Euzu billahi mineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi rabbil alemin. Vsselamu Aley seyyidinâ Muhammedin. Ve alihi ve sahbihi ecmain. Pek kymetli kardeşlerim Şifa-i Şerif dersimize başlıyoruz. Birinci bölümü okuyoruz. 3. kısımdayız. Henüz birinci birinci bahsi, birinci faslı okuyoruz. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimizin Allah Teâlâ'ya yakınlığı konusunu işliyoruz. Kitabınızın 224. sayfasındayız. 426 numaralı Hadisteyiz. Kadı İyaz diyor ki; ve ruviyye Rivayet edildiğine göre hem muhaddis hem ünlü bir abit olan Süreyç İbni Yunus, ki vefatı 235, miladi 849. Şöyle demiş; Şöyle bir rivayet naklediyor bu zat. Allah Teala'nın bir kısım melekleri vardır. Bu melekler yeryüzünde dolaşırlar. Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimize olan hürmet lerinden dolayı adı Ahmet ve Muhammed olan kimselerin evlerini ziyaret ederler. demiş bu zat. Demek ki; meleklerden bir kısmının görevi bu. Adı Ahmet, Muhammed olan kişilerin evlerini ziyaret etmek. Şimdi bir muhaddisten, bahsedeceğiz. Kadı ve muhaddis, İbni Kani Mucemüs Sahabe adlı eseriyle tanınan, yani Ashab-ı kiramın hayatına dair ünlü bir eserdir bu. Kadı İyaz'dan çok önce vefat etmiş, yaşamış bir adam. 351 O ashab-ı kiramdan Ebul Hamra vasıtasıyla şöyle bir Hadis bir rivayet ediyor. Buna göre Sultanı Enbiya Aleyhi Ekmelüt Tahaya Efendimiz şöyle buyuruyor. Şimdi Efendimize kulak verelim. Buyurmuşlar ki; Evet. Efendimiz buyuruyor ki; Allahu Teala beni Miraç'a çıkardığında arşın üzerinde şöyle bir yazı gördüm. Allah Teala'nın arşının üzerinde şöyle bir yazı. La ilahe illallah Muhammedün Resulullah Ben Muhammed'i Ali ile destekledim. Hz.Ali ile desteklediğini Allah Teala ifade eden böyle bir ibareyi ben arş üzerinde gördüm diyor. La ilahe illallah muhammedur Rasulullah. Hadi hep beraber bu kelimeyi tevhidi söyleyelim. La ilahe illallah Muhammedun Resulullah. Bu kelimeyi tevhit arşın üzerinde yazılıymış. Tefsir kitaplarında şöyle bir bilgi var. Kehf suresinin 82. ayeti kerimesine göe Hızır Aleyhisselam şöyle diyor. Bu ayeti kerimeyi, Kehif suresinin 82, ayeti kelrmesini, yani Hz. Hızır ile Hz. Musa kıssasının anlatıldıdığı Ayetlerin tefsirinde şöyle geçiyor. Hz. Hızır diyor ki doğrulttum duvar, hani bir köye gittiler. Yemek istediler, kendilerine bir şey vermediler. Fakat bir yıkılmak üzere bulunan bir duvar gördüler. Hızır sırtını verdi, o duvarın düzeltiverdi. O olayı hatırlayalım. Doğrulttum duvar o şehirdeki iki yetim çocuğa aitti. Duvarın altında bu çocuklara miras kalan bir hazine vardı. Bunları biliyoruz. Kur'an-ı Kerim'de bunlar anlatılıyor. Rivayet edildiğine göre Abdullah İbni Abbas Radıyallahu Anhuma bu ayeti kerimeyi tefsir ederken şöyle diyor. Efendimizin amcazadesi İbni Abbas Hazretleri. Kale İbni Abbas diyor ki duvarın altında altın bir levha vardı. Yani Hızır Aleyhisselam böyle demiş. O levhanın üzerinde şu yazılıydı. Rivayette Şifa nüshalarında var. Bu ibarede şu yazılışmış. Duvarın altında altın bir levha vardı, o levhanın üzerinde şu yazılıydı. Ben şu adama şaşarım. Hem samimiyet ile kadere iman etmiştir. Ben kadere inanıyorum demiştir. ki kaderi inkâr edenler de var biliyorsunuz, günümüzde de var, eskiden de vardı. Ben kadere iman ediyorum demiştir. Hem de kendisini helak edercesine rızık peşinde koşar. Rızık peşinde koşmak normal de, bir de daha çok kazanayım, daha çok mal edineyim diye rızık peşinde koşar. Ben bu adama şaşarım. Kadere inanıyorsan neden aşırı derecede rızk peşinde koşuyorsun? Yazı bundan ibaret değil devam ediyor. Bak, bakalım o levhada, altın levhada daha neler yazılıymış. Ben şu adama da şaşarım yazılıymış orada. Cehennemin varlığına samimiyetle iman etmiştir. Cehennem var diye inanıyor ve iman ediyor. Tamam. Hepimiz elhamdülillah buna iman ediyoruz. Sonra da kahkaha atıp durur. Ben bu adama şaşarım. Yani cehennemin var olduğuna inanıyorsan, kendini bırakıp böyle kahkahalarla yaşamanın ne manası var? Cehenneme inanıyorsan o halde daha derli toplu bir hayat sahibi ol. Kendini bırakma. Kahkahalar atıp durma. Evet. Peygamber Efendimiz kahkaha ile hiç gülmüş müdür? Hayır. En fazla azı dişleri görününceye kadar gülerdi ama öyle kahkahayla değil. Bitmemiş. Daha yazı şöyle devam ediyor. O yazıda deniyor ki; ben şu kimseye de şaşarım. Şunu açıkça görüyor ki o kimse, dünya içinde yaşayan herkesle birlikte halden hale girip duruyor. Dünya devamlı değişip duruyor. Bunu gördüğü halde dünyaya gönül bağlayan adama şaşarım. Dünya, halden hale giriyor. Değişip duruyor. Efendim, bir kararda değil dünya. Kimilerini alıyor götürüyor. Bu alayları gördüğü halde, dünyaya gönül bağlayan, sanki hiç ölmeyecekmiş gibi, dünyada kalmak isteyen, ona göre tedbirler alan adama şaşarım. Yazı şöyle bitiyor. Muhammedün Abdihi Ve Resulihi. Ben Allah'ım. Allahü Teala'nın sözleri imiş bunlar. Ben Allah'ım. Benden başka bir ilah yoktur. Muhammed de benim kulum ve Rasulümdür. O ibarede bunlar yazılıymış. Demek ki Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellemin Allah Teala'nın kulu ve Resulü olduğu da o levhada yazılıymış. Elhamdülillah biz buna bütün gönlümüzle inanıyoruz. Hiçbir şüphemiz yok. Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem, Allah'ın kuludur ve Rasulüdür. Rabbim bizi, hepimizi bu iman ile haşreylesin. Ünlü muhaddis ve müfessir, Efendimizin amcazadesi Abdullah İbn Abbas Radıyallahu Anhüma'dan rivayet edildiğine göre cennetin kapısında şöyle bir yazı vardır. Cennetin kapısında. Neymiş acaba? Şüphe yok ki Allah benim. Yazı böyle başlıyor, şüphe yok ki Allah benim. La ilahe illa ene, Benden başka hiçbir ilah yoktur. Muhammedun Resulullah. Muhammed de Allah'ın Resulüdür. La İlahe İllallah Muhammedurrasulullah diyen müminlere azab etmem. Elhamdülillah. Kelime-i Tevhidi söyleyen kişilere ben azab etmem yazılıymış cennetin kapısında. O halde bir daha bütün gönlümüzde ve samimiyetimizle Kelime-i tevhidi tekrarlayalım güzel kardeşlerim. La ilale illallah. Muhammedun Resulullah. Elhamdülillah. Rabbim bu Kelime-i Tevhid ile kendi huzuruna çıkmayı nasip eylesin. Bazı eserlerde, eski eserlerde kaydedildiğine göre Fahri Cihan Efendimiz doğmadan önceki devirlere ait bir taş bulunmuş. Efendimiz doğmadan önceki devirlere ait bir taş bulunmuş. Onun üzerinde de kudret kalemi ile şöyle bir yazı varmış. O taşın üzerinde. Muhammed takidir, Muhammed yani muttakidir. Allah'tan korkar. Ve seyyidün eminü. Allah'tan başkasına ibadet etmez. Muslıhtır. Insanların bozduğu şeyleri o düzeltir. O seyyiddir. Yani Ademoğullarının efendisidir. Seyit o demek. Emindir. Yani hem halkın hem de Hakkın güvendiği kimsedir. Muhammedül Emin diyorlardı ya Efendimize. Daha Peygamber olmadan önce. O hem Hakkın hem halkın güvendiği kimsedir. Sicilyalı, yani Endülüslü bir alimvar. Maliki fakihi Atik İbni Ali Es-Simin Tari. 464 hicriye 464, miladi 1072 tarihinde vefat etmiş. Bundan 1000 yıldan fazla. Bir zaman önce vefat etmiş. Çok değerli eserleri olan bir alim Simin Tari. Diyor ki, Horasan şehirlerinden birinde yeni doğmuş bir çocuğum bir böğründe La ilale İllallah yazıldığını görmüştüm. Çocuğun bir böğründe la ilahe illallah yazıyor. Öbür böğründe Muhammedün Resulullah yazıyor. Demek ki Allah Teala zaman zaman kullarını böyle uyarıyor. Kendisinin tek ilah olduğunu, Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellemin de Allah Teala'nın kulu ve Resulü olduğunu kullarına haber veren bir yazı. Çocuğun vücudunda. Bunlar birer ikaz. O devirde yaşayan insanlara ve albette bize. Elhamdülillah bu bilgi bize kadar geldiğine göre bize de ikazdır. Evet, demek ki çocuğun vücudunda Allah Teala böyle bir ibareyi yazmış. La ilahe illallah Muhammedun Rasulullah. Öyleyse hHaydi bir daha söyleyelim Güzel kelimeyi. La ilahe illallah Muhammedun Rasulullah. Elhamdülillah. Bu kelimeyi tayyibeyi bize söyleten Mevlama hamdü senalar olsun. Ne güzel böyle bir mübarek camideyiz. Efendimizi konuşuyoruz. Kelime-i Tevhid getiriyoruz. Elhamdülillah. Bunlar çok büyük zenginliklerdir güzel kardeşlerim. Tarihçiler şu haberi verirler. Tarihçilerin haberi verdiğine göre, Hindistan'ın bir şehrinde kırmızı bir gül görülmüş. Gül, kıpkırmızı bir gül. Bu gülün üzerinde beyaz bir yazıyla, La ilahe illallah, Muhammedun Rasulullah yazılıymış. Allah'tan başka ilah yoktur. Muhammed onun Resulüdür. Gülün üzerinde Elhamdülillah. Dediğim gibi Allah Teala zaman zaman iğneyi batırıveriyor kullarımın bir tarafına. Bakın ha, unutmayın ha. Ben Rabbinizim, ilahınızım. Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem de benim Rasulümdür. Bunu unutmayın. Evet. Zaman zaman böyle şeyler biz de duyuyoruz. Hani bir ağaç kesilmiş onun üzerinde efendim, Muhammed yazısı çıkmış. Hatırlayınız yani televizyonlarda da falan buna benzer veya başka bir şey üzerinde La ilahe illallah yazdığını görmüşler. Bunu hep gördük. Hz. Hüseyin'in torunlarından Caferi Sadık var, biz onu biliyoruz. Tarikat silsilesinde efendim, 6. imam. Onun bir de babası var. Muhammed Bakır. O da 5. imam. Hz. Hüseyin'in torunu bunlar. Muhammed Bakır'dan şu haber rivayet ediliyor. Kıyamet günü geldiğinde bir görevli mahşerde şöyle seslenecek. Insanlar toplanacak ya hepimiz toplanacağız orada. Bir görevli, bir melek şöyle seslenecek. Ey insanlar, beni dinleyin. Kimin adı Muhammed ise ayağa kalksın. O kimse Muhammed Aleyhisselam'ın adını taşıdığı için bulunduğu yerden öne çıksın. Adını aldığı zatın hürmetine doğruca cennete girsin. Efendimizin hürmetine böyle deneceğini Muhammed Bakır rivayet ediyor. Onun için bizim memleketimizde de Elhamdülillah Muhammed ismi çokça konulmaya başladı. Muhammed adı eskiden mesela bizim bölgelerde yoktu. Onun yerine Mehmet denirdi. Fatih Sultan'ın adı da Mehmet'di malum. İşte Mehmetlere Muhammed deniliyor. İmami Malik'ten gelen iki rivayet var. İmam Malik'i biliyorsunuz. Maliki mezhebinin ünlü imamı, büyük Muhaddis, Fakih. Rivayetlerden biri onun ilim arkadaşı muhaddis Abdurrahman İbni Kasım El Uteki'denden geliyor. Bu Uteki, Hicri 191 tarihinde vefat etmiş. İmam Malik de 179 da vefat etmiş. bir alim. Şimdi okuyacağımız haberi hocalarından duymuş. Bir de tebei tabiin alimlerinden Abdullah İbni Vehb var. O da muhaddis. Onun da Kitabül Cami adlı eseri var. Bu eserinde Malik İbni Enes'in şöyle dediği rivayet ediliyor. İmam Malik diyor ki, Mekkeliler şöyle derler. Bir başka rivayette ifadesi de var. Mekkeliler şöyle derlermiş. Ben onlardan duydum diyor İmam Malik. Bir evde Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellemin adını taşıyan kimseler varsa, bir evde Muhammed adında kimseler varsa. O evde yaşayanların çocuğu çok olur, rızıkları bol olur. Hatta bir rivayete göre komşuları da rızıklanır ifadesi varmış. Yine Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: Efendimiz buyurmuş ki birinizin evinde Muhammed adında bir kimse varsa, hatta iki ve hatta üç tane Muhammed varsa bir evde, bu size zarar vermez, aksine fayda verir. Böyle buyurmuş Efendimiz. Bu ifadeler Muhammet adını çocuklara Muhammed Adını vermenin güzelliğini gösteriyor. Abdullah ibni Mesud. Ashab-ı kiramdan Abdullah ibni Mesud Radıyallahu Anh şöyle demiştir. Abdullah İbn Mesud diyor ki, Allah Teala kullarının kalplerine şöyle bir baktı. Allah Teala kullarının kalplerine şöyle bir baktı. Belki de ruhlar aleminde. Öyle olması lazım. Bu kalplerin arasında Muhammed Aleyhisselam'ın kalbini en hayırlı kalp olarak gördü ve onu seçti. Bütün kullarının kalplerine baktı, Muhammed Aleyhisselam'ın kalbinin en hayırlı kalp olduğunu gördü ve onu Habibi olarak seçti. Alemlere rahmet olarak seçti. Elhamdülillah. Elhamdülillah, çünkü bizi de ona ümmeti yaptı. Bu az fazilet midir güzel kardeşlerim. Hayır, bu çok büyük bir fazilettir. Muhammed Aleyhisselam'ın ümmeti olmak ne demek? Böyle bir şerefe herkes nail olamadı. Bizim Peygamberimizden önce yaşayan efendim, binlerce yıl yaşayan insanlar, binlerce yıl önce yaşayan insanlar bu şerefe nail olamadılar. Allah Teala bize nasip etti. Ve devam ediyor. Abdullah ibni Mesudun sözünü okuyorduk. Muhammed Aleyhisselam'ın kalbini kendine ayırdı Allah Teala Hazretleri ve onu kullarına Peygamber olarak gönderdi. Muhammed Aleyhisselam'ın kendini ve kalbini kendine ayırdı. Yani bu benim sevgilimin kalbi olsun dedi ve onu kullarına Peygamber olarak gönderdi. Bahsimizin son yani okuduğumuz bahsin son ifadelerini okuyoruz. Emlak Kaş Tefsir, kıraat ve hadis alimi Ebu Bekir En-Nakkaş var Ünlü bir alim 351 tarihinde vefat etmiş. Yani Miladi 962 Bundan 1000 yıldan fazla önce yaşamış. Vefat etmiş. Şimdi onu dinleyelim. Bu zat diyor ki, En Nakkaş, Ebubekir En-Nakkaş. Ahzap suresinin şu 53. Ayet-i kerimesi nazil olmuştu vaktiyle. Allah Teala buyuruyor ki bu ayeti kerimede; Ahzap suresinin 53. ayeti kerimesinde Peygamberi üzmeniz onun vefatından sonra hanımlarını nikahlamanız size ebediyen yasaklanmıştır. Size iki şey yasaklanmış. Peygamberi üzmeyeceksiniz. Bu haram. 2, hanımları ile evlenmeyeceksiniz. Çünkü onlar sizin anneniz. İnsan annesiyle evlenir mi? Onu üzmeniz de, hanımlarını nikahlamanız da Allah katında büyük bir günahtır. Ayeti kerime söylüyor. İşte bu ayeti kerime nazil olunca, Fahri Kainat Efendimiz ayağa kalktı. Ve ashabına şöyle hitab etti. Efendimiz buyuruyor ki ashab-ı Kiramına hitaben, Ey iman eden kimseler Allah Teala beni sizlere üstün tuttu. Beni sizlerden, bütün insanlardan Üstün tuttu. Bunu bilin. Bunu unutmayın. Hanımlarımı da sizin kadınlarınızdan üstün tuttu. Bunu da unutmayın. Benim hanımlarımı da sizin benimle evlendikleri için sizin hanımlarınız dan üstün tuttu dedi. Buyurdu, elhamdülillah. Biz kendisinin hepimizden, bütün insanlardan üstün olduğunu biliyor ve buna bütün kalbimizde iman ediyoruz. Elhamdülillah. Hanımlarının, annelerinizin de bütün kadınlardan üstün olduklarını biliyor ve buna iman ediyoruz bütün kalbimizle. Sevgili kardeşlerim, bir bahsi bitirdik elhamdülillah. Uzunca bir bahisti. Biliyorsunuz çok mübarek günlerdeyiz. Çok değerli günlerdeyiz. Zilhicce dün girdi. Bugün Zilhicce'nin ikisi. Çok mübarek bir aydayız. Bu ayın Ilk 10 günü çok değerlidir. Bu 10 gün, Kur'an-ı Kerim'de de, ve leyalin aşk diye geçer. 10 gün O 10 gün hangi günlerdir diye ihtilaf etmiş alimler. Ramazanın son 10 günü mü, Çünkü Efendimiz onu methediyor. Yoksa bu ay çıktıktan sonra girecek olan Muharrem ayının ilk 10 günü mü? Biliyorsunuz biz muharremin dokuzuncu ve onuncu günleri oruç tutarız. Yoksa Zilhiccenin ilk 10 günü mü? Her üçü de olabilir yani. Onun için güzel kardeşlerin bugünlerde ne yapalım? Oruç tutabiliriz. Nafile namaz kılabiliriz. Daha çok Kur'an-ı Kerim okuyabiliriz. Daha çok hayır ve hasenat yapabiliriz. Kendimize daha çok çeki düzen verebiliriz. Dini kitaplar özellikle Efendimiz Aleyhisselatu Vesselamı anlatan kitaplar, Hadis kitapları okuyabiliriz. Bu 10 günü değerlendirelim. Bu 10 günde daha bir güzel davranalım, yüzümüz gülsün. Hareketlerimiz güzelleşsin. Evimizde eşimize, çocuklarımıza karşı komşularımıza, iş arkadaşlarımıza karşı daha bir güzel olalım. Desinler ki sende bir hal var yahu, ne oldu? Rabbim hepimizi güzelleştirsin. Güzel kardeşlerim birinci bölümü okuyoruz demiştik. Şimdi üçüncü kısımdayız, zaten üçüncü kısımdayız da. Konumuz Neydi ? Resulu Ekremin Allah katındaki üstün değeri. Bunu okuyoruz. Buna devam ediyoruz. Şimdi 2. fasla geçiyoruz. Çok önemli bir bahse geçiyoruz. İsra ve Miraç gecesinde neler olduğunu okuyacağız. Efendimizin en büyük mucizelerinden biridir değil mi? İsra ve Miraç. Bu uzun bir bahistir. Elhamdülillah bu bahse başlayacağız. Müellifimiz bu bahse şöyle bir başlık atmış. Bu okuduğum uzun cümlenin, konu başlığının tercümesi şöyle. Bu bahiste Peygamber Aleyhisselamın İsra ve Miraç olayında Allah ile konuşmasını okuyacağız. Peygamber Efendimiz Allah ile nasıl konuştu? Bunu okuyacağız. Cenabı Hakkı görmesini okuyacağız. Nasıl gördü? Ne ölçüde gördü? Bununla ilgili rivayetler okuyacağız, uzun uzun. Peygamberlere İmam olup namaz kıldırmasını okuyacağız. Peygamber Efendimiz İsra olayında, Miraç olayında Peygamberlere Kudüs'te namaz kıldırdı. Beytül Maktis'de. Sidretül Münteha'ya çıktı. Bunu okuyacağız. Sidretül Münteha ne? Rabb'inin büyük ayetlerini görmesini ve bu Efendimizin buna benzer üstünlüklerini okuyacağız inşallah bu bahiste. Çok zevkli bir bahse başlıyoruz. Çok hoş bir bahis MüellifimizKadı İyaz, Allah ona rahmet eylesin böyle çok değerli bir eseri bize hazırlamıştır. Allah ona rahmet eylesin. Diyor ki bahsin girişinde, Allah Teala'nın sadece Resûl-i Ekrem Efendimize verdiği başka kimseye vermediği özellikler vardır. Buna hasais diyoruz. Hasais. Hususiyetler. Buna dair kitaplar yazılmıştır. El Hasais diye kitaplar yazılmış. Nedir bu, bu kitaplarda ne yazılı, ne var? Allah Teâlâ'nın sadece Peygamber Efendimize verdi başka kimseye vermediği özellikler. Bu özellikler vardır. Bu özelliklerden biri de Miraç olayıdır. Fahri Alem Efendimizin sahip olduğu daha başka üstünlükler Kur'an-ı Kerim'de anlatılmıştır. Efendimizi en güzel anlatan kitap Kur'an-ı Kerim'dir. Kur'an-ı Kerimi okursak, inşallah okuyalım, güzel bir mahalle okuyalım. Açıklamalı bir mealle okuyalım. Tefsir okumaya başlamadan önce, önce böyle açıklamalı bir meal okuyalım. Efendim, orada göreceksiniz ki Allah Teala efendimizi anlatıyor. O şöyledir diyor, o böyledir diyor. Alemlere rahmettir diyor. En güzel ahlaka sahiptir diyor. Başka şeyler anlatıyor. Sizi çok sever diyor, ümmetine çok düşkün diyor. Neler neler var. Efendimize en iyi anlatan kitap Kur'an-ı Kerim'dir. Evet güzel kardeşlerim. Fahri Alem Efendimizin sahip olduğu daha başka üstünlükler Kur'an-ı Kerim'de anlatılmıştır. Bu özellikler Sahih Hadis-i şeriflerde ve haberlerde de geniş bir şekilde açıklanmıştır diyor Kadı İyaz. Rahimeullah. Ve başlıyor anlatmaya. Önce bu Miraç olayı ile ilgili 1. derecede hatırlamamız gereken bir ayeti kerimeyi, İsra Suresinin 1. Ayet-i kerimesini yazıyor. Allah Teala şöyle buyuruyor bu ayeti kerimede. Allah Teala gecenin bir bölümünde Miraç olayı ne zaman olmuş, gece olmuş. Allahu Teala gecenin bir kısmında kulu Muhammed'i kendisine bazı mucizelerimizi göstermek için Mescid-i Haram'dan yani Mekke'den aldı. Çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya yani Kudüs'e götürdü. Gece Mekke'den aldı, çevresini mübarek kıldığımız buyuruyor Kudüs'e götürdü. Çevresini mübarek kıldığımız Kudüs'e. Ah Kudüs. Ah Kudüs. Şimdi ne kadar mustariptir. Yabancı eller dokunuyor ona. Kafirlerin ve müslümanların girmesine izin vermeyen kafirlerin elleri. altında mustarip Kudüs. O Kudüs'e götürdü. Çevresini mübarek kıldığımız Kudüs'e götürdü. Işte bu Allah, her türlü kusurdan ve noksandan münezzehtir. Yani hiç bir kusur yoktur O'nda. Elbette o Allah her şeyi duyandır. Her şeyi görendir. İşte bu ayeti kerimede Allah Teala, Peygamber Efendimizi bir gece Mekke'den alıp Kudüs'e götürdüğünü o mübarek Kudüs'e, çevresini mübarek kıldığımız Kudüs'e götürdüğünü anlatıyor. Sevgili kardeşlerim Miraç konusunda ilk zikredilmesi gereken ayeti kerime bu idi. Okuduk. Şimdi Kur'an-ı Kerim'de Miraç konusunda ikinci olarak hatırlayacağımız ayetler, Necim Suresinin ilk 18 ayeti kerimesidir. Müellifimiz bunlarda başlıyor. Öyle ya, sözlerin en güzeli Allah'ın kitabıdır. Ahsenü'l Hadis o. Sözlerin en güzeli. Şimdi Necim suresinin ilk 18 ayetinin bizde teberrüken okuyalım. Kitabımızda her ne kadar birinci ayet ve sonuncu ayeti almışsa da biz hepsini birden okuyalım. Allahu Teala şöyle buyuruyor: Okuduğumuz, okuduğum ve durduğum ayetler her biri bir ayet. Bunların her biri bir ayet. 18 ayeti okudum size. Şimdi bir de bunların manası, mealini okuyalım. Okuyup geçelim. Pür dikkat dinleyelim lütfen. Rabbimiz ne buyurmuş bu 18 ayeti kerimede? Andolsun yıldıza battığı zaman. Arkadaşınız yani Muhammed Aleyhisselam, ne saptı, ne de şaşırdı. O kendi heva, hevesine göre de konuşmadı. Canının istediği gibi konuşmadı. Onun söyledikleri kendisine vahyolunandan başka bir şey değildir. Kendisine benim ilettiğim ayetlerden başka bir şey değildir. Kendisine onu muazzam kuvvetlerin sahibi öğretti. Cebrail Aleyhisselam'ı böyle anlatıyor Allah Teala. Muazzam kuvvetlerin sahibi öğretti. Ki o üstün bir akıl ve dirayete sahiptir. Peygambere gerçek hali ile göründü Cebrail Aleyhisselam. 600 kanadı ile birlikte o muhteşem haliyle göründü. O zaman ufkun en uç noktasında idi. Sonra indi, yaklaştı, iki yay kadar oldu. hatta daha da yakın oldu. Şimdi aynı oku atmak üzere üst üste konmuş iki yay düşünelim. O kadar veya 2 yayın iki ucu kadar. denmek istiyor olabilir. Yayın iki ucu kadar yakın oldu ona. Efendimize yaklaştı. O kuluna vahyedeceği şeyi vahyetti. Gözün gördüğünü kalp yalanlamadı. Onun gördüğü şey hakkında şimdi siz onunla tartışacak mısınız? Muhammed Aleyhisselam'ın o gece Miraç'ta gördüğü şeyler hakkında, yok canım elmaz öyle şey mi diyeceksiniz? Böyle mi diyeceksiniz. Andolsun ki onu başka bir inişinde de gördü. Cebrail Aleyhisselam'ı bir başka inişinde de gördü. Sidretül Münteha'nın yanında gördü. Çünkü Sidretül Münteha'ya kadar Cebrail Aleyhisselam vardı. Dedi ki Ya Resulallah bundan sonrasına ben gidemem. Bir adım atarsam yanarım. Bundan sonrasına gitmek ancak sana nasip. Sen gideceksin, buyur yol senin, meydan senin buyur dedi. Allah Teala ile görüşüp tekrar Sidretül Müntehâ'nın yanına gelince, baktı ki Cebrail orada bekliyor. Kendiini, orada onu bir daha gördü. Onun yanında da Meava Cenneti vardı. Bunu da göreceğiz. Neymiş Meava cenneti. O vakit sidreyi kaplayan kaplıyordu. Göz ne şaştı, ne de haddinden aştı. Peygamber Aleyhissalatu Vesselamın mübarek gözleri herşeyi olduğu gibi gördü. Yanlış bir şey görmedi. Peygamber Efendimizin gördüğü şey neydi güzel kardeşlerim? Bir rivayete göre Allah Teala idi. Bir diğer rivayete ve yoruma göre Cebrail Aleyhisselam'dı. Ayetlerin lafızları her ikisini anlamaya da müsaittir. Her iki yoruma da müsaittir. Andolsun ki Rabbinin varlığını gösteren en büyük delillerden bir kısmını gördü. Buyuruyor ayeti kerime. Şimdi müellifimiz Kadı İyaz diyor ki, bu iki ayeti kerimeyi bize naklettikten sonra, İsra olayı hakkında Yani Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimizin Mekke'den Kudüs'e gitmesi konusunda, bütün Müslümanlar aynı görüştedir. Herkes, bütün mezhepler bütün fırkalar İsra konusunda aynı görüştedir. Çünkü bu olay Kur'an-ı Kerim'de geçiyor. Hayır böyle bir şey olmadı derse bir insan kafir olur. Onun için ben Müslümanım diyen samimi Müslüman olmasalar bile, bozuk fırkalar bile bunu kabul ediyor yani. Peki görüş ayrılığı nerede acaba? Bunun neresinde? Bu olay uykuda mı oldu, yoksa uyanıkken mi oldu. Bu konuda rivayetler var. Tartışmalar bu konuda. Bu konuyu inşallah geniş bir şekilde ele alacağız. Kadı İyaz diyor ki; İsra ve Miraç olayının geniş açıklaması, tafsilatı hakkında, bu esnada meydana gelen olağanüstü olaylar hakkında, Peygamberimizin Sallallahu Aleyhi Vesellem şahsına mahsus özellikler hakkında, herkesçe bilinen pek çok Hadisi şerifler vardır. Bu olayla ilgili pek çok Hadisi şerif vardır. Biz bu hadisi şeriflerin en sahih, en güvenilir olanını zikredeceğiz. Ki bu Hadis Sahihi Müslim'den. Sahihi Müslim Hadisi. Sahihi Müslim'de kitabul imanda. 259. Hadis. Gerek duyduğumuzda, inşallah diyor bir diğerlerini de zikredeceğiz. Şimdi ilk Hadisi Miraç konusundaki ilk Hadisi okumaya başlayalım. Yetiştiremeyeceğiz ama olsun. Miraç'a başlayalım bir yerde dururuz. Müellifimiz adetli üzere bir konuya başladığında ilk Hadisi senedi ile birlikte zikreder. Yani ben bu hadisi falan hocamdan veya falan falan hocalarımdan duydum. O hocalarım da falan hocalarından duydu. O da falan hocasından duydu diye kendisi Hicri 6. asırda yaşamış vefat etmiş bir alim. 6. asırdan birinci asra. Efendimizin zamanına geleceğiz. Şimdi bir yolculuğa başlıyoruz bizim Miracamız da bu .Diyor ki Kadı İyaz. 3 tane hocasını zikretti. Ben falan borcamdan, falan hocamdan, falan hocamdan duydum. Onların hepsi de şu zattan duydular diye başlıyor ve devam ediyor. Şimdi İmam Müslim'e geldik. Hicri 261 tarihine geldik. 500'lerden 261'e geldik. Sabit El Bünani. Enes Bin Malik'in ünlü talebesidir. Geldik. Bu tabiidir. Şimdi Asr-ı saadet'te geldik yani. Bakalım hadisimizi hangi sahabi rivayet etmiş. Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem'e 10 yıl hizmet etmiş olan, Enes İbni Malik. Evet burada kalalım. Senedi okuyabildik ancak. İnşallah önümüzdeki derste doğrudan, senedi okumadan Hadis-i Şeriften başlayacağız ve Miraç olayını göreceğiz. Semah, semah. Güzel kardeşlerim. Önümüzdeki pazar biliyorsunuz Arefe günü. Düşündük ki; dersimizi devamlı takip eden bazı kardeşlerimiz ki, onun da haberini aldım, efendim. Memleketlerine giderler, bir yerlere giderler, dersimizde bulunamazlar. Onlar da üzülür, biz de bulunmadılar diye üzülürüz. Onun için önümüzdeki pazar yani Arefe günü ders yapmayacağız. Bayramdan sonraki ilk pazar inşallah dersimizde buluşacağız. Bayramınızı şimdiden tebrik ediyorum. Rabbim ibadetlerinizi kabul eylesin. Sizleri sevsin. Sizleri sevdikleriyle beraber eylesin. İnşallah bu temenniyi siz de benim için lütfedersiniz. Yüce Rabbim bu mübarek günler, Zilhicce'nin hürmetine Filistin'de, Suriye'de, Mısır'da, Irak'ta, Libya'da, Yemen'de, Arakan'da, Doğu Türkistan'da ve dünyanın başka yerlerinde kafirlerin zulmü altında, zalimlerin zulmü altında inleyen kardeşlerimize muinve muzahir olsun. Hepimizi cennette Firdevs cennetinde, Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem'e komşu eylesin. Ve hepimize onun şefaatine nail eylesin, Amine velhamdülillahi Rabbil alemin. El Fatiha.