Nakkaş var. Hicret'in 351 yılında vefat etmiş, yani Miladi 962 tarihinde vefat etmiş. Bir alim. Bir müfessir. Yani Hicri 4. asırda yaşamış bir alim. O ve daha başka alimler diyorlar ki; Hz. Süleyman'ın 700 karısı vardı. 300 de cariyesi vardı demişler. Evet. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Davud Aleyhisselam'ın, yani Hz. Süleyman'ın babası Davud Aleyhisselam'ın ki zahid bir insandı yani dünyaya değer vermeyen bir insandı. Ve elinin emeği ile geçinirdi. Çalışır, zırh yapardı ya Kur'an-ı Kerim'de anlatılıyor. Allah Teala ona o imkanı vermiş Zırh yapıyor savaşlarda kullanılacak zırh. Biz demiri Davut için yumuşaklık buyuruyor Allah Teala Hazretleri. Yani sanatı demircilik. Davut Aleyhisselam zahid bir insan. Elinin emeğiyle geçinen bir insandı. Bununla beraber 99 hanımı vardı. (Arapça metin okuyor) Uriyya adlı birinin ölümünden sonra onun karısıyla evlendi. O da ayrı bir olaydır. Müellifimiz teferruatını vermiyor. Onunla evlenince eşlerinin sayısı 100 oldu diyor. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Allah Teala Kuran'ı Kerim'de bu olayı, bu olaya şu ayeti kerime ile işaret buyurmuştur. İki kardeş aralarında çözemedikleri bir dava oluyor. O davayı çözmesi için Hazreti Davud'un huzuruna geliyorlar. Biri davalarını Sad suresinin 23. ayeti kelimesinde buyurulduğu gibi şöyle anlatıyor. Bu benim kardeşimdir. Onun 99 koyunu, benim ise bir koyunum var. Mecazi olarak demek ki böyle anlatılıyor diyor Davut Aleyhisselam. Asıl anlatılmak istenen şeydir dinliyor, hanımlarıdır demek istiyor. Onun 99 koyunu, benim ise bir 1 tane koyunum var. Buna rağmen o tek koyunu da bana ver dedi. ve tartışmada bana baskın çıktı. Böyle. Bunun teferruatına biz bilemiyoruz tabi. Müellifimiz böyle anlatmış. Biz koyun diye okuyoruz, koyun diye anlatıyoruz. Bu aslında bir hanım diyor, yani karını boşa da bana ver manasında değil de, onun talip olduğu bir eşi herhalde var. Onu sen alma ben alayım demiş Hazredi Davud. Bize neyi anlatıyor bu? İşin teferruatı bizi şu anda ilgilendirmiyor. Allah Teala peygamberlerine .öyle güçler vermiştir. Muhtelif peygamberlerine böyle güçler vermiştir. Belki hepsine de vermiştir ama biz bilmiyoruz. Çünkü Demek ki, Hz. Davut, Hz. Süleyman zamanında daha çok kadınla evlenme adeti varmış. Ama Peygamber Efendimizin şeriatında bu dörde indirilmiş. Yani en fazla bir insan 4 kadınla evlenebilir. Geçen dersimizde söylediğimiz gibi ayet-i kerimede deniyor ki, en iyisi bir tanedir, en hayırlısı bir tanedir. Efendim. Ama ihtiyacı olan, zaruret duyan dörde kadar evlenebilir. (Arapça metin okuyor) Enes İbni Malik Radıyallahu anh, Peygamberi Zişan Efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Efendimiz buyuruyor ki şu dört özelliğimle Allah Teala beni insanlara üstün tuttu. Allah Teala bana insanlardan farklı olarak şu 4 özelliği verdi. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Allah Teala'nın bana verdiği özelliklerden biri cömertliktir. Ben herkesten cömertim. Hani şeyde anlatıyor ya sahabi. Ramazan ayı gelince Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem esen rüzgardan daha cömert olurdu. Adam geliyor. Efendimiz ona mutlaka bir şey verme ihtiyacını hissediyor. Yanında varsa veriyor. Elinde imkanın varsa veriyor. Yoksa diyor ki, filan yerden şöyle bir beklentim var o zaman gel, sana istediğini vereyim diyor. Veya adam çok muhtaç durumda ise, Efendimizin de elinde bir şey yoksa git diyor ihtiyacını satın al. Benim adımı. Ben borçlanayım. Sonra elime geçince ben öderim diyor. Bu da mümkün olmuyorsa, ona güleryüzle kusura bakma elimde yok filan diye en adeta özür dileyerek onu gönderiyor. Bu Efendimiz'in cömertliğidir. Rabbim hepimize nasip eylesin. Ikincisi cesaretim diyor. Allah Teala, bana Cesaret verdi. Diğer insanlarda olmayan cesaret bende vardır. Cinsi kudretimle de diğer insanlara Allah Teala beni üstün yaptı diyor. Ve (Arapça metin okuyor) Düşmanlarıma karşı güç ve kuvvet kullanma bakımından da Allah Teala bana üstünlük verdi, diyor. Düşmanlarımı mağlub etme imkanını bana lütfetti diyor. Sevgili kardeşlerim, Kadı İyaz, müellifimiz, hayatın vazgeçilmez 3 esası bulunduğunu söyledi. Birincisini anlattı. Yani az yemek, az uyumak. Bunlar çok değerli şeylerdir dedi. Sonra hayatın vazgeçilmezlerinden ikincisini ele aldı. Bu da çok oluşuyla değerli olan şeylerdi. Çok oluşuyla değerli olan şeyleri ikiye ayırdı müellifimiz. Biri iktidar dediğimiz güç. Erkeklik gücü de buna dahil. İşte onun için onu uzun uzun anlattı. Şimdi çokluğuyla insanların iftihar ettiği ikinci şey itibar sahibi olmak. Çokluğu ile övünülen şeyler, ikidir dedi. Biri iktidar sahibi olmak güç sahibi olmak. İkincisi de itibar sahibi olmak. Şimdi, buna geçiyoruz. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Itibar sahibi olmak, hem alimlere göre değerlidir, hem de adetlere ve geleneklere göre itibar sahibi olmak değerli bir şeydir. Insan toplumda ne kadar itibar sahibi olursa gönüllerdeki yeri de o kadar büyük olur, diyor müellifimiz. Toplumda insan ne kadar itibar sahibi olursa, daha çok sevilir, ona göre sevilir, diyor. Ve şöyle devam ediyor; (Arapça metin okuyor) Allah Teala, Ali İmran suresinin 45. ayeti kerimesinde İsa Aleyhisselam hakkında şöyle buyurmuştur. (Arapça metin okuyor) Buyuruyor ki Allahu Teala; benim İsa kulum dünyada da itibar sahibidir, ahirette de itibar sahibidir. İsa kulumu, Hazreti İsa'yı tanıtırken böyle söylüyor. Diğerleri itibar sahibi değil mi? Elbette onlarda itibar sahibi de, Hz İsa'dan söz ederken böyle geçiyor ayet-i kerimede. Bu itibarla müellifimiz de onu misal olarak buraya almış. Yoksa peygamberlerin her biri itibar sahibidir. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Itibar sahibi olmanın, afeti de var, tehlikesi de vardır. Afeti büyüktür, tehlikesi büyüktür. Hatta itibar, bazı insanların ahiretine de zarar verir, diyor müellifimiz. Çok iyi itibar sahibi olan insan, gurura kapılır. Kibire kapılır. Dolayısıyla ahiretini de perişan eder. Demek ki, hatırlı, itibarlı olan insanlar kendilerine daha çok dikkat etmelidir. Yoksa şeytan ve nefis onu uçurumdan aşağıya atar. Kendini aşırı derecede büyük görür. Ben bu kadar saygı görüyorum, insanlar bana itibar ediyor der. gurura kapılır, kibire kapılır ve ahiretini de mahveder. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Işte bundan dolayı, bazı alimler itibar sahibi olmayı kötülemiştir. Itibar sahibi olmamayı yani kendisini insanların bilip tanımamasını daha değerli kabul etmişlerdir. En iyisi bilinmemektir, demişler. Şöhret afettir derler ya, ki doğrudur. Kısacası böyle ifade etmişlerdir, şöhret afettir. Felakettir, tehlikedir. Çünkü meşhur adamlar, kendilerini başkalarından üstün görürler, gurura kapılırlar. Ahiretlerini de mahvederler, Allah korusun. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Nitekim, bilinmemek, tanınmamak dinde makbul sayılmıştır. Bilinmemek, tanınmamak bizim dinimizde makbul sayılmıştır. Şöhret sahibi olmak ise kötü görülmüştür. Burada hadis-i şerifi hatırlayalım sevgili kardeşlerim. Efendimiz, bir hadis-i şerifinde buyuruyor ki: Öyle insanlar vardır ki saçı başı dağınıktır. Yüzü gözü toz toprak içindedir. Insanlar ona değer vermez. Onlar, bu iş şöyle olacak diye yemin etseler Allah Teala onu kırmaz. Dediklerini yapar, buyuruyor. Hani insanların deli diye alay ettikleri birtakım kişiler vardır ki, aslında onlar Allah katında itibar sahibidir diyor Peygamber Efendimiz. Şöyle olacak deseler, Allah Teala onları kırmaz, dediklerini yapar diyor. Bu da, yani görünüşe aldanmamak gerektiğini söylüyor. İtibar sahibi olmamanın da güzelliğini ifade ediyor. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz peygamberlikten sonra olduğu gibi peygamberlikten önce de cahiliye devrinde yani, halkın gözünde şeref ve itibar sahibi bir insandı. O devirde de, peygamberlikten önce de insanlar ona itibar ederlerdi. Onun insanların gönlünde yüksek bir yeri ve değeri vardı, diyor. Ki işte El-Emin diye Efendimize itibar ediyorlar. Daha peygamber olmadan önce bile öyle tanılıyor. Öyle seviliyor ve sayılıyor. Emin, El-Emin. Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem peygamber olduktan sonra, ona inanmayan kişiler bile kıymetli mallarını ona emanet ediyorlardı. Bir yere giderken bu senin yanında kalsın. Adam mı yok güvendiğiniz? Madem inanmıyorsunuz. Ne tuhaf bir şeydir değil mi? Hayret. Insanoğlu ne gariptir. Efendimizin güvenilir bir insan olduğundan hiç şüpheleri yok. Altınlarını, incilerini ona teslim ediyorlar. Senin yanında kalsın. Ben ticaret için filan yere gidiyorum, neyse yani bir işleri var. Efendimiz de peki diyor, alıyor. Hicret edeceği sırada, bildiğiniz gibi, bu malları Hz. Ali'ye teslim ediyor. Bu falanındır, bu filanındır. Onları kendilerine teslim et, diyor. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Kafirler, Peygamberi Zişan Efendimizin getirdiği İslam dinini yalanlıyorlardı. Onun ashabına işkence yapıyorlardı. Hatta kendisine, Peygamber Efendimize gizlice tuzaklar kuruyorlar. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Fahri Cihan Efendimizle insanlar karşılaştıkları zaman, ona saygıda kusur etmiyorlar. Hürmet gösteriyorlardı. Isteğini yerine getiriyorlar, inanmayanlar için söylüyoruz yani. Inananlar elbette öyleydi zaten de. Insanların yanındaki itibarından bahsediyor müellifimiz. Yani, Peygamber Efendimize inanmayanlar bile onunla karşılaştıkları vakit, 1-2 müstesna adam var. Ebu Cehil gibi. Amcası Ebu Leheb gibi, çizgi dışı adamlar. Aşırı İslam düşmanı, peygamber düşmanı. Ama onun dışında Peygamber Efendimize inanmayan kişiler Efendimize itibar gösteriyorlardı. Öyle bir tesir var ki insanların üzerinde, onu gördükleri vakit kendisine saygı duyma mecburiyetini hissediyorlar. Ona saygıda kusur etmiyorlar ve isteklerini yerine getiriyorlardı. Hani hatırlayın. Adam gelmiş, tüccar. Mekke'de bir şeyler satıyor. Ebu Cehil almış malını ve parasını vermiyor. Adam zor durumda kalmış, ağlıyor. Vermiyor paramı diye. Diyorlar ki; Muhammed'e söyle, o istesin senin paranı. Ebu Cehil, Peygamber Efendimizin düşmanı. Adamı yanına alıyor. Ebu Cehil'in evine gidiyor. Adamın parasını ver diyor. Hiç sesini çıkarmadan içeri gidiyor, adamın parasını getirip veriyor. Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellemin karşısında öylesine hürmet duygusu hissetmek mecburiyetini hissediyor ki hiçbir şey söyleyemiyor. Gidiyor, adamın parasını veriyor. Adama da hadi selametle, işine git diyor. (Arapça metin okuyor) Bu tür olaylar, bu manada ki olayların bir kısmı ileride yeri gelince zikr edilecektir, diyor. Yani Efendimizin insanlar yanımdaki değerinden bahsedeceğiz. Bu anlattığım olay gibisi gibi olayları anlatacağız. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Peygamber Aleyhisselam'ı ilk defa görenler, onu görür görmez, korku hissi ile karışık bir hürmet duyuyorlar. Peygamber Efendimizi gördükleri vakit, bir heybet onların üzerinde etkisini gösteriyor, Efendimizin heybeti, Ve bir tür korkuyla karışık saygı duyuyorlar. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Hanım sahabelerden Mahreme kızı Kayle var. Kayle binti Mahreme. O anlatıyor. Fahri Cihan Efendimizi görür görmez irkildiğini ve titremeye başladığını söylüyor. Efendimizi görmeye gelmiş. Hiç görmemiş hayatında. Efendimiz de o sırada mescidde arkasını bir yere dayamış, dizlerini dikmiş, hani fakir,yoksul, kimsesiz adamlar gibi böyle, Ellerini de dizlerine kavuşturmuş. Kucaklamış yani dizlerini. Öyle duruyor. Onu o vaziyette görünce, titremeye, korkmaya başlamış. Demişler ki; Ya Resulallah bu kadıncağız korkuyor, titriyor filan demişler. (Arapça metin okuyor) Zavallıcık, kendine gel, sakin ol, buyurmuş. Bu hanım, Kayla Hanım, Efendimize hicret etmiş bir hanım. Evet onu bu vaziyette görünce, koskoca bir Peygamber böyle nasıl oturur diye de hayret ediyor ama onun görüntüsünden de böyle bir çekinme duygusu hissediyor. Titremeye korkmaya başlıyor. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Ebu Mesut el-Ensari var. Radıyallahu anh, o anlatıyor. Bir adam iki cihan güneşinin huzuruna çıkmıştı diyor. Korkuya kapıldı. Adam Peygamber Efendimizi görür görmez, onun heybetinden dolayı korkuya kapıldı. (Arapça metin okuyor) Efendimiz o adama buyurdu ki; (Arapça metin okuyor) Adama buyuruyor ki Efendimiz: Rahat ol. Ben kral değilim. Neyimden korkuyorsun? Ya insanlar kralların, meliklerin karşısında korkar. Ben kral değilim. Ne diye korkuyorsun? Hadisin tamamı şöyle. Ben Kureys Kabilesinden kuru et yiyen bir kadının oğluyum. Benim neyimden korkuyorsun? diyor. Onu öyle teskin ediyor. Anası, babası sade bir hayat süren biriyim. Kral değilim ki benden korkarsın diyor. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Evet kainatın efendisi Sallallahu Aleyhi Vesellem, bir kral değildi. Ama Allah Teala kendisine nübüvvet lütfetti, peygamberlik lütfetti. Onun için büyük bir değere sahip oldu Seyyidi Kainat Efendimiz. Allah Teala ona risalet bahşetti. Böylece Cenabı Hakk'tan aldığını halka tebliğ etti. Bir nübüvvet var, bir risalet var. Nübüvvet nebi, daha önceki peygamberin getirdiği şeriat ile amel edenadam. Resul, kendisine ilahi buyruklar gelen, kitap gelen Peygamber demektir Resul. Hem Efendimiz nebi idi, hem resul idi. Böylece Cenab-ı Hakk'dan aldığını halka ulaştırdı, tebliğ etti. Böylece yüce bir makama erdi. Dünyada kendisine büyük ikramlar verildi. Allah Teala kendisine dünyada büyük ikramlar nasip etti. Bütün bunlar bir insanın çalışmakla elde edemeyeceği en son, en en üstün, en yüce mertebedir, diyor müellifimiz. Allahu Teala, ona insanların çalışmakla elde edemediği edemeyeceği nice lütufları bağışlamıştır. Makamını yüceltmiştir Allah Teala. (Arapça metin okuyor) (Arapça metin okuyor) Allah Teala, Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem'e, ahirette ise insanların efendisi olma mertebesini lutfetmiştir. Seyyidü Veledi Adem. Ademoğlunun Efendisi makamını lütfetmiştir. Bunu da Efendimiz zaman zaman tekrarlanmıştır. Ene Seyyidü Veledi Adem. Ben insanğlunun, Ademoğlunun efendisiyim. Ama ben bunu, gururlanmak, kibirlenmek için söylemiyorum, diyor. Allah Teala bana bu imkanı lütfetti diyor. Aziz Allah Celle şanuhu. (Arapça metin okuyor) Daha önceki bahislerde olduğu gibi bu bahiste de Peygamberi Alişan efendimizin yüce şanını ele alıp, işledik. diyoru müellifimiz ki, Rabbim de lütfetti. tam bu bahis bitince ezan da okundu. Elhamdülillah. İnşallah önümüzdeki derste, yeni bir bahse başlayacağız. Rabbim tekrar görüşmeyi, buluşmayı nasibi müyesser eylesin. Yüce Rabbim hepimize hayırlar ve afiyetler ihsan eylesin. Sıkıntılarımızı izale buyursun. Hastalarımıza afiyetler ihsan eylesin. Hepimizi, evladımızı, torunlarımızı salih kullarından eylesin. İslam dünyasında, memleketimizde sıkıntıda olan bütün kardeşlerimizin muini ve muzahiri olsun. Filistin'de, Suriye'de, Mısır'da, Irak'da, Arakan'da, Doğu Türkistan'da, dünyanın daha başka yerlerinde kafirlerin, zalimlerin zulmü altında inleyen kardeşlerimize Rabb'im yardımcı olsun. Bizi de Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellemin şefaatine nail eylesin. Amin Elhamdülillahi Rabbil alemin, El Fatiha.

BU DERSE AİT KISA VİDEOLAR